SARNIÇLAR: TARİHTEN KALAN SU DEPOLARI
İçinde su biriktirmek ve su ihtiyacını karşılamak için genellikle evlerin bodrum katına veya tüm bir mahallenin kullanabileceği şekilde yer altına inşa edilen sarnıçlardan günümüze ulaşmayı başaranlar bulunuyor. Aralarında bir saray kadar görkemli olanlar da var, oldukça mütevazı olanlar da… Bununla birlikte, akışkan olmayan, durağan suyun temiz bulunmaması nedeniyle Osmanlı zamanında sarnıçlara itibar edilmediği biliniyor. Bu nedenle varlığı bilinen ve kazılarla ortaya çıkarılmakta olan sarnıçların tamamı Bizans dönemi ve öncesine ait. İşte onlardan bazıları…
İçindeki 336 adet görkemli sütun ve heykel sanatının şaheserlerinden olan Medusa Başı nedeniyle Yerebatan Sarayı olarak da anılan Yerebatan Sarnıcı, 6. Yüzyıl Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından yaptırılmış devasa bir yapıdır. 140 metre uzunluğunda ve 70 metre genişliğinde olan sarnıç, 9800 m2’lik bir alanı kaplamaktadır. Bu haliyle 100.000 ton su depolama kapasitesine sahip olan Yerebatan Sarnıcı, günümüzde hem müze hem de çeşitli etkinliklerin düzenlendiği bir kültürel mekân işlevine sahiptir.
İstanbul’da, Tarihi Yarımada’da yer alan ve Yerebatan Sarnıcı’ndan daha eski olduğu düşünülen Şerefiye Sarnıcı, tahminlere göre 5. Yüzyılda ve 2. Theodosius döneminde yapıldı. 40 metre uzunluğunda ve 24 metre genişliğinde olan tarihi su deposunun duvar kalınlığı ise 2,5 metredir. 11 metre tavan yüksekliği olan mekânın içinde 45 adet yelken tonoz ve 32 adet sütun da bulunmaktadır. Şerefiye Sarnıcı, günümüzde müze olarak ziyarete açık durumdadır.
Anadolu’nun bazı yerlerinde kastel kelimesi, havuz, şadırvan gibi su kaynağı olan yerler için kullanılmaktadır. Yukarıda fotoğrafını gördüğünüz Pişirici Kasteli de Gaziantep’te bulunan bir kastel, daha doğrusu bir nevi su deposudur. 13. Yüzyılda, evlerin su ihtiyacını karşılamak için yapıldığı tahmin edilmektedir. Gaziantep’te günümüze ulaşan birçok kastel bulunmaktadır; Kozluca Kasteli, İmam-ı Gazali Kasteli, Ahmet Çelebi Kasteli bunlar arasındadır.
Ülkemizin farklı yerlerinde birbirinden farklı formlarda su depolarıyla karşılaşmak mümkündür. Yukarıdaki fotoğraf Mardin ilimizin 30 kilometre güneydoğusundaki Oğuz Köyü’nde yer alan, Antik dönemden kalma bir su sarnıcına ait. Üstelik bu sarnıç tek de değil! Bilindiği gibi medeniyetin beşiği sayılan Mezopotamya’da yapılan her kazı, bizi yeni bir tarih sayfasıyla buluşturmaya devam etmekte. Hatırlayacaksınız; 2020’nin Eylül ayında Dara Antik Kenti’nde yapılan kazılarda da Yerebatan Sarnıcı’ndan 6 metre daha derin olan bir su sarnıcı gün yüzüne çıkarılmıştı.
Fotoğrafta gördüğünüz, Likya Yolu yürüyüş parkuru üstünde bulunan yeraltı su sarnıcı da bölgedeki tek tarihi sarnıç değil. Kimi mimari açıdan değer gören, kimi çobanların hayvanlarına su içirmek için kullanacağı kadar hayatın içine karışmış olan sarnıçlar, Likya Yolu’nda yürüyenler için ayrı bir hoşluk oluşturuyor. Yapılan uyarılardan biri ise bu sarnıçlara rastlandığında, temizliğine güvenilmiyorsa içinden su içilmemesi yönünde.
Eğer, İzmir’in Selçuk ilçesine 9 km mesafede, Efes Antik Kenti yakınlarında 1420 m yüksekliğindeki Bülbül Dağı üzerinde bulunan Meryem Ana Evi’ne daha önce gittiyseniz, buraya çıkan yol üstündeki sarnıca da denk gelmişsinizdir. Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz o sarnıç, Müslümanlar ve Hristiyanlar için kutsal öneme sahip yapılardan biri olarak öne çıkıyor ve MS 1. Yüzyıl ile tarihleniyor.
7,025 okunma