Yukarı
Halkbank Kültür ve Yaşam
fade
26640
post-template-default,single,single-post,postid-26640,single-format-standard,eltd-core-1.1.1,flow-ver-1.4,,eltd-smooth-page-transitions,ajax,eltd-blog-installed,page-template-blog-standard,eltd-header-standard,eltd-fixed-on-scroll,eltd-default-mobile-header,eltd-sticky-up-mobile-header,eltd-menu-item-first-level-bg-color,eltd-dropdown-default,wpb-js-composer js-comp-ver-5.4.7,vc_responsive

MODANIN TARİHİ VE TRENDLERİ

Doğayla girdiğimiz mücadele boyunca üzerimizi kapatacak ve bizleri güneşin yakıcı, soğuk havaların üşütücü etkilerinden koruyacak her türlü örtünme eylemine giyinme denir. Ancak bu ihtiyaçlardan kaynaklanan giyinme, son yüzyılımızda öyle bir duruma geldi ki artık örtünmek için kullandığımız kumaşlar bir bez parçası olmaktan çok öte… İşte modanın akıl almaz serüveni!

1#

Bir çağa damgasını vuran kültür ve yaşam biçimine ilişkin beğenilerin bütününe moda denir. Modanın başlangıç hikâyesi ise 1900’lü yıllardaki İngiliz kraliyet ailesine uzanır. 1901’de Kraliçe Victoria’nın vefatıyla; şatafatlı yaşamı ile ün salan oğlu Edward tahta geçer. Dönemin aristokrasisini etrafında toplayan kraliyet ailesinin kıyafetleri halk tarafından taklit edilirken, Endüstri Devrimi’nin sonuçları bu yüzyılda kendini iyice göstermeye başlar. Yeni teknolojiler, insanların yaşam şekillerini de değiştirir; fabrikalaşma ile birlikte gelişen yeni orta sınıf, dikiş makinelerinin yaygınlaşması, hazır giyim kıyafetlerinin kolaylıkla üretilmesi ve kadınların kendi kıyafetlerini daha kolay dikebilmesi artık giyim kuşam için yeni bir çağın habercisi olur. İş hayatında aktif ve dışa dönük, eğitimli yeni orta sınıf kadınların ulaşmak istedikleri şıklık İngiliz kraliyet ailesinden ilham alır. Edward döneminde trendleri belirleyenler, Gibson Girl ve Alice Roosevelt Longworth olur. Gibson Girl, Charles Dana Gibson’un illüstrasyonlarında tasvir edilen isimsiz, hayal ürünü bir karakterdir ve 20 sene boyunca kadın modasının belirleyicisi olur.

2#

Yüzyılın değişmesi ve kadınların aktif iş hayatında rol almasıyla birlikte kıyafetlerin tasarım trendleri de değişir. Bir önceki yüzyılın kabarık etekleri ve ağır kumaşları, yerini hareketli yaşam tarzına uygun hafif kumaşlara bırakır. 1907’de uzun ve salkım elbiselerle yeni bir moda akımı başlarken 10 yıl sonra elbise modellerinde parçalanmalar ve çeşitli desenler işlenmeye başlar. Yine Edward döneminde, bedenin duruşunu değiştiren ve çok da sağlıklı olmayan; bel ve kalçalarda S şeklinde bir kıvrım oluşturan korse piyasalara sürülür ve rahat olmamasına rağmen yoğun ilgi görür. 10 yılın sonuna doğru moda yeniden şekillenir ve korselerin yerini kuşaklar alır; kadınların kum saati silüeti değişir. Blazer ceketler, uzun etekler ve yün kazaklar gibi ürünler bu çağın mirasıdır.

3#

1910’lı yıllarda etek boyu ayak bileğini hafifçe geçerek yürümeyi daha da kolaylaştırırken, aynı dönemlerde, ayak bileği boyunca dar olan ve bazen diz altından bantlanan, tasarımcı Paul Poiret tarafından popüler hâle getirilen “Hobble etekler” moda olmaya başlar. Hobble etekler o kadar dardır ki hareketi imkânsız hale getirir. Bu moda çok uzun sürmez ancak yine o dönemin ürünü olan pratik tozluklar ve bağcıklı çizmeler bugün bile moda dünyasında yer almaya devam eder. 1920‘lerle birlikte giyim ve kuşam biraz daha sporlaşır. Ekoseli kumaşlar görünür hâle gelirken, elbise ve etek boyları genellikle diz altı midi elbiseler olur ve kadınlar artık daha rahat hareket edebilir. İki parça elbiseler popülerlik kazanırken, çoğunlukla etek uçlarına kumaşlar ve dantellerle fırfırlar işlenir. Flapper yani püsküllü elbiseler, 1920’lerin moda akımının en akılda kalıcı tarzı olur. Coco Chanel bu dönemde bütün dünyada halen moda olan küçük siyah elbisesini tanıtır. Bu elbise, sadelik ve zarafet sunar. Ayrıca hizmetkârlarla veya dullarla ilişkilendirilen siyah renk, şıklığın sembolü olur. 1930’larda vatka modası son derece popüler olmaya başlar. Kadın-erkek herkes geniş omuzlu gözükmek ister; bu istek tüm güncel modayı ve tasarımcıları etkiler. Özellikle ceket ve montlara dikilen iri vatkalar kadınların daha ince, erkeklerin de daha sportmen görünmesini sağlar. Bu moda akım uzun bir süre devam ederken, 30’lu yıllarda Hollywood’un altın çağı ile birlikte moda dünyasında Joan Crawford, Marlene Dietrich gibi film yıldızlarının etkileri görülür ki moda, sinema ve sinema yıldızlarının tercihlerine göre şekillenmeye başlar. Artık kraliyet ailesinin tahtını sinema yıldızları almıştır.

4#

2. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla modanın kalbi olan Avrupa, yerini Amerika’ya bırakır. İşgal altındaki Paris’e gidemeyen Amerikalı tüccarlar ve tasarımcılar çıkış yapmaya başlar. Sinema sektörünü de arkasına alan Amerika, seri imalata geçer. Fransız “Haute Couture” yerini, Claire McCardell gibi Amerikan tasarımcılara bırakır. Daha rahat, spor ve günlük giyime yönelik kıyafetler tasarlanır ve böylelikle Amerikan stili kendini göstermeye başlar. Savaş döneminde Avrupa’nın pek çok yerinde kumaş kısıtlamaları olur ve moda, rasyonel, karamsar bir hâl alır. Kadınların iş gücünde olması nedeniyle pratik, maskülen tasarımlar ve ucuz kumaşlar kullanılır. Malzeme kıtlığı “Make Do and Mend” akımını ortaya çıkarır. 1943’te New York moda haftası başlar. 1945’in savaş sonrası Paris’inde modanın yeniden doğuşunu müjdelemek ve Parisli “Haute Couture” evlerinin hünerlerini sergilemek amacıyla bir gezici moda tiyatrosu olan “Théâtre de la Mode” dünya turuna başlar. Bu tiyatroda ünlü Paris Couture tasarımcılarının kreasyonları minyatür modellere giydirilir. Modeller aksesuarlar dahil olmak üzere mükemmel bir şekilde hazırlanır ve Paris modasını tanıtmak için dünya turuna çıkarlar.

5#

1950’lerde geniş omuz demode olur, kadınlarda omuz dekolteleri ön plana çıkar. Kadınlar bu yıllarda spora önem vermeye başlar, kısa saç modası yaygınlaşır. Kabarık ve kısa etekler 1960’larda gençlik trendleri arasında yer alırken, 1950’lerin sonu 60’ların başıyla birlikte moda dünyası gençlik ve alt kültürlerin etkisi altında kalır. James Dean ve Marlon Brando gibi aktörler isyan, deri ceket, denim pantolon gibi ögeleri moda dünyasına getirirler. Bu dönem aynı zamanda sıra dışı tasarımların zirve yaptığı dönemdir ve 1965’te Paco Rabanne, metal elbiseler tasarlayarak moda dünyasında sansasyon yaratır. Bu avangart modanın yansıması 70 ve 80’lerde metalik ve neon renkli kumaşlarla zirve yapacaktır. Bu akımın en ünlü ismi Twiggy takma adıyla ünlenen İngiliz model, oyuncu ve şarkıcı olur. 60’larda Londra’daki gençlik hareketinin kültürel ikonu ve önde gelen bir modeli olan Twiggy’nin tarzı hızla tüm dünyaya yayılır.

6#

1970’lere gelindiğinde ünlü Japon modacıları, Avrupa’da doğu rüzgârı estirerek yeni bir sentez oluşturur. Bunlar arasında Mitsuhiro Matsuda’dan, Kenzo Takado’ya kadar birçok ünlü modacı vardır. 60’lardan 70’lere geçerken hazır giyim gitgide daha ulaşılır hâle gelir. Sentetik kumaşların kullanımı modayı daha da ucuzlatırken, bu dönemde “Hippie” etkisi modayı domine eder. 1970’lerde disko akımı moda olur ve bugün bile modası geçmeyen İspanyol paça, modadaki yerini alır. Saçlarda dalgalı modeller ön plana çıkmaya başlar, kadınlarda kabarık kloş eteklerin kullanımı ve aynı modele ve desene uygun saç bandanaları sık sık tercih edilen parçalar olur. Greece müzikali ruhunun rahatlıkla hissedildiği bu dönem 1980’lere kadar devam eder. Fosforlu, metalik ve cırtlak renkler sadece kadınların değil erkeklerin de rahatlıkla kullandığı renklerdendir. Kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması ile moda kavramı artık iyice önemli bir öge haline gelir. Sinema ve müzik dünyasının yıldızları moda ikonları olurken top model kavramı da hayatımıza girer. Moda dergileri yüksek satış trendleri elde etmeye başlar.

7#

1990‘lı yıllara geldiğimizde kadınlarda ön plana çıkan kıyafetler; bol, geniş ve salaş kesim olur. İspanyol paça modası bu dönemde neredeyse etkisini yitirmeye başlar. Kabarık ve permalı saçları, röfleler süsler ve vücut hatlarını pek belli etmeyen geniş bel kesimli pantolonlar moda olur, vatkalar yeniden kullanılır. 90’lı yıllar globalleşen dünyanın karma ruhuna sahiptir ve canlı renklerle dolu bir dönem olur. Saçlardan kıyafetlere, aksesuarlardan makyaj stiline kadar uzanan moda, en renkli yıllarını bu dönemde yaşar. Neon renkler konusunda en iddialı kombinler yine 90’larda görülür. 2000’ler ise milenyum çağıdır ve internetin hayatımıza girmesiyle bambaşka bir hâl alır. Yönünü genelde geleceğe çeviren moda trendleri, 2000’lerle birlikte geçmişten ilham almaya başlar. Günümüz modasında retro, vintage gibi geçmiş dönem modasına ait elementlerin trend olduğu akımlar dikkat çekerken bu akım; 2000’ler modası yani “Years of 2 Thousand” olarak adlandırılır.

 4,586 okunma

Derya Ülkar