BALIKESİR’DE ZENGİN BİR UYGARLIK: ANTANDROS
Antandros Antik Kenti, Balıkesir’in Edremit ilçesi sınırlarında yer alan önemli bir Troas kentidir. Çanakkale Boğazı’nın kuzeyinde Gelibolu Yarımadası, güneyinde ise Biga Yarımadası yer alır. Biga Yarımadası’nın antik ismi ise Troas’tır. Antandros’un kuruluşu, bazı araştırmacılara göre Troia Savaşı’nın öncesine kadar uzanmaktadır. M.Ö. 7. ile 8. yüzyılda kurulduğu düşünülen kentle ilgili bilgileri yazımızda okuyabilirsiniz.
Antik kaynaklarda Antandros ile ilgili bilgilere çok sık rastlanılmasa da kentin adı Atina ile Sparta arasında M.Ö. 431 yılında başlayan ve M.Ö. 404 yılında sona eren Peloponnessos Savaşları’nda sıkça geçer. PeloponnessosSavaşları’nda bu iki uygarlığın da Antandros’un ürettiği gemilere ihtiyacı vardır. Bu durum Antandros’u tarihinde hiç olmadığı kadar önemli hâle getirir çünkü Kaz Dağı’nın bereketli ormanından elde ettikleri keresteler ile gemi yapımında ünlenmiştir.
Antandros Antik Kenti’nin kazı çalışmaları ilk olarak 1842’de Alman arkeolog Heinrich Kiepert’in bölgedeki bir caminin duvarında Antandros isminin (Αντάνδρiων) geçtiği bir yazıtı keşfetmesiyle başlar. Antandros’taki arkeolojik kazılarda öne çıkan en önemli buluntu “Yamaç Ev” olarak adlandırılan Roma villasıdır.
Toplamda 1100 m2’lik bir alanı kaplayan villa, özellikle taban mozaikleri ve freskoları ile dikkat çeker. İki kuşun Yunan kupasından su içerken betimlendiği zemin mozaiği günümüze ulaşmayı başarmıştır. Yazlık ve kışlık olmak üzere büyük iki alan dışında mutfak, tuvalet, sundurma, teras ve oldukça görkemli bir hamam; Yamaç Ev’i oluşturan diğer önemli mekânlardır.
Yapılan kazı çalışmalarında villanın M.S. 3. yüzyılın sonlarında inşa edildiği ve M.S. 7. yüzyıllara kadar kullanıldığı belirlenmiştir. Yamaç Ev’deki hamamın mozaik zemini günümüze ulaşırken, arkeologları şaşırtan bir başka buluntu da kanalizasyon sistemi olmuştur. Kazı ekibi tuvaletten kuzeye doğru giden bir hat keşfetmiş, gereğinden büyük ve sağlam olan bu hattın bölgede bu tarz başka evlerin varlığına işaret ettiğini belirtmiştir. Ayrıca M.S. 1. yüzyıla ait, aynı şekilde taban mozaikleri ile fresklerle süslenmiş başka varlıklı bir aileye ait olduğu düşünülen ev de önemli buluntular arasındadır ve bu tezi güçlendirir. Mitolojik metinlerde geçen dünyanın ilk güzellik yarışması yine bu topraklarda gerçekleşmiştir.
Tarihçi Herodot’un anlatımına göre Pers Kralı Xerxes, Yunanistan’a düzenlediği bir sefer sırasında konakladığı İda Dağı yani Kaz Dağı’nın eteklerinde üzerlerine düşen yıldırımlar ve şiddetli bora nedeniyle ordusunda ciddi kayıplar verir. Bu bölge Antandros’un ta kendisidir. Ayrıca M.Ö. 7 ile 2. yüzyılları arasında nekropol yani mezarlık olarak kullanılan arazide üst üste iki ve üç katlı lahit mezarlar bulunmuştur. Bu lahitlerden çıkarılan objeler Balıkesir Müzesinde sergilenmektedir.
Antandros, antik çağlarda özellikle Kaz Dağı’ndan elde edilen kereste sayesinde gemi yapımında başarı elde etmiş ve zenginleşmiş bir uygarlıktır. Kendi adına sikkesi bile bulunan kent, bu zenginlikleri elde etmek isteyen Atina, Sparta ve Pers İmparatorluğunun sıkça akınına uğramıştır. Orta Çağ’da, 5. yüzyıl ile 15. yüzyılı kapsayan dönemde, yerel halk bu akınlardan kaçmak için Antandros’u terk etmek zorunda kalmış; günümüzde Şahinkalesi olarak adlandırılan, oldukça korunaklı doğal bir kale görünümündeki tepeye göç ederek Antandros keşfedilene kadar, yani binlerce yıl, unutturmayı başarmıştır.
1,235 okunma