TÜRKİYE’NİN DÖRT BİR TARAFINDAN TREN GARLARI
Demiryolu ağının ülkede yaygınlaşmasıyla, inşasına ağırlık verilen tren garları tarihi birer değer olarak nesilden nesile aktarılıyor. Osmanlı döneminin son zamanları ve erken Cumhuriyet döneminde yapılan bu garlar inşa edilirken modernleşmenin sembolü olarak ele alınmışlar… Büyük meydanlara açılmaları, sosyal ve kültürel mekânlar ihtiva etmeleri bundan… Kimi hâlâ aktif kimi günümüzde bir nostalji öğesi olan tren garlarından bazılarını aşağıda görebilirsiniz.
İstanbul’un tarihsel öneme sahip yapılarından biridir Sirkeci Garı. II. Abdülhamid döneminde, Alman mimar August Jasmund tarafından tasarlanarak 1888 yılında törenle temeli atılmış, 1890’da açılışı yapılmıştır. Orient Express’in son durağı oluşuyla, Batı ve Doğu’yu sentezleyen mimarisiyle, 1950’li ve 60’lı yıllarda lokantasında ağırladığı entelektüeller ile hikâyesi bol bir mekândır.
1912 yılında hizmete giren ve ana binasıyla, lojmanlarıyla, bakım atölyeleriyle devasa bir alanı kaplayan Adana Garı’nın önündeki büyük meydan da kutlamaların, önemli buluşmaların gerçekleştiği bir alan olarak tarihi öneme sahiptir. Birinci Ulusal Mimarlık Akımı’na göre inşa edilen ve Osmanlı’dan dekoratif izler taşıyan gar, simetrik yapısıyla da anıtsal bir görüntüye sahiptir.
Cumhuriyet dönemindeki ilk demiryolu Ankara-Kayseri arasında inşa edilerek 1927 yılında hizmete girmiştir. Daha sonra garın yapımına başlanmış ve 1933 yılında açılmıştır. Kayseri’nin Kocasinan ilçesinde yer alan ve Birinci Ulusal Mimarlık Akımı’nı yansıtan Kayseri Garı’nın mimarı net olarak bilinmemekle birlikte Mimar Kemalettin veya öğrencileri tarafından tasarlandığı düşünülmektedir.
Edirne Garı olarak II. Abdülhamid döneminde inşa edilen, günümüzde Trakya Üniversitesi Rektörlük Binası olarak kullanılan yapı Sirkeci Garı’nın mimarisinden izler taşımaktadır. Karaağaç Tren İstasyonu olarak da bilinen yapıyı inşa eden Mimar Kemaleddin, Sirkeci’deki tarihi garın inşasında Alman mimar August Jasmund’un yardımcılığını yapmıştır.
Türk mimar Şekip Akalın tarafından lojmanlarıyla, idari binalarıyla gar kompleksi olarak Art Deco tarzında tasarlanan Ankara Garı 1935-1937 yılları arasında inşa edilmiştir. Öteden bu yana Cumhuriyet döneminin önemli yapılarından biri olarak değer gören ve Ankara’nın giriş kapısı olarak tanımlanan Altındağ ilçesindeki gar, günümüzde de şehrin ana tren istasyonudur.
Almanlar tarafından 1936’da inşasına başlanan Erzurum Garı da Anadolu’da o dönem yapılan diğer garlar gibi geniş bir meydana açılmaktadır. Neo-klasik üslupta, Gümüşhane’den getirilen kırmızı bazalt taşlarla yığma tarzında, iki katlı, dikdörtgen planlı yapılan eserin kapı ve pencere detayları ahşaptır. Gar, içinde barındırdığı demiryolları müzesi ile ayrıcalıklı bir yere sahiptir.
Dalaman Garı ise listemizde gerçek bir tren istasyonu olarak değil ilginç hikâyesiyle yer alıyor. Her şey Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa’nın buraya av köşkü, Mısır’ın İskenderiye şehrine de tren garı yaptırmak istemesiyle başlamış. Ne var ki malzeme yüklü iki gemi gideceği adresleri karıştırmış. Dalaman’a av köşkü yerine tren garı yapılacak malzemeler, İskenderiye’ye tren garı yerine av köşkü malzemeleri gitmiş. Böylece Dalaman’a tren garı İskenderiye’ye av köşkü inşa edilmiş. Hatta Dalaman’daki yapının önüne tren rayları ve gişe de inşa edilmiş ama yapıyı görmeye geldiğinde sürprizle karşılaşan Mısır Hıdivi tarafından bu bölümler kaldırılmış. Yapı, o gün bugündür hiçbir trenin güzergâhında olmamasına rağmen Dalaman Garı olarak anılıyor.
7,376 okunma