Yukarı
Halkbank Kültür ve Yaşam
fade
25376
post-template-default,single,single-post,postid-25376,single-format-standard,eltd-core-1.1.1,flow-ver-1.4,,eltd-smooth-page-transitions,ajax,eltd-blog-installed,page-template-blog-standard,eltd-header-standard,eltd-fixed-on-scroll,eltd-default-mobile-header,eltd-sticky-up-mobile-header,eltd-menu-item-first-level-bg-color,eltd-dropdown-default,wpb-js-composer js-comp-ver-5.4.7,vc_responsive

BAŞKENTLER SERİSİ: BERLİN

Almanya’nın başkenti ve en büyük şehri olan Berlin, aynı zamanda ülkenin en önemli eyaletlerinden biridir. Kuzey Almanya’da konumlanan bu kozmopolit başkent, tüm dünyanın “Utanç Duvarı” olarak bildiği Berlin Duvarı’nın da bulunduğu bölgedir. Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla Doğu Berlin ve Batı Berlin birleşmiş ve hızla gelişerek kültür ve sanatın kenti hâline gelmiştir. Farklı kültürlere ve dini inançlara sahip insanları hoşgörüyle kucaklayan kentte bu farklılığın oluşturduğu avantajlar; kültürel, sanatsal ve politik alanlarda kendini göstermektedir. Birçok bakımdan zengin bir kültüre, doğaya ve mimariye sahip Berlin’in tarihçesini ve en ikonik yerlerini listeledik.

Berlin’in Tarihçesi

Kentin ortasında bulunan Spree Nehri’nin kıyısında konumlanan kent, 13. yüzyılda balıkçıların yaşadığı sakin bir yerleşim yeri iken; 18. yüzyılda Prusya’nın, 19. yüzyılda ise Alman İmparatorluğu’nun başkenti olarak gittikçe önemli bir yerleşim yerine dönüşmüştür. 1933’te Nazi Almanyası’nın da başkenti olan Berlin, II. Dünya Savaşı’nda neredeyse tamamen yıkılmış; Doğu ve Batı Berlin olarak ikiye ayrılmıştır. 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasının ardından 1990’da birleşerek, Alman Federal Cumhuriyeti ismini almış, başkentini de Berlin olarak ilan etmiştir. 2021 yılındaki verilere göre kentte 3.655 milyon kişi yaşamaktadır.

Brandenburg Kapısı

Berlin’in en önemli tarihi mekânlarının başında gelen Brandenburger Tor, özgür ve birleşik Berlin’in sembolü niteliğindedir. Doğu ve Batı ayrılığının sembolü olan yapı, birleşmeden önce Doğu Berlin sınırlarında yer almaktaydı. 12 adet sütundan oluşan yapının altı giriş, altı tane de çıkış kapısı bulunuyor. 18. yüzyılda Prusya döneminde inşa edilen kapının büyük bir kısmı II. Dünya Savaşı’nda zarar görmüş, ilerleyen yıllarda yeniden restore edilerek kentin en önemli sembolik yapılarından birine dönüştürülmüştür.

Müzeler Adası

Sanatseverlerin gözde şehri Berlin’de bulunan Müzeler Adası, Spree Nehri üzerine kurulu, bir kilometrelik alana yayılmış müze alanındadır. Yaklaşık her sene üç milyon ziyaretçiyi ağırlayan Müzeler Adası, 1999’dan beri UNESCO Dünya Miraslar Listesi’ne girmiştir. Almanya’nın birleşmesinden sonra doğu ve batıya dağılmış eserlerin toplandığı adada dünyanın en önemli arkeolojik ve çağdaş sanat eserleri sergilenmektedir. Ada ziyaretçileri Berlin Katedrali’nin yanı sıra Bode, Pergamon, Neues, Alte Nationalgalerie ve Altes gibi Almanya’nın en önemli müzeleri bir arada görebilmektedir.

Berlin Katedrali

Müzeler Adası’nda bulunan, Berlin’in en eski ve görkemli yapılarından olan, Almanca ismiyle Berliner Dom, 18. yüzyılda Johann Boumann tarafından barok tarzda tasarlanmış, 1822’de neo-klasik tarzda restore edilmiş, 1894’te Alman İmparatoru II. Wilhelm’in emriyle tamamen yıkılarak Mimar Julius Carl Raschdorff tarafından neo-barok tarzda yeniden tasarlanmıştır. Birçok defa değişikliğe uğrayan katedral, II. Dünya Savaşı’nda ağır hasar görmesi sebebiyle Mimar Günter Stahn tarafından 1975-1981 yıllarında yeniden ve son hâlini alacak şekilde tasarlanmıştır. Protestanların en önemli kiliselerinden biri olan Berlin Katedrali’nin renkli kubbelerinden kentin büyülü manzarasını izleyerek Berlin’in tarihi atmosferine şahit olabilirsiniz.

Charlottenburg Sarayı

17. yüzyılın sonlarına doğru inşa edilen ve 18. yüzyılda alanı genişletilen Berlin’in en büyük sarayı, Charlottenburg Sarayı’dır; barok ve rokoko tarzında inşa edilmiştir. Çevresindeki yeşil alana özellikle önem verilerek tasarlanan sarayda mozole, belvedere, tiyatro ve pek de mütevazı denilemeyecek bir köşk bulunur. Berlin’in en çok turist çeken yapılarından olan saray, II. Dünya Savaşı’nda ağır hasar alarak harabeye dönmüş ancak Berlin’in yeniden inşasında saray ve etrafındaki bahçesi de restore edilmiştir.

Bergama Müzesi

Müzeler Adası’nda yer alan Bergama Müzesi, Mimar Alfred Messel tarafından tasarlanmış ve 20 sene süren inşası 1930’da tamamlanmıştır. Bergama Zeus Sunağı, Millet Pazar Yeri Kapısı, Mşatta Sarayı ve İştar Kapısı’nın günümüze ulaşan parçalarının yer aldığı müze, Almanya’nın en popüler müzesidir. Bergama Athena Tapınağı girişi ve Athena Heykeli’nin yanı sıra İslam coğrafyasına ait çini ve halı örnekleri de yer alır. Bergama Müzesi’nde bulunan Anadolu topraklarına ait eserlerin Türkiye’ye geri dönmesi için de yapılmış başvurular bulunmaktadır.

 2,513 okunma

Derya Ülkar