5 MADDE İLE ANSİKLOPEDİNİN TARİHİ
Yazının icadından sonra insanoğlunun edindiği bilgileri bir sonraki kuşağa aktarma becerisi, inşa ettiğimiz medeniyetin ve kültürün altın anahtarı oldu. Bilinen en eski yazı biçimi olan çivi yazısının üzerinden üç bin yıldan uzun bir zaman geçti ve yazı da tıpkı gezegenimizdeki diğer her şey gibi değişti ve gelişti. Bilginin depolanması ile toplumların ve bireylerin yeni bilgi arayışı ansiklopedilerin doğmasını sağladı. Ansiklopedi, diğer bir ismi ile “bilgilik” olarak anıldı. Birçok kavramın sistematik ve çoğunlukla alfabetik sıra ile düzenlenmesiyle elde edilen tarafsız bilgi kaynakları olarak hayatımızda yerini aldı. Yazımızda bu değerli hazinelerin yani ansiklopedinin tarihsel gelişimini listeledik.
Tarih boyunca bilgi erişiminde en önemli araçların başında olan ansiklopediler, Yunanca “enkyklios paideia”dan gelir ve “bilgi dairesi, bilgi çemberi” anlamı taşır. Bilinen ilk ansiklopedi girişimi, M.Ö. 338’de ölen Platon’un yeğeni Speusippus tarafından dönemin popüler görüşü haline gelen Platon ve Aristoteles’in çalışmalarını felsefe, matematik ve tarih başlıkları altında kategorize ederek hazırladığı serilerden hareketle oluşturulmuştur. Ansiklopedi kelimesini ise ilk kullanan M.S. 1. yüzyılda Romalı ünlü hatip Marcus Fabius Quantilianus olmuştur.
Roma döneminde bilgileri belirli ölçülerde sınıflandıran ve okunabilir hâle getiren kaynak kitaplar, mevcut bilgilerin o güne nasıl ulaşabildiğinden ziyade, bilgiyi genel olarak ele alıp bilginin doğası ve doğruluğunu inceleyen yapılarda olmuştur. M.S. 3. yüzyılda Çin’de imparatorluk emriyle hazırlanan “Huang lan” isimli bir ansiklopedi, çeşitli kaynaklarda geçse de günümüze ulaşamamıştır. Yine M.S. 5. yüzyılda Bizans İmparatoru VIII. Constantin zamanın önde gelen isimlerine “Excerpta Peiresciana” ve “Excerpta Historia” isimli el yazması eserler hazırlatmış ve bu eserler Roma tarihindeki göçleri ve savaşları detaylı şekilde arşivleyen eserler olarak ansiklopedileri öncülemiştir.
10. yüzyıldan itibaren İslam dünyasında da önemli ansiklopedi çalışmaları başlamıştır. El- Bîrûnî, İbnü’n-Nedim, Hârizmî ve Fârâbî tarafından hazırlanan eserler, ileride Batı dünyasının da kaynak eserleri olmuş, Fahreddin er-Râzî’nin Hint, Yunan ve Süryani tabiplerinden derlediği tıp ansiklopedileri 17. yüzyıla kadar tüm dünyada tıbbın otoritesi kabul edilmiştir. Dünyadaki ilk ansiklopedi Hırvat Paul Skalich tarafından 1559’da yayımlanmıştır. Rönesans hümanisti olan Skalich, “Encyclopaedia Seu Orbis Disciplinarum” isimli ansiklopedisinde belirli bilgiler konu başlıklarına göre sınıflandırılsa da ilk alfabetik sıralamaya sahip ansiklopedi “Dictionnaire Universel” 1690’da Fransız bilim insanı ve yazar Antoine Furetière tarafından Paris’te yayımlanmıştır.
İngiliz dilindeki ilk ansiklopedi 1704’te Londra’da John Harris tarafından basılan “Lexicon Technicum” olmuştur. Bölümler halinde, fasikül olarak yayımlanan ilk ansiklopedi ise Leipzig’de 1731-1750 yılları arasında Johann Zelder yönetiminde hazırlanan 64 ciltlik “Universal Lexicon” olmuştur. Bu tarihten sonra ansiklopedi konusunda Amerika, İngiltere, Fransa, Avustralya ve İtalya gibi ülkeler konuyu oldukça ciddiye almış, herkesçe bilinir hâle gelen ansiklopediler derlenmiştir. İlk Türkçe ansiklopedi, Ahmet Rıfat Efendi’nin derlediği “Lugât-ı Tarihiyye ve Coğrafiyye”dir. Bu eserde dönemin ünlü insanları ve hayatları, önemli olayları, tarih boyunca kurulmuş devletler ile belli başlı şehirlerin tarihi ve coğrafyaları hakkında alfabetik sıraya alınan bilgiler hazırlanmıştır. Fen bilimleri ve diğer bilim dalları ile ilgili pek fazla bilgi içermemesinden ötürü, Şemseddin Sâmi tarafından 1899’da altı cilt olarak yayımlanan ansiklopedi, eksiksiz ilk Türk ansiklopedisi olarak tarihe geçmiştir. Osmanlı hükümeti de bu ansiklopediden övgüyle bahsetmiştir.
Ülkemizde hemen hemen her evin kütüphanesinde bulunan “Meydan Larousse: Büyük Lugat ve Ansiklopedisi” 1969-1973 yılları arasında 12 cilt halinde yayımlanmış, sonraki yıllarda iki cilt daha eklenmiştir. Hakkı Devrim, Sefa Kılıçlıoğlu ve Nezihe Araz’ın yayıncı olduğu bu ansiklopedi için 200’e yakın yazar görev almıştır. Fransız “Grand Larousse Encyclopedique”un esas alındığı Meydan Larousse’u, 90’lı yıllarda gazeteler kupon karşılığında dağıtmış ve ülkemizde hemen hemen herkesin başvurduğu kaynak eser olmuştur. Artık internet erişimine sahip olan insanlar bilgiye çok daha kolay erişebilmektedir. 2000’li yıllarda hayatımıza giren internetten sonra bilgiler ve ansiklopediler dijital ortamlarda arşivlenerek halka sunulmuştur. Çocukluğu 90’lı yıllara denk gelen kuşak çok iyi hatırlayacaktır, ekonomik geliri ya da eğitim seviyesi ne olursa olsun eskiden tüm evlerde bu ansiklopediler evlerin vitrininde ya da kitaplığında yer almaktaydı. Günümüzde “Wikipedia” ve “Britannica” gibi önemli web ansiklopedileri olmakla beraber, birçok kıymetli üniversitenin de arşivleri dijitalleşmiş ve internet kullanan herkesin erişebildiği kaynaklar haline dönüşmüştür.
2,894 okunma