EDEBİYATIMIZIN ÜRETKEN YAZARLARINDAN YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
1889 ile 1974 yılları arasında yaşayan, Türk Edebiyatı’nın önemli isimlerinden Yakup Kadri Karaosmanoğlu yaşamı boyunca makale, anı, oyun, öykü, şiir, roman türlerinde yüzlerce eser üretti. Biz de değerli edebiyatçıyı hayatına ve eserlerine dair özet bilgilerle Kültür ve Yaşam’da ağırlıyoruz.
Babası aslen Manisalı köklü bir aileden olan Yakup Kadri Kahire’de dünyaya gelir ve konaklarda geçen bir çocukluk yaşar. Manisa’ya dönmeden önceki çocukluğunu anılarında şöyle kaleme almıştır:
“ (…) çeşit çeşit yemiş ağaçlı bahçesiyle ne büyük, ne güzel, ne süslü, ne ferah ve ne kadar kalabalık bir evimiz vardı. (…) Sabahları güler yüzlü dadılarımızın bizi türlü şaklabanlıklarla uyandırıp kaldırışları, giydirip kuşatışları ve annemizin elini öpmeye götürdükten sonra elvan elvan reçel tabaklarıyla donanmış kahvaltı tepsisinin başına oturtuşları; geceleri incecik saz örgülerden kuru yemiş sepetleri etrafında birbirinden tuhaf masallarla avutup uyutuşları ve bu kalkışlarla bu yatışlar arasında geçen günlerin her biri bir başka şenlik, bir başka bayram havasıyla dolup taşan saatleri (…) ne tadına doyulmaz saadetlerdi.”
İstanbul’da hukuk okuyan, yazmaya Fecr-i Ati topluluğu ile başlayan, ilk eseri Nirvana isimli bir piyes olan Yakup Kadri, çok sayıda gazete ve dergi için makale, öykü, deneme hatta şiir kaleme alır. Balkan Savaşları ile Birinci Dünya Savaşı sonrasında sanat için sanat görüşünden toplum için sanat anlayışına geçer ve yazılarıyla Milli Mücadele’ye destek verir. Ankara Hükümeti’nin çağrısıyla Anadolu’ya giderek yurdun farklı şehirlerinde bulunur, eserlerinde büyük ölçüde buradaki gözlemlerinden beslenir.
Cumhuriyet’in ilanından sonra Mardin ve Manisa milletvekilliği, Tiran, Prag, Lahey, Bern, Tahran şehirlerinde elçilik yapan yazar, toplumsal koşullara ve değişimlere ağırlık verdiği yazılarında eleştirel bir üslup kullanır. Döneminde kendisi de bu yüzden sıkça eleştirilir. Eserleri içinde en yoğun ilgi romanlarına gösterilir. Yazarın kaleme aldığı ilk roman Nur Baba’dır fakat basılan ilk romanı değildir. Nur Baba 1922 yılında yayımlanmadan önce gazetede tefrika edilmiştir.
Yazdığı ikinci romanı olmakla birlikte basıma giren ilk romanı Kiralık Konak’tır. Roman kurgusunda konağın sahibi, geleneklerine bağlılığı ile tanınan emekli bakan Naim Efendi’dir. Karısı Nefise Hanım artık hayatta değildir. Naim Efendi, kızı Sakine Hanım, damadı Servet Bey, torunları Seniha ve Cemil ile aynı konakta yaşamaktadır. Hikâyenin ana karakterlerinden biri de Seniha ile ilişkisi olan genç şair Hakkı Celis’tir.
Yakup Kadri, bu karakterler etrafında üç kuşağın anlayış ve yaşam farklılıklarını ele alır. Yaşanan olaylar silsilesi aileyi çöküşe sürükleyecek ve Naim Efendi’yi konakta tek başına bırakana dek devam edecektir. Sözü geçen üç kuşak aynı zamanda Tanzimat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemine karşılık gelmektedir.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun en ünlü eseri 1932 yılında basılan Yaban isimli romanıdır. Romanın ana kahramanı Birinci Dünya Savaşı’na yedek subay olarak katılan ve bu sırada tek kolunu kaybeden Ahmet Celal’dir. Gazi olarak savaştan dönen ve İstanbul’da yapamayacağını anlayan Ahmet Celal, emir eri Mehmet Ali’nin daveti üzerine onun Porsuk çayı kıyısındaki köyüne gider ve asıl hikâye başlar.
Yaban romanı, Yakup Kadri’nin Anadolu insanı ile Türk aydını arasındaki mesafeyi ele aldığı, döneminde hem en çok eleştirildiği hem en çok övgü topladığı eseri olur. Yazarın nispeten daha az bilinen diğer romanları ise Hüküm Gecesi, Sodom ve Gomore, Hep O Şarkı, Bir Sürgün, Ankara ve Panorama’dır.
3,932 okunma