DÜNYA EDEBİYATININ USTA KALEMİ CERVANTES
Çağdaş romancılığın temellerini atan Cervantes, macera dolu hayatına birçok savaş, ülke ve kitap sığdırmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nda esir hayatı bile yaşamış yazarın enteresan hikâyelerle dolu hayatı, romanlarını aratmayacak türden.
Tam adı Miguel de Cervantes Saavedra olan yazar, 29 Eylül 1547 yılında Madrid yakınlarında dünyaya gelmiştir. Yedi kardeşin dördüncüsü olan Cervantes, gezgin hayatına neredeyse çocuk yaşta başlar. Babası gezgin bir eczacı olan Cervantes’in düzenli bir eğitim hayatı olmamıştır. 21 yaşında âşık olduğu kadın için düelloya girmesi, yazarın hislerini ne denli tutkuyla yaşadığının bir göstergesidir. Düello sonucu karşı taraf ağır yaralanır. O dönem İspanya’da düello yasaktır. Ceza olarak halk önünde sol elinin kesilmesine ve on yıl sürgün edilmesine karar verilir. Bu karar, Cervantes’in 22 yaşında İtalya’ya kaçmasına neden olur.
Cervantes, kaçak hayatı yaşarken Osmanlı İmparatorluğu karşısında kurulan Haçlı ordusuna katılmaya karar verir. 1571 yılında yapılan İnebahtı Deniz Savaşı’nı Osmanlı kaybeder ancak Cervantes savaş sırasında göğsünden ve sol elinden yaralanır. Kaderin cilvesi olsa gerek, elinin kesilmemesi için ülkesinden kaçan Cervantes, ülkesinden çok uzaktaki bir savaşta son elini bir daha kullanamayacak şekilde kaybeder. Ertesi yıl yeniden Haçlı ordusuyla beraber Osmanlılara karşı savaşan Cervantes, orduda istediği başarıları elde edemeyince, 1575 yılında Sol (Güneş) isimli bir gemi ile Napoli’den İspanya’ya dönmeye çalışır. Ancak Osmanlı kadırgalarının saldırısının ardından 1580’e kadar tam beş sene Cezayir’de esir olarak tutulur. İspanyol yazarın tam dört kez kaçmaya çalıştığı belirtilmektedir.
Dört kez haçlı ordusuna katılan, yaralanan, esir düşen ve sürgün hayatı yaşayan Cervantes, ülkesine dönmek amacıyla İspanyol Kral II. Philip’e yazdığı mektubunda kraldan affını talep eder. Anne ve babasının karşıladığı fidye parasıyla 1583 senesinde İspanya’ya döner. Artık hayatında tek bir gaye vardır: yazmak. Bu tarihten sonra otuza yakın oyun yazar. 1585’te pastoral romanı La Galatea’yı kaleme alır. Bu dönem zengin bir çiftçinin kızı Catalina de Salazar ile evlenir.
1600’lü yılların başında yazdığı Oviedolu Katalina Sultan isimli üç sahnelik tiyatro oyununda İstanbul ve Topkapı Sarayı’ndan sıkça bahsedilmektedir. Kitap, III. Murat’ın yönetimindeki İstanbul’u anlatır. Edebiyat çalışmalarına devam ederken para kazanmak amacıyla donanmada levazımcılık yapar. Görevi sırasında bazı usulsüzlükler nedeniyle suçlu bulunur ve hapis cezası alır. İşte bu esaret döneminde Cervantes, Don Kişot’u (Don Quijote) yazmaya başlar.
Cervantes’in yazar olarak dünya çapında tanınmasını sağlayan eseri, Don Kişot (Don Quijote)’tur. Roman, edebiyat tarihinin önemli bir köşe taşıdır. Bu döneme kadar edebi metinler mitler ve destanlardan oluşmuş, ilk kez sıradan bir insanın hikâyesi Don Kişot’ta yer bulmuştur. 1605 yılında basımı tamamlanan kitabın konusu, Cervantes’in kendi hayatından izler taşır ve ilk defa bir edebi metinde insan psikolojisinden bahsedilir. Don Kişot, 38 dile çevrilerek dünyanın en çok okunan eseri olmuştur. Basılır basılmaz en çok okunan kitap olan Don Kişot, korsan yayıncılığın da öncüsü olur. Cervantes, eserin çok satmasıyla devam kitabını yazmaya karar verir.
1616’da 69 yaşında yaşama veda eden Cervantes, hayatına onlarca roman ve tiyatro oyunu sığdırmış hem üretken hem de cesur bir insandır. 2015 yılında Cervantes ve eşi Catalina de Salazar’a ait olduğu iddia edilen mezar yeri, Trinitarian Manastırı’nda bulunmuştur. 30 araştırmacının çalışması, kızılötesi kameralar ve üç boyutlu tarama cihazlarıyla saptanan mezardaki kemiklerin ünlü yazara ait olduğu belirlenmiştir. Cervantes’in doğduğu ev “Museo Casa Natal de Cervantes” ismiyle Madrid’de ziyaretçilere açıktır.
4,304 okunma