Yukarı
Halkbank Kültür ve Yaşam
fade
20823
post-template-default,single,single-post,postid-20823,single-format-standard,eltd-core-1.1.1,flow-ver-1.4,,eltd-smooth-page-transitions,ajax,eltd-blog-installed,page-template-blog-standard,eltd-header-standard,eltd-fixed-on-scroll,eltd-default-mobile-header,eltd-sticky-up-mobile-header,eltd-menu-item-first-level-bg-color,eltd-dropdown-default,wpb-js-composer js-comp-ver-5.4.7,vc_responsive

İSTANBUL’U İSTANBUL YAPAN SARAY VE KASIRLAR

İstanbul’u İstanbul yapan ne çok şey var öyle değil mi? Boğaz, Kız Kulesi, Sultan Ahmet Camii, Adalar, martılar, balık-ekmek, Kapalı Çarşı, sokak kedileri, Anadolu ve Rumeli Kavakları, Galata, Kadıköy, Üsküdar… Saymakla bitmez ki! Birbiriyle alakalı ya da alakasız ama hepsi İstanbul’a ait yüzlerce değere sahibiz. Saray ve kasırlar ise mimari açıdan en görkemlileri… Şüphesiz İstanbul denince yerli-yabancı herkesin aklına ilk önce Topkapı Sarayı gelecektir. Bu şehri çok daha güzel hâle getiren diğer saray ve kasırları da biz sıralayalım.

1#

Beşiktaş semtinde yer alan Yıldız Sarayı yekpare bir yapı değil köşkler, kasırlar, cami, saat kulesi, fotoğraf atölyesi, basımevi, tiyatro, müze, gözlemevi gibi ayrı yapıları aynı koruda buluşturan büyük bir saray kompleksiydi. İçindeki ilk eser, Sultan III. Selim’in annesi Mihrişah Sultan için yaptırdığı kasır olmuştu. II. Abdülhamit devrinde en görkemli günlerini yaşayan saray kompleksinden günümüze ulaşan yapılar arasında üçüncü avludaki Yıldız Şale de bulunmakta.

2#

19. yüzyılda Sultan Abdülaziz tarafından inşa ettirilen Beylerbeyi Sarayı 3 bin m2’lik bir alanı kaplıyor. Dikdörtgen planlı ve iki katlı asıl sarayla birlikte iki küçük deniz köşkü, Mermer Köşk, Sarı Köşk ve Ahır Köşk de bu alanın içinde yer alıyor. Sarkis Balyan’ın mimarlığında yapılan Beylerbeyi Sarayı’nın denizden karaya doğru setler halinde yükselen bir bahçesi bulunmakta.

3#

Küçüksu Kasrı, dış cephesini süsleyen detaylı kabartmalar bir tarafa, iç cephesindeki halılardan tablolara, şöminelerden mobilyalara, parkelerden tavanlara kadar sanatsal özellikler taşıyan bir yapı. Nigoğos Balyan tarafından inşa edilen yapı bodrum katı ile birlikte üç katlı. Boğaziçi’nde, Anadolu Yakası’nda, Üsküdar-Beykoz sahil yolu üstünde yer alıyor.

4#

1843-1856 yılları arasında 110 bin m2’lik alana inşa edilen, Beşiktaş’ta sahil bölgesinde yer alan Dolmabahçe Sarayı için en görkemli Osmanlı sarayı denir. Boğaz’a dönük cephesinin uzunluğu 600 metre olan saray binasında 285 oda, 44 salon, 68 tuvalet, 6 hamam bulunmaktadır. İç ve dış süslemelerinde Batı üslubu hâkim iken genel mimarisinde eklektik bir anlayış görülebilir.

5#

18. yüzyıl Osmanlı mimarisiyle dikkat çeken Aynalıkavak Kasrı, adını, iç dekorasyonunda kullanılan büyük boydaki aynalardan almıştır ve bu aynaların dönemin padişahı III. Ahmet’e Venedikliler tarafından hediye edildiği bilinmektedir. Beyoğlu ilçesindeki Hasköy semtinde konumlanan yapı günümüzde ziyarete açık bulunmaktadır.

6#

750 metre boyunca uzanan ön cephesinde görkemli pencereleri, zengin süslemeleri ile Boğaz’dan geçenlerin gözlerini alamadığı Çırağan Sarayı, Beşiktaş ile Ortaköy arasında yer almaktadır. 19. yüzyılda inşa edilen yapı 1910’da büyük bir yangınla karşı karşıya kalarak yıllar süren bir sessizliğe bürünmüştür. Ardından büyük tadilatlardan geçirilerek 1990’ların başında otel olarak hizmete açılmıştır.

7#

Ihlamur Kasrı dendiği vakit akıllara, etrafını saran yeşil alanla birlikte toplamda 24 bin 724 m2’lik bir alan gelmelidir. Sultan Abdülmecit’in buraya “Nüzhetiye” adını verdiği ve bu kelimenin neşe, sevinç, ferahlık anlamına geldiği bilinmektedir. Ihlamur Kasrı, alan içinde inşa edilmiş iki köşkten süslemeleri daha çok dikkat çeken Merasim Köşkü’nün adıdır.

8#

Sultan Abdülmecit’in 19. yüzyıl ortalarında kız kardeşi Adile Sultan için yaptırdığı saray, Üsküdar ilçesindeki Kandilli semtinde Boğaz manzarasına karşı konumlanmıştır. Adile Sultan tarafından 1899 yılında bağışlanan yapı bir süre Kandilli Kız Lisesi olarak kullanılmıştır. 1986 yılında geçirdiği yangınla büyük hasar almış ancak yapılan bağış yardımıyla restore edilerek günümüze ulaştırılabilmiştir.

 891 okunma

Derya Ülkar