İSTANBUL GEZİ REHBERİ: KADIKÖY
Birkaç günlük geziyle keşfetmenin olanaksız olduğu, akla her düştüğünde mis gibi deniz kokusu, vapur ve martı sesleriyle anıları canlandıran büyük ilçemiz Kadıköy… Her semti ve sokağıyla büyüleyen bu yerleşim, “beni tanı” yerine “beni yaşa” diyen bir bölgedir ve geldim gördüm diyerek geçmeniz oldukça zordur. Yine de şu lokasyonlara vakıf olmak Kadıköy’ün havasını almanız için kâfi gelecektir.
Kadıköy İskelesi veya iskele meydanındaki Haldun Taner Tiyatrosu’nun önü Kadıköylüler için öteden beri nostaljik bir buluşma noktasıdır. Genellikle buluşan dostların devamındaki eylemi ise nostaljik tramvay güzergâhını takip ederek Boğa Heykeli’nin bulunduğu noktaya, oradan da Bahariye Caddesi’ne çıkmak şeklindedir. İkinci alternatif ise PTT’nin olduğu taraftan ara sokaklara saparak Bahariye Caddesi’ne ulaşmak olabilir. Tabii bu sırada sahafların da yer aldığı pasajları dolaşmak, birbirinden özgün üretimlerin yer aldığı dükkânlardan alışveriş yapmak kaçınılmazdır. Ve Bahariye Caddesi’ne çıkıldığında Süreyya Operası’ndaki bir etkinliği izlemek bu adreste yapılacak en güzel aktivitelerden biridir. 1924-1927 yılları arasında Süreyya İlmen Paşa tarafından yaptırılan Süreyya Operası, tarihi hikayesi ve nostaljik mimarisiyle de ilginizi çeken özel yapılardan biridir.
“Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu.” der Necip Fazıl, Canım İstanbul şiirinde… Şehre biraz yukarıdan baktığı doğrudur ama bir Modalı olmasanız bile sokaklarını birkaç saat arşınladığınızda sizi dışlamak bir tarafa evinize dostlar edindirerek uğurlar. Moda kafeleri zincir restoranların aksine, yan masadakiyle, işletme sahibiyle, garsonuyla selamlaşmadan girip çıkmanın yadırgandığı mekânlardır. Yemeğinizi yedikten sonra ise ünlü sahilinde uzun yürüyüşler yapmadan, çimenlere örtünüzü serip güneşe karşı uzanmadan dönmek olmaz.
Avrupa yakasından Kadıköy’e vapurla geçerken ve iskeleye az bir mesafe kalmışken, tarihi tren istasyonu Haydarpaşa Garı tüm yolcuları taşıdığı zengin mirasla selamlar. Muhtemelen İstanbul’da yaşayan veya turist olarak gelmiş pek çok kişi bu anı deneyimlemiştir. Fakat sadece önünden gelip geçmekle yetinilmemelidir. Mutlaka, tarihi yapının içine girilmeli, mimarisi incelenmeli, denize bakan merdivenlerinden “Seni yeneceğim İstanbul!” diye seslenmelidir, zira Yeşilçam filmlerinin yüzümüzü güldüren bu repliğinin seti ya Boğaz gören bir lokasyon ya da Haydapaşa Garı’nın bu merdivenleri olagelmiştir.
Sadece Kadıköy’ün değil İstanbul en meşhur adreslerinden Bağdat Caddesi boydan boya yürünmesi gereken bir rota. O bölgede oturanlar için caddenin geniş kaldırımlarında yürüyüşler yapmak klasik bir rutindir. Lüks mağazaların el işi ürünler yapıp satan küçük esnafla dip dibe yer aldığı, şaşırtıcı sürprizlerle karşılaşmanın çok olası olduğu bir yerdir burası. Caddenin üst tarafından ara sokaklara dalarsanız Şemsettin Günaltay Caddesi’ne, alt taraftaki sokaklardan Marmara sahiline çıkarsınız. Özellikle sahile açılan sokakları ağır adımlarla gezmek gerekir ki birbirinden zarif eski ahşap köşkler gözden kaçırılmasın.
Anadolu yakasının Avrupa yakasına kıyasla daha sakin, daha dingin olduğu her zaman söylenir. Bunda iş merkezlerinin büyük bir kısmının Avrupa yakasında toplanmış olmasının ve Anadolu tarafındaki yerleşimlerin şehir merkezine daha sonradan katılmış olmalarının payı büyük elbette. Kadıköy ilçesinde doğayla baş başa kalabileceğiniz, denize yakın sakince vakit geçirebileceğiniz pek çok adres bulunmakta. Onlardan biri de Fenerbahçe Parkı. İster piknik alanlarında kendi yemeklerinizle bir doğa sofrası kurabilir, isterseniz park alanındaki restoranlarında vakit geçirebilirsiniz. Özellikle hafta sonu kahvaltısı için tercih edilen bir yer Fenerbahçe Parkı.
Caddebostan’ın ve sahilinin sayfiye yeri olduğu dönemler eskide kaldı ama hâlâ yaz aylarında denizin tadını çıkarmak isteyenler için uğrak nokta Caddebostan sahilidir. Günümüzde genç, yaşlı herkesin rağbet gösterdiği sahilde denize girebilir, yürüyüş yapabilir, bisiklete binebilirsiniz. Buraya kadar gelmişken uzaktan da olsa görmenizi istediğimiz yapı ise Ragıp Sarıca Köşkü olacak. Ragıp Sarıca Paşa tarafından 1906 yılında yaptırılan köşkün görkemi göz kamaştırıcı. Bugün atıl vaziyette olan yapı uzun süre sessizliğe terkedildiği için halk tarafından Perili Köşk adıyla anılıyor.
Bu bölgeye bir gezi planlayın ya da planlamayın Kadıköy’de bir kere de olsa gidip görülmesi gereken müzeler bulunmaktadır. Örneğin İstanbul Oyuncak Müzesi. 1700’lü yıllardan günümüze kalan bir köşkte sergilenen, kimileri insanı hayretler içerisinde bırakan yüzlerce oyuncak Göztepe semtindeki bu müzede görülebilir. 1999 yılında kaybettiğimiz sanatçımız Barış Manço’nun, bir zamanlar yaşadığı Moda’daki evi de Barış Manço Müze Evi olarak ziyarete açık durumda. Sanatçının yaşam alanını ve özel eşyalarını görmek isteyenlerin bu mekâna güzel duygularla girip çıkacağına şüphe yok.
3,860 okunma