8 Madde ile Kültürleri Bir araya Getiren Şehrimiz Hatay
Hatay deyince hepimizin aklına ilk önce “bir arada yaşama kültürü” düşer… Sınırlarından içeri girdiğiniz an tarihinde, doğasında, eserlerinde ve hatta yemeklerindeki çeşitliliği fark etmemeniz mümkün olmaz ve bu kadar farklı rengin oluşturduğu birliktelik sizi büyüler. Biz de Hatay’ın en büyüleyici yönlerini 8 maddede sizin için derledik.
Hristiyanlığın ilk kilisesi olarak kabul edilen St. Pierre Kilisesi… İsa Peygamber’in havarilerinden olan Aziz Pierre’nin Antakya’ya gelip Hristiyanlığı anlattığı, cemaatin ilk kez Hristiyan adını aldığı yer… Mağara iken gotik tarzda eklemelerle kiliseye çevrilen, 1963’te Papa IV. Paul tarafından Hac yeri olarak ilan edilen bu yapı Hatay’da… Bu eski kilise gibi Türkiye sınırları içindeki en eski camii Habib-i Neccar Camii de aynı şehirde… Hatay’daki en doğal görüntülerden biri farklı inançların ibadet yerlerini yan yana görmektir.
Dünyanın en büyük arkeoloji müzesi Hatay Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen ve mitolojik efsanelerin tasvir edildiği, dönemlere ait inanç ve günlük yaşamın aktarıldığı eşsiz mozaikler tüm dünyada ün salmış durumdadır. Hâlâ yapılan kazılar sonucunda hatta kimi zaman tesadüfen olağanüstü mozaiklere ulaşılmakta ve insanlığın ilgisine sunulmaktadır.
Hatay mozaiklerle, tarihi yapılarla döşeli olduğu kadar, ova, yayla, nehir ve dağlarla da döşelidir. Farklılıkların ahenkle var olması biraz da bu coğrafyasından gelir. Amik Ovası ya da şehrin yüksekliğini belirleyen Amanos Dağı eteklerindeki şelaleleri ziyaret ettiğinizde zıtlıkların birliğini Hatay’da deneyimleyebilirsiniz.
Türkiye’nin en uzun sahili olan Samandağ 14 kilometreye yaklaşan uzunluğu ile dünyanın da en uzun 15 kumsalı içinde sayılıyor. Sahilin ince kumlarında yürürken caretta caretta deniz kaplumbağaları ile karşılaşırsanız şaşırmayın, çünkü burası minik canlıların Türkiye’deki sadece üç üreme merkezinden bir tanesi…
Ülkemizde bulunan 10 bin bitki türünün 3 bin 300 kadarının endemik yani tek bir yere özgü olduğunu ve Hatay’da bulunan 2 binden fazla bitki türünün 300 tanesinin endemik olduğunu biliyor muydunuz? Ama Hatay’a gidenlerin çantasına koymadan dönmediği bir ürün varsa o da defneyaprağı ve defne sabunudur. Çünkü “defne ağacı” Hatay’a özgü yüzlerce bitkinin arasından hikâyesi ile ayrılır. Apollon heykellerinin başındaki tacın bile defne yapraklarından oluşması içinde aşk geçen bir efsaneye dayanır.
Antakya’nın son iki yüz yılına tanıklık etmiş iki katlı eski Antakya evleri de bu şehrin kültürel zenginliğini görebileceğiniz diğer yapılardır. Eski Antakya evleri Habib-i Neccar Dağları ile Asi Nehri arasında yer alır.
Musa Ağacı’nın 3000 yıllık yaşı ve bütün bilgeliği ile kurulduğu Hıdır Bey köyü Hatay’da en çok ziyaret edilen yerlerin başında geliyor. Musa Peygamber ve asası ile özdeşleştirilen hikâyesi özellikle yerli halkın bu görkemli ağaca sevgisini doruğa ulaştırmış durumda…
Çok kültürlü bu coğrafya her dinden ve milletten insanın getirdiği lezzetlerle zengin bir mutfağa da sahip olabilmiş, öyle ki Hatay mutfağı UNESCO tarafından gastronomi alanında “Yaratıcı Şehirler Ağı”na dâhil edilmiş. Bu şehre ait kafanızı karıştıracak tek şey belki de onca çeşit arasından hangi lezzeti tercih edeceğiniz olabilir. Ana yemekte seçim sizin olsun ama sakın ola Hatay’a gidip de künefe yemeden dönmeyin deriz.
8,034 okunma