Gönlü Yüce Ruhu Seyyah: Şems-i Tebrizi’nin 40 Kuralı I
Mevlana ve Şems-i Tebrizi’nin derin dostluğu ve tasavvuf üzerine düşünceleri, yazdıkları aradan geçen yıllarla eskimemiş, kültür dünyamızı etkilemeye devam etmiştir. Günümüz Türk Edebiyatı’nın güçlü yazarlarından Elif Şafak, “Aşk” isimli romanında tasavvufun derin dünyasına dokunur ve Mevlana ile Şems-i Tebrizi’yi okurlarıyla buluşturur. Şafak, romanında Sufi’lerin 40 Kuralı’na da yer verir. Bu kuralların ne kadarının Şems-i Tebrizi’nin kaleminden çıktığıyla ilgili farklı rivayetler bulunsa da kuralların her okuyanın gönlünü okşadığı tartışılmaz bir gerçektir. İşte bu listemizde, Sufi’lerin ilk 10 kuralını huzurlarınıza taşıyoruz.
Yaradan’ı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet Tanrı dendi mi, öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sen de çoğunlukla korku ve utanç içindesin. Eğer, Tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.
Hak yolunda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil. Kılavuzun daima yüreğin olsun, omzun üstündeki kafan değil. Nefsini bilenlerden ol, silenlerden değil.
Kuran dört seviyede okunabilir. İlk seviye zahiri manadır. Sonraki batınî mana. Üçüncü batıninin batınisidir. Dördüncü seviye o kadar derindir ki, tarif etmeye kelimeler kifayetsiz kalır.
Kâinattaki her zerrede, Allah’ın sıfatlarını bulabilirsin, çünkü O camide, mescitte, kilisede, havrada değil, her an her yerdedir. Allah’ı görüp yaşayan olmadığı gibi, O’nu görüp ölen de yoktur. Kim O’nu bulursa, sonsuza dek O’nda kalır.
Aklın kimyası ile, aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir, adımlarını korka korka atar, “Aman sakın kendini” diye tembihler. Hâlbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği: “Bırak kendini, koy gitsin.” Akıl kolay kolay yıkılmaz, aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Hâlbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte vardır.
Şu dünyadaki çatışma, önyargı ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır. Sen, sen ol, kelimelere fazla takılma. Aşk diyarında dil zaten hükmünü yitirir. Âşık dilsiz olur.
Şu hayatta tek başına inzivada kalarak, sadece kendi sesinin yankısını duyarak, hakikati keşfedemezsin. Kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak görebilirsin.
Başına ne gelirse gelsin, karamsarlığa kapılma. Bütün kapılar kapansa bile, sonunda o sana kimsenin bilmediği gizli bir patika açar. Sen şu anda göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var. Şükret! İstediğini elde edince şükretmek kolaydır. Sufi, dileği gerçekleşmediğinde de şükredendir.
Sabretmek öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir. Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir. Allah âşıkları sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emer, hazmeder. Ve bilirler ki, gökteki ayın hilalden dolunaya varması için zaman gerekir.
Ne yöne gidersen git; doğu, batı, kuzey ya da güney. Çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün. Kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır.
48,116 okunma