Küçük Ama Belki De Dünyanın En Şaşırtıcı Hayvanı
Bir karıncaya yakından bakarsanız çoğu böcek gibi ilginç bir görüntüsü olduğunu fark edersiniz ama karıncaları bu kadar ilgi çekici kılan özellikleri görüntüleriyle sınırlı değil… İçeriğimizi okuyunca, dünyanın her bir köşesine dağılmış minicik karıncaların sizi ne kadar şaşırtabileceğine inanamayacaksınız.
Bu küçük ama etkileyici varlıklar bizden çok daha uzun zamandır yeryüzündeler. Elimizdeki en eski karınca fosilleri 92 milyon yıllık olsa da bilim insanları karıncaların bu dünyadaki tarihinin 130 milyon yıl öncesine dayandığını tahmin ediyor. Düşünsenize, dinozorlar ve karıncalar aynı zamanda yaşamış…
Günümüzde sınıflandırılmış 10.000’den fazla karınca çeşidi mevcut! Bu inanılmaz çeşitliliğe en çok tropik kuşakta olmak üzere Asya ve Afrika’da rastlanıyor. Elbette bu karıncaların görünüşleri ve renkleri de birbirinden farklı… En sık gördüklerimiz kırmızı ve siyah renkli karıncalar olsa da metal renginde ve yeşil karıncalarla da karşılaşabilirsiniz.
Ve hayal etmesi zor ama, tahminlere göre yeryüzünde şu anda 10 katrilyon karınca yaşıyor. Bu, karada yaşayan tüm hayvan nüfusunun %15’i anlamına geliyor. Daha da inanılmazı, yeryüzündeki tüm karıncaların toplam ağırlığı tüm insanların toplam ağırlığından daha fazla… Karıncaların nüfusunun 50 milyon yıl önce ani bir artış göstererek bu rakamlara ulaştığı düşünülüyor fakat bu artışın sebebi bilinmiyor.
Karıncaların vücut yapısı da oldukça farklı; mesela akciğerleri yok ve dış iskeletlerinin üzerindeki delikler sayesinde solunum yapıyorlar. Birçok gözleri olsa da görme duyuları da pek gelişmemiş hatta yer altında yaşayan bazı türlerin görme yetisi yok. Ama esas ilginç olan ise özel kas yapıları; bu sayede kendi vücut ağırlıklarının 50 katına kadar yük taşıyabiliyorlar.
Kulakları olmayan karıncaların işitme duyusu tamamen titreşimlere bağlı ve bu yüzden aralarındaki iletişim de ses ile gerçekleşmiyor. Bir karınca, koloninin diğer üyelerinin onu takip edebilmesi için ardında koku bırakıyor. Yani sık sık gördüğümüz düz bir çizgi halinde ilerleyen karıncaların sırrı da işte bu kokuyu izleyerek yollarını bulmalarında saklı.
Karıncaların yuvaları da en az kendileri kadar şaşırtıcı! Bir karınca yuvasında amaca göre düzenlenmiş birçok bölüm bulunuyor; yani bir açıdan bizim evlerimiz gibi çocuk odası, mutfak gibi alanlara ihtiyaç duyuyorlar. Büyük kolonilerin yuvaları yüzlerce metrekarelik alanlara yayılabiliyor. Bu durumda, bizlerden çok daha önce bu dünyada yaşamaya başlayan karıncalar ilk şehirleri inşa eden canlılar da oluyor.
Karıncaların bir başka ilki de kurdukları sosyal yapı. Bir karınca kolonisi kraliçe karınca etrafında şekilleniyor ve bu sebeple anaerkil bir toplum. Kraliçenin ömrü on yıl kadar sürerken bir alt sınıftaki işçi karıncalar en fazla iki yıl yaşıyor.
Karıncalar tarımla da uğraşıyorlar. “Bunu nasıl beceriyorlar?” derseniz; bazı yaprakları yuvalarına taşıyarak üzerinde mantar oluşmasını sağlıyorlar ve daha sonra bu mantarları yiyecek olarak tüketiyorlar. Ayrıca yuvalarında besledikleri bazı yaprak biti türleri hayvancılık da yaptıklarını gösteriyor.
6,089 okunma