DÜNYANIN EN KALABALIK BAŞKENTLERİ
Başkent denilince akla kalabalık caddeler, geniş meydanlar ve şehrin enerjisi gelir. Milyonlarca kişinin yaşadığı bu şehirler, yönetim ve siyasetin yanı sıra kültür, tarih ve günlük yaşamın iç içe aktığı canlı merkezlerdir. Hareketli sokaklar ve tarihî yapılar şehre adım attığınız anda hissedilirken; parklar ve kafeler kalabalığın temposunu kendi hızınızda deneyimleme imkânı sunar. Bu yazımızda, dünyanın en kalabalık başkentlerini sizler için derledik.

2025 itibarıyla dünyanın en kalabalık şehri ünvanı değişti. Uzun yıllar zirvede yer alan Tokyo, hızlı nüfus artışı ve genişleyen metropol alanıyla dikkat çeken Cakarta’nın gerisine düştü. Birleşmiş Milletler’in raporuna göre Endonezya’nın başkenti Cakarta, yaklaşık 42 milyonluk tahmini nüfusuyla artık dünyanın en kalabalık şehri konumunda. Cakarta’nın bu hızlı yükselişinde; ekonomik canlılık, kırsal bölgelerden yoğun göç ve uygulanan şehirleşme politikaları önemli rol oynuyor. Bu faktörler, şehri dünyanın en yoğun nüfus merkezlerinden biri hâline getirdi.

Dünyanın en kalabalık şehirleri listesinde ikinci sırada ise 36 milyonu geçen nüfusuyla Bangladeş’in başkenti Dakka yer alıyor. Yıllardır süren hızlı nüfus artışı, yoğun iç göç ve sınırlı kentsel alan nedeniyle dünyanın en yoğun yerleşim merkezlerinden biridir. Adını bölgedeki dhak ağacından ve şehrin batısındaki ünlü Dhakeshwari Ulusal Tapınağı’ndan alan ve tarihî dokusuyla öne çıkan şehirde 17. yüzyıldan kalma Lalbagh Kalesi, kervansaraylarıyla ünlü Bara Katra ve Chhota Katra, ayrıca İslam mirasının simgesi Hussaini Dalan mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Meghna, Padma ve Jamuna nehirleriyle çevrili bu düz ovada kurulu olan Dakka; üniversiteleri, müzeleri ve sanat galerileriyle de canlı bir kültür merkezi.

Japonya’nın başkenti Tokyo, 33 milyonu aşan nüfusuyla dünyanın en kalabalık metropollerinden biridir. Ancak Tokyo, sadece yoğun nüfusuyla değil, aynı zamanda ziyaretçilerine sunduğu benzersiz atmosferle de dikkat çeker. Gökdelenlerin ve kalabalık caddelerin ötesinde; alışverişten eğlenceye, kültürden yeme-içmeye uzanan sınırsız seçenekleriyle âdeta bambaşka bir dünyanın kapılarını aralar. Şehir, 23 merkez bölgenin yanı sıra batısında yer alan birçok kasaba ve köyden oluşan geniş bir yerleşim yapısına sahiptir.

Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi, sadece ülkenin siyasi merkezi değil; aynı zamanda tarih ve kültürle dolu, nüfusu 30 milyonu geçen, dünyanın en yoğun metropollerinden biridir. Şehirde gezerken Babür İmparatoru Şah Cihan’ın yaptırdığı görkemli Kızıl Kale’ye, Tac Mahal’in öncüsü sayılan Hümayun Türbesi’ne ve İngiliz-Hint askerlerinin anısına inşa edilen Hindistan Kapısı’na rastlıyorsunuz.

Asya ile Afrika’nın kesişiminde yer alan Kahire, 25 milyona ulaşan nüfusuyla Mısır’ın kalbi, Kuzey Afrika’nın en kalabalık başkenti ve 7.000 yıllık geçmişiyle âdeta yaşayan bir tarih kitabı. Nil’in kıyısında modern hayatın telaşıyla piramitlerin, camilerin ve eski çarşıların zamansız atmosferi yan yana duruyor. Muhammed Ali Camii, Büyük Mısır Müzesi, Büyük Gize Sfenksi ve Giza Piramitleri ise şehri ziyaret edenlerin mutlaka görmesi gereken yerler arasında liste başı.

Nüfusu 24 milyonu aşan Filipinler’in başkenti Manila, adını bir zamanlar nehir kıyılarında yetişen nilad bitkisinden alıyor. Küçük bir alana kurulmuş olsa da korunaklı limanı, ticaret yollarına erişimi ve Asya’ya yakınlığı sayesinde yüzyıllardır önemli bir liman kenti olma özelliğini sürdürüyor. Şehir sokaklarında palmiyeler, banyanlar ve akasyalar dikkat çekerken; parklarında yükselen bambu ağaçları gölgelik alanlar oluşturuyor. Tarihî Intramuros Bölgesi, sur kalıntıları, Santiago Kalesi ve UNESCO Dünya Mirası listesindeki San Agustin Kilisesi ile tarih meraklılarını kendine çekiyor.

Nüfusu 17 milyonu aşan Meksika’nın başkenti Mexico City, Kuzey Amerika’nın en önemli siyasi ve kültürel merkezlerinden biri. Modern gökdelenleri, alışveriş merkezleri ve Torre Latinoamericana gibi simgeleriyle çağdaş bir yüz sergilese de şehrin ruhu hâlâ geleneksel pazarlarında saklı. La Merced’de dolaşırken taze meyve, sıcak tortillalar ve közde mısır kokusu size eşlik ediyor. Chapultepec Kalesi’nden Bağımsızlık Anıtı’na kadar birçok tarihî yapı, Texcoco Gölü’nün eski yatağına kurulu bu devasa metropolde geçmişle geleceği yan yana getiriyor.

Çin’in başkenti Pekin, 17 milyonu aşan nüfusuyla dev bir metropol olarak öne çıkıyor. 3.000 yılı aşan tarihi sayesinde eskiyle yeninin iç içe geçtiği şehirde; Yasak Şehir’in görkemi, Çin Seddi’nin heybeti, Yazlık Saray’ın dinginliği ve çeşitli tapınakların mistik atmosferi ziyaretçileri tarihin derinliklerine götürüyor. Pekin, zengin mutfağı ve geleneksel çay evleriyle de tanınıyor. 200’ü aşkın turistik nokta sunan şehir hem kültür meraklıları hem de modern metropol yaşamını deneyimlemek isteyenler için unutulmaz bir durak niteliğinde.

Nüfusu 14 milyona ulaşan Rusya’nın başkenti Moskova, tarihî ve kültürel mirasıyla öne çıkıyor. Adını içinden geçen Moskova Nehri’nden alan şehir hem geçmişin izlerini hem de modern yaşamın dinamizmini barındırıyor. İhtişamlı metro istasyonları, cam çatılı alışveriş merkezleri, hareketli sokakları, nehir turları ve sanat dolu müzeleriyle Moskova, ziyaretçilerine çok yönlü bir deneyim sunuyor.
48 okunma



