İKİ DAKİKALIK TUR İLE KIRKLARELİ’NE GİDİYORUZ!
Neolitik dönemden izler taşıyan, Roma, Bizans ve Osmanlı’ya tanıklık eden, Balkan Savaşı, Birinci Dünya Savaşı gibi yıkımlardan geçip Cumhuriyet’in kuruluşuyla yeniden dirilen ve tarihiyle, doğasıyla, kültürüyle adından bolca söz ettiren Kırklareli’ni hakkıyla gezebilmek için en az birkaç gününüzü ayırmanız gerekir. Seyahat etmeyi düşündüğünüzde planlarınızı buna göre yapabilirsiniz. Ama şimdilik bu güzel şehri iki dakikanızı alacak ve aklınızda iz bırakacak fotoğraflarla sayfamızda görebilirsiniz.
Kırklareli, Marmara Bölgesi’nin Trakya kesiminde yer alır ama doğusuyla da Karadeniz sularına komşu bir şehirdir. Demirköy ilçesine bağlı İğneada ise bölgenin en güzel yerlerinden biri olarak öne çıkar. İğneada’da genişliği 40-50 m’yi uzunluğu 10 km’yi bulan Karadeniz Sahili hem doğallığı hem de çevresindeki tesisler ile dikkat çekerken, longoz ormanlarıyla kaplı Milli Park birçok aktivite için imkân sağlamaktadır.
Şehrin Karadeniz’le komşu iki ilçesinden biri de Vize’dir. Ülkemizde cittaslow, yani Sakin Şehir unvanı verilmiş yerlerden olan Vize’nin özellikle Kıyıköy beldesi gerçekten de doğanın kucağına kurulmuş sakin mi sakin bir yerleşimdir. Sırtını karaçam ormanlarına yaslamış Kıyıköy’de, tarihi evlerin arasından geçip sahile inerek günü batırmanın keyfi yazın ayrı kışın ayrı güzeldir.
Vize ilçesinin Kızılağaç köyünde yer alan Cehennem Şelaleleri ise doğa yürüyüşünü tutku haline getirenlerin ülkemizde tercih ettiği ilk rotalardan biri olmakta. Doğanın içindeki uzun yürüyüş yolunu takip etmek işin en keyifli tarafı… Istranca Dağları üzerindeki ormanların ve dik kayalıkların geçilerek ulaşıldığı şelaleleri görmek de yarışın sonunda sunulan bir ödül gibi diyebiliriz.
Kırklareli ziyarete gelen tarih meraklılarını da eli boş göndermez ve Roma, Bizans, Osmanlı döneminden kalan eserlerle cezbeder. Vize ilçesindeki 14. yüzyılda camiye dönüştürülen Küçük Ayasofya, Lüleburgaz’da Mimar Sinan tarafından inşa edilen Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi ve Babaeski’deki 1633 yılında inşa edilmiş olup günümüzde D-100 uluslararası karayolu üzerinde trafiğe açık bulunan Babaeski Köprüsü bunlardan bazılarıdır.
Mağara keşiflerini sevenler için ülkemizdeki en etkileyici doğal oluşumlardan biri de Dupnisa Mağarası’dır. İçinde dört milyon yıldır gelişimini sürdüren devasa sarkıt ve dikitler olağanüstü görüntülere sebep olurken, mağaradaki nehir ve göletlerin varlığı başlı başına adrenalin sebebidir. Trakya’nın en uzun ikinci mağarası olan Dupnisa, 2003 yılında turizme açılan bölgedeki ilk ve tek mağaradır.
Kırklareli denince akıllara ilk gelen tarım ürünüyse dünyada güneş çiçeği olarak bilinen ayçiçekleridir. Hatta, gün batımına kadar yüzünü Güneş’ten çevirmeyen ayçiçeği tarlaları şehrin simgesi gibidir. Kırklareli mutfağına girecek olursanız, yapılan balıkçılık ve hayvancılık sayesinde balık, et ve süt ürünlerinin bolca bulunduğunu görebilirsiniz. Trakya’nın genelinde ün yapan köfte bu şehirde de özgün bir karışım ve sunumla servis edilir. Mutfak, Isırgan otuyla yapılan kupriva, labada otuyla yapılan borani, sütlü biber turşusu gibi bölgeye özgü tatlar barındırır.
2,396 okunma