ANTİK DÜNYANIN KAYIP ESERLERİ
Antik dönemde inşa edilen yapılar ve sanatsal eserler, yalnızca dönemin kültürel zenginliğini değil, aynı zamanda mimari ve mühendislik alanlarındaki gelişmeleri de gözler önüne serer. Ne yazık ki zaman, savaşlar, doğa olayları ve tahribatlar bu eşsiz eserlerin birçoğunun kaybolmasına neden olmuştur. Milattan önceki dönemlerde inşa edilen ancak günümüzde yalnızca adını duyduğumuz kayıp altı eserden ayakta kalmayı başarabilmiş Gize Piramitleri’ne; “Antik Dünyanın Yedi Harikası”nı yazımızda listeledik.
M.Ö. 6. yüzyılda Babil Kralı II. Nebukadnezar tarafından inşa ettirildiği düşünülen Babil’in Asma Bahçeleri, yemyeşil bitkiler ve şelalelerle bezeli muhteşem bir yapıdır. Var olduğuna dair kesin kanıtlar bulunmamakla birlikte, M.Ö. 3. yüzyılda yaşamış Berossus ve M.Ö. 1. yüzyılda yaşamış Diodorus Siculus gibi Yunan tarihçilerin arşivlerinde bu bahçelerden bahsedilmektedir. Fırat Nehri’nden suyun zincirli pompalarla bahçelere taşınarak sulama yapıldığına dair teoriler öne sürülmektedir. Her ne kadar bazı tarihçiler bu bahçelerin var olmadığı ya da farklı bir bölgede bulunduğunu iddia etse de Babil’in Asma Bahçeleri tarihte mitolojik ve kültürel bir simge olarak kendine yer bulmuştur.
Antik Yunan tanrısı Helios’un Rodos Adası’ndaki devasa bronz heykeli, M.Ö. 292-280 yılları arasında, 12 yılda inşa edilmiştir. Makedonların M.Ö. 305-304 yıllarındaki kuşatmasına karşı Rodosluların kazandığı zaferin onuruna yapılan bu heykel, 33 metre yüksekliğiyle antik dünyanın en büyük heykellerinden biridir. Rodos’un liman girişinde iki sütun üzerinde konumlanan heykelde Helios, güneşin ışığını sembolize eden bir taçla tasvir edilmiştir ve elinde bir meşale veya mızrak taşıdığı düşünülmektedir. Günümüzde heykelin tam olarak nasıl göründüğü hakkında pek çok spekülasyon bulunmaktadır, ancak kesin bir bilgi yoktur. Yapıldıktan yaklaşık 56 yıl sonra, M.Ö. 226 yılında meydana gelen büyük bir depremle yıkılmıştır.
Halikarnas Mozolesi, M.Ö. 353-350 yılları arasında, o dönemin önemli kültür merkezlerinden biri olan Halikarnas’ta (bugünkü Bodrum) Pers Satrabı Mausolos’un ölümünden sonra, karısı ve kız kardeşi tarafından inşa ettirilen bir anıt mezardır. 45 metre yüksekliğiyle dönemin en büyük yapılarından biri olan mozole, beyaz mermerden yapılmıştır. Alt kısmında büyük bir dikdörtgen platform, üzerinde sütunlar, onun üstünde piramit şeklinde bir çatı ve en tepede Mausolos ile kız kardeşinin dört atlı bir savaş arabasında tasvir edildiği bir heykel grubu yer alıyordu.
Orta Çağ’da meydana gelen depremler mozoleye ciddi zarar vermiş, 13. yüzyıldaki büyük bir depremde ise tamamen yıkıldığı düşünülmektedir. 19. yüzyılda İngiliz arkeolog Charles Thomas Newton’un kazılarıyla mozolenin kalıntıları gün yüzüne çıkarılmıştır. Bir kısmının Londra’daki British Museum’da sergilenenen heykel ve kabartmalar arasında Mausolos ve kız kardeşinin heykel başları da yer alır. Halikarnas Mozolesi, Yunan mimarisi ve sanatında derin izler bırakmış, zengin süslemeleriyle antik ve modern mimarlara ilham kaynağı olmuştur.
Efes’teki Artemis Tapınağı, M.Ö. 550’lerde, aynı yerde bulunan eski bir tapınağın üzerine inşa edilmiş ve tamamlanması tam 120 yıl sürmüştür. 115 metre uzunluğunda, 55 metre genişliğinde ve yaklaşık 18 metre yüksekliğindeki bu yapı, dönemin en görkemli yapılarından biri olmuştur. Tamamıyla mermerden yapılan tapınak, dönemin en ünlü Yunan heykeltıraşları tarafından süslenmiş ve Yunan mitolojisinde avcılık, doğa, Ay ve kadınların koruyucusu olan tanrıça Artemis’e adanmıştır. Efes Antik Kenti, yalnızca bir ibadet yeri değil, aynı zamanda önemli bir ticaret merkezi haline gelerek tapınak sayesinde büyük bir zenginlik ve prestij kazanmıştır.
M.Ö. 356 yılında yakılan, M.Ö. 323 yılında Büyük İskender’in desteğiyle yeniden inşa edilen, M.S. 262 yılında kenti işgal edenler tarafından tekrar yıkılan Artemis Tapınağı, M.S. 401 yılında tamamen yok olmuştur. Kalıntılarına 19. yüzyılda İngiliz arkeolog John Turtle Wood ulaşmış ve tapınağa ait bazı sütunlar, heykeller ve kabartmalar bulunmuştur. Bulunduğu yer günümüzde ziyarete açık olsa da tapınağın kalıntısı olarak sadece birkaç sütun ayaktadır.
Zeus Heykeli, Yunanistan’ın Olympia kentindeki Zeus Tapınağı’na adanmış devasa bir eserdir. M.Ö. 435 civarında altın, fildişi ve abanoz ağacı kullanılarak yapılan bu heykel, Antik Yunan dünyasının en önemli yapılarından biri olarak kabul edilmiştir. Antik kaynaklara ve tasvirlere göre, heykelin fildişi kısmı Zeus’un tenini, altın kısmı ise giysisini ve diğer detayları simgeler. Tapınağın tavanına kadar uzanan 12 metre yüksekliğindeki bu görkemli heykelde Zeus, abanoz ağacından yapılmış bir tahtta otururken tasvir edilir. Sağ elinde zaferin sembolü olan bir Nike heykelini, sol elinde ise bir asa ve onun üzerinde bir kartal taşır. Olympia, dönemin önemli dinî merkezlerinden biri olduğundan, Zeus Heykeli antik Yunan dünyasında büyük bir kutsal değer taşımaktaydı.
M.S. 5. yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun Hristiyanlığı kabul etmesiyle birlikte heykelin önemi azalır ve bazı kaynaklara göre İstanbul’a taşındığı söylenir. Ancak, M.S. 475’te İstanbul’da meydana gelen büyük bir yangında heykelin tamamen yok olduğu düşünülmektedir.
Mısır’daki İskenderiye Feneri, M.Ö. 3. yüzyılda Pharos Adası üzerine inşa edilmiş ve antik dünyanın en büyük yapılarından biri olarak kabul edilmiştir. İnşası, Büyük İskender’in generali Ptolemaios I Soter tarafından başlatılmış, oğlu Ptolemaios II Philadelphos döneminde tamamlanmıştır. 100 metreden fazla yüksekliğiyle devasa bir yapı olan fener, beyaz kireçtaşından yapılmış ve gün ışığında parıldayan bir görünüme sahipti. Gece boyunca yakılan büyük bir ateşle denizcilere yol gösterilir, gündüz ise bronz aynalarla ışık denize yansıtılırdı. Antik kaynaklar, fenerin ışığının kilometrelerce uzaktan görülebildiğini belirtmektedir. Ancak M.S. 956, 1303 ve 1323 yıllarında meydana gelen büyük depremler feneri ciddi şekilde tahrip eder ve 14. yüzyılın sonlarına doğru tamamen yıkılır. 20. yüzyılın sonlarında su altı arkeologlarının kalıntılarına ulaştığı fenerin bazı parçaları İskenderiye’deki müzelerde sergilenmektedir.
Antik Dünyanın Yedi Harikası’ndan günümüze ulaşmayı başaran tek yapı olan Gize Piramitleri, Mısır’ın başkenti Kahire’nin hemen dışındaki Gize Platosu’nda bulunur. Keops (Büyük Piramit), Kefren ve Mikerinos olmak üzere üç büyük piramitten oluşan bu kompleks, M.Ö. 2580-2560 yılları arasında inşa edilmiştir. Keops Piramidi, yapıldığında 147 metre yüksekliğindeyken, erozyon nedeniyle günümüzde 139 metreye düşmüştür. Yaklaşık 13 dönümlük bir alanı kaplayan bu devasa yapı, 2,3 milyon taş bloktan inşa edilmiştir ve her bir blok ortalama 2,5 ton, bazıları ise 15 tona kadar ulaşan ağırlıklara sahiptir.
464 okunma