İSTANBUL GEZİ REHBERİ: BAKIRKÖY
Bizans döneminde kralların taç giyme törenlerine sahne olan Bakırköy; Osmanlı döneminde ise ordunun savaşa çıkmadan önce limanda toplanmasına tanıklık etmiştir. İsmi Hebdomon, Jeptimun, Makrohori, Makriköy derken, Cumhuriyet’le beraber Bakırköy’e dönüşmüş. Nostaljik hikâyesinde, bahçelerinde begonviller açan cumbalı ahşap evler, yaz aylarında yaşanan deniz sefaları, kış olunca uskumruların, palamutların kıyıya vurması, çoluk çocuk yaşanan balık tutma keyfi gibi sayfiye yerine has detaylar yer alır. Günümüzde Bakırköy’de nereleri gezip görebilirim diyenler için ise hemen listemize geçelim.
İstanbul’un muteber semtlerinden Bakırköy’de merkezi bir lokasyon olan ve Atatürk Anıtı ile ünlü Cumhuriyet Meydanı için pek çok adresin kesişim noktası diyebiliriz. Örneğin buradan, köklü bir mahalle olarak bilinen Zuhuratbaba’ya geçmek oldukça kolay. Zuhuratbaba demişken de adını aldığı Zuhuratbaba Türbesi’nden bahsetmeden olmaz. Büyük bir park içinde yer alan türbe, kutsallık atfedilen niteliğinden dolayı yaz-kış ziyaretçi ağırlayan bir mekân.
Bakırköy’ün en ünlü caddelerinden olan ve sahile dikine uzanan Ebuzziya Caddesi oldukça işlek bir lokasyon. Vitrinlere bakmak, alışveriş yapmak için ideal bir adres. Tabii bu cadde asıl 1800’lerden kalan Dzınunt Surp Asdvadzadzni Ermeni Kilisesi’nin mimarisiyle dikkat çeken çan kulesini görmek için tercih edilmeli… Hemen karşısında daha sade görünümlü bir Rum kilisesi, onun arka sokağında Çarşı Camii, onun arkasındaki sokakta ise bir İtalyan kilisesi olduğunu da ekleyelim.
Bakırköy’ün denizle haşır neşir mahallelerinden olan Florya deyince akıllara Atatürk’ün bu bölgeyi ziyareti ve denizde çekilen fotoğrafları gelir. Şimdilerde geniş bahçeli, havuzlu villa ve sitelerin konumlandığı yerde sahil boyunca yürüyüşler yapabilir, sahil parkında uzun saatler kafanızı dinleyebilirsiniz. Buraya geldiğinizde sahil kıyısında bulunan ve günümüzde müze olarak hizmet veren Atatürk Deniz Köşkü’nü de ziyaret etmeyi ihmal etmeyin.
Bakırköy’ün en büyük mahallesi olan Yeşilköy’ün adını, burada yaşamış olan edebiyatçı Halit Ziya Uşaklıgil’in teklif ettiği ve bu şekilde isimlendirildiği rivayet edilir. Yeşilköy’de görülmesi gereken yerlerin başında ise 3 bin metrekaresi kapalı, 12 bin metrekaresi açık olmak üzere yaklaşık 15 bin metrekarelik bir alana kurulmuş olan İstanbul Havacılık Müzesi gelir. Uçaklardan çeşitli araç gereçlere Türk Hava Kuvvetleri’nin kullandığı pek çok özel parça bu önemli müzede görülebilir.
Bakırköy’ün özel adreslerinden biri de Veliefendi Hipodromu’dur. Bu arazi III. Mustafa tarafından, daha önce sürgün ettiği Şeyhülislam Veliyüddin Efendi’ye özür yerine geçmesi umularak hediye edilmiş. Veliyüddin Efendi de burada bakımlar yaptırarak araziyi vakfetmiş. Uzun yıllar Veliefendi Çayırı olarak bilinen alanda günümüzde at yarışları düzenleniyor. Yeri gelmişken, Hipodrom’un kuzeyinde İstanbul’un en büyük eski su depolarından olan Fildamı Sarnıcı’nın bulunduğu bilgisini de söylemeden geçmeyelim.
Bakırköy’den gelip geçen o kadar çok ünlü isim var ki, Toto Karaca, Münir Özkul, Cem Karaca, Tarık Akan burada doğmuş mesela… Cenap Şahabettin, Ahmet Rasim, Ziya Uşaklıgil burada yaşamış… Ne var ki semtin yaşam alanları kadar mezarlığı da etkileyici. Bakırköy Mezarlığı semte gelen yerli turistlerin özellikle ziyaret ettiği mekânlar arasında. Mezar taşları edebi cümlelerle bezeli bu alanda, “Gün batarken sanırım gölgeni bir başka güneş / Sarışınlık getirir gözlerin akşamlarıma” dizelerini yazan Cenap Şahabettin’in mezarı da bulunuyor.
Bakırköy’e gitmenin en güzel yollarından biri deniz otobüsünü kullanmaktır. Araçtan indiğinizde sahil caddesine onlarca teknenin dinlendiği Ataköy Marina’nın içinden geçerek ulaşırsınız. Bu tercih gezinizden daha fazla keyif almanızı sağlayacak güzel bir başlangıç olabilir. Marinanın parkı, spor, yeme-içme, konaklama hizmetleri alabileceğiniz geniş bir bölgeye sahip, belki bir süre burada vakit geçirmeyi de düşünebilirsiniz.
3,533 okunma