Bu Şehir Tarihin İlk Yerleşim Yerlerinden
Zaten Anadolu böyle bir coğrafya… Bölgenin neredeyse tamamı başlıkta söylediğimiz gibi insanlığın ilk yerleşim yerleri arasında geçiyor ve Erzurum da bundan payını fazlasıyla almış tarihi, köklü bir şehir. Binlerce yıllık yaşanmışlığın sosyolojik ve kültürel izlerine doğal güzellikler de eklenince listelere sığmayacak bir coğrafya çıkıyor karşımıza. Ama sizin için birkaçını sayfamıza taşımayı ihmal etmiyoruz elbette…
Erzurum Evleri her ne kadar turistik bir mekânı işaret etse de, 18. yüzyıl sonrası konut mimarisi, dekorasyonu ve kültürel öğeler hakkında önemli bilgiler edinmemizi sağlıyor. Eski Erzurum evlerinden 13 tanesinin birleştirilmesiyle oluşturulan mekân çok sayıda turist ağırlıyor.
13. yüzyıl sonlarında Selçukluların inşa ettiği Çifte Minareli Medrese Erzurum’un önemli tarihi yapılarından biri. Osmanlı zamanında tophane, kışla, Cumhuriyet sonrası ise müze olarak kullanılan iki katlı medrese günümüzde müze ve sergi salonu olarak hizmet veriyor.
Anadolu’daki en güzel anıt mezarlar arasında gösterilen Üç Kümbetler konum olarak Çifte Minareli Medrese’nin arka tarafında yer alıyor. Kümbetlerden en büyüğü 12. yüzyıla tarihlenirken Emir Saltuk’a ait olduğu düşünülüyor, diğer kümbetlerin ise kime ait olduğu bilinmiyor.
Fotoğrafta görmüş olduğunuz bina Alman Konsolosluğu ve valilik makamı olarak hizmet vermiş, Erzurum Kongresi için gelen Atatürk’ün 52 gün kaldığı, sonraları Kolordu ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından kullanılmış ve günümüzde Atatürk Evi Müzesi olarak ziyarete açık bulunan tarihi bir yapı.
Güney ucunda bir kuş cenneti bulunan, fazla sularının Tav Vadisi’ne döküldüğü yerde Tortum Şelalesi’nin oluştuğu, mesire alanlarıyla çevrili, üstünde sandalla seyahat edebileceğiniz doğa harikası Tortum Gölü de Erzurum’da bulunuyor.
Birçok tesis ve kayak merkeziyle ülkemizdeki kış sporlarının vazgeçilmez adreslerinden biri de Palandöken’dir. Erzurum’un 3.125 rakımlı bu dağı her seviyeye uygun kayak pistini barındırırken, ülkemizdeki en uzun pist de bünyesinde bulunuyor.
Oğlak ya da kuzu etinin özel bir karışımla hazırlandıktan sonra 24 saat bekletilip odun ateşinde pişirilmesiyle yapılan cağ kebabı Erzurum’a gidenlerin yemeden dönmediği bir lezzettir. Kebabın adı ise servis edildiği “cağ” şişlerinden gelmekte.
1,453 okunma