Dünyamıza Nefes Aldıran Canlılar
Bazı iddialara göre ağaçlar, köklerindeki mantarlar sayesinde ya da hava yolu ile aralarında iletişim kuran bir ağa sahipmiş. Bir insan gibi büyüyen, serpilen, bazen coşan bazen sessizliğe gömülen bu güzel canlılar sizce de kendi aralarında konuşuyor olabilirler mi? Bu sorunun cevabını ilerleyen yıllarda bilim verecektir fakat biz bir ağacın rutin yaşamından rahatlıkla söz edebiliriz.
Uyku halinde bekleyen bir tohumun çimlenebilmesi için sıcaklığın, nemin ve oksijenin en uygun şartlarda olması gerekir. Bu şartlardan sadece bir tanesi eksik ya da yetersiz olursa filizlenme gerçekleşmez ve tohum uyumaya devam eder. Bir bitki tohumu doğanın en güzel varoluşlarından olsa gerek… Yeter ki yaşamını sürdürecek uygun ortamı bulabilsin…
İnce ve uzun boylu insanlar için kullanırız “fidan gibi” deyimini ve aynı zamanda tazeliği, gençliği anlatır bize… Bir ağacın en genç dönemidir çünkü fidan. Su ve mineral ihtiyaçlarını topraktan sağlayıp havadan karbondioksit gazını temin ederken kökü toprağın içine doğru uzar… Bu sırada gövdesi ise ağaç olma yolunda göğe doğru ilerler.
Büyüyüp serpilen ve yetişkin bir bitkiye dönüşen ağaçlar için artık ürün verme zamanıdır. Bazı ağaç türleri doğanın koruması altında rahatlıkla varlıklarını sürdürebilirken, meyve ağacı gibi bazı türler de özel bakıma ihtiyaç duyarlar. Ağaca zarar veren küçük, kuru, işe yaramayan yaprak ve dalların budanması bu bakımlardan en önemli olanıdır.
Gün ışığındaki değişiklik önce onları etkisi altına alır… Dallar çiçek açmaya başladı mı anlarız ki memlekete bahar gelmiştir. Kimi ağaçlar doğanın uyanışıyla birlikte renklenmeye başlarken, kimi ağaçlar daha fazla güneş ışığına ihtiyaç duyarlar… Ve onlar da çiçeklerini havaların daha sıcak olduğu aylarda açmak için sıralarını beklerler.
Meyve ağaçlarının ürün verme yaşları birbirinden farklı olabildiği gibi, yıl içinde meyve verme zamanları da birbirinden farklı olabilir. Bu ağaçlardan bol ürün alabilmek yaz ve kış bakımlarını yapmayı gerektirir. Toprak işlemesi, yabancı ot temizliği, gübreleme, budama, ihtiyaç varsa ilaçlama… Bu işlemleri yaparak mutlu ettiğiniz bir meyve ağacı emin olun sizi fazlasıyla mutlu edecektir.
Sonbaharla birlikte büyümesini ve karbondioksit özümlemesini durduran ağaçlar bir dahaki bahara kadar yaprak dökerler… Tabii öncesinde yeşil rengi veren klorofil pigmentleri geçirdikleri kimyevi olaylar neticesinde serbest kalarak yaprakların sarı, kızıl tonlarına bürünmesine neden olurlar. Ağaçların yaprak dökmesi onun tükenmesi değil sadece bir süreliğine inzivaya çekilmesi demektir.
Siz hiç, gövdesiyle, dallarıyla yüzyıllara meydan okuyan bir ağaç görmüş müydünüz? Eğer gördüyseniz, kabuğundaki yarıklarda büyük hikâyeler saklayan bu ağacın yaşlı bir bilgeye benzediğini de fark etmişsinizdir. Kısa ömürlü olabildiği gibi birkaç bin yıl da yaşayabilen ağaçlar kuruyup öldüklerinde de dimdik ayakta görünürler. Bu yüzden güçlü insanların kolay kolay yıkılmayacağını ifade etmek için şu söz kullanılır: Ağaçlar ayakta ölür.
1,414 okunma