Yeşilçam Melodramlarının 9 Olmazsa Olmazı
Bizleri sinema salonlarına, televizyon başına toplayan, kimi zaman güldüren kimi zaman ağlatan Yeşilçam filmleri birçok farklı hikâyeyi konu alsa da hemen her filmde karşımıza çıkan bazı klasik replikler, durumlar vardır. Türk sinemasının bu olmazsa olmazlarını derledik, size gün ortasında bir Yeşilçam melodramı izlemişsiniz hissi yaratmak için bir araya getirdik.
Yeşilçam melodramlarının olmazsa olmazlarından biri çaresiz âşıklardır. Film boyunca bu acı dolu aşığın başına gelmeyen kalmaz hatta aşkından verem olur, ölüm döşeğine düşer, her izleyeni üzüntüden kahreder.
Bazen senaryo gereği birbirini sevenler yıllarca ayrı düşer, büyük acılar çekerler ama sessizce hayatlarına devam ederler. Yıllar sonra sevenler şans eseri karşılaşırlar ve yanlarında yeni eşleri ve büyük ihtimalle küçük çocukları olur. İşte bu durumda sessiz ve uzun bir bakışma yaşanır.
Yeşilçam melodramlarının çoğu zengin-fakir aşkı üzerine kurulmuştur. Yakışıklı, mağrur fakat fakir genç erkek ilk başta şımarık gibi gözüken zengin kızı gönlünü kaptırıverir ya da geçinmek için dişini tırnağına takan genç kız, refah içinde yaşayan bir delikanlıya sevdalanır ve olaylar gelişir.
Yeşilçam filmlerinde başkahramanlar hep büyük acılar çeker. Başları ne yazık ki dertten, üzüntüden bir türlü kurtulamayan karakterlerin bir gecede saçlarına aklar düşmesi de sık görülen bir durumdur.
Filmlerin çoğunda birbirine küs kardeşler ya da yakın dostlar vardır, ama küslükleri birbirlerini sevmediklerinden değil de inattandır hep… İşte bu küsler filmin sonunda barışır, dostlukları ile içimizi ısıtır.
Türk filmlerinde filmin başında adeta bir çirkin ördek yavrusu gibi olan kızlarımızın kısa süre içinde serpilip büyümeleri, güzelleşmeleri sık sık karşımıza çıkan bir durumdur. Bu kızlarımız güzelleştikten sonra çok gönüller çalacaktır.
Yeşilçam sevdiğine kavuşamayan âşıkların monologlarıyla doludur. Kara sevdalı, sevdiğinin duvardaki resmine bakarken ya da hülyalı gözleriyle camlardan süzülen yağmuru izlerken kendi kendine konuşur, kaderine isyan eder, sevdiğine anlatamadığı meramını boş duvarlara anlatır.
Filmin başında acımasız patronu tarafından ya da başka kötü kalpli kişiler tarafından haksızlığa uğrayan kahramanlar pes etmez, çalışır, didinir ve intikam günü geldiğinde mağrur bir ifadeyle repliğini söyler: “Hani fakir ama gururlu bir genç vardı…”
Filmin başında katı yüreğiyle izleyiciyi bezdiren karakterler, olay örgüsü içerisinde genellikle fakir ama gururlu, babacan, yüreği geniş ve iyilik dolu karakter tarafından edilen manalı iki çift söz ile yaptıklarını düşünür, doğru yolu bularak iyi bir karaktere evrilir.
4,078 okunma