Yukarı
Halkbank Kültür ve Yaşam
fade
19826
post-template-default,single,single-post,postid-19826,single-format-standard,eltd-core-1.1.1,flow-ver-1.4,,eltd-smooth-page-transitions,ajax,eltd-blog-installed,page-template-blog-standard,eltd-header-standard,eltd-fixed-on-scroll,eltd-default-mobile-header,eltd-sticky-up-mobile-header,eltd-menu-item-first-level-bg-color,eltd-dropdown-default,wpb-js-composer js-comp-ver-5.4.7,vc_responsive

ORTA ÇAĞ’DAN GÜNÜMÜZE UZANAN EN GÜZEL KÖPRÜ MALABADİ

Bu sayfayı heybeti, güzelliği ve zamana yenilmeyen direnciyle ülkemizin önemli değerlerinden olan Malabadi Köprüsü’ne ayırdık. Aslında tüm bu özelliklerini kavrayabilmek için onu okumaktan çok gidip görmek gerekiyor. Aramızda gidenler illa ki var ama biz henüz gitmemiş olanların Diyarbakır’da yer alan Malabadi’den bir kez olsun geçmelerini diliyor, sizi konuyla baş başa bırakıyoruz.

Bin yıldır ayakta

Öyle lafın gelişi bin yıldır demiyoruz çünkü bu gösterişli eser neredeyse 900 yaşında. Artuklu Beyliği’nin kurucusu Artuk Bey’in oğlu İlgazi Bey, Malabadi Köprüsü’nü 1147 yılında yaptırmış. Rivayete göre köprü bugünkü ismini, daha önce aynı bölgede yaşamış olan Mervanilerin kurucusu Bâd’dan almış.

Batman Çayı’nın iki yakasını bağlıyor

Silvan ilçesinin sınırları dâhilinde olan köprünün konumu için “Diyarbakır-Batman yolu üzerinde” desek daha açıklayıcı olabilir. Silvan’ın merkezine 23 km. mesafede bulunan eser, Diyarbakır ile Batman arasında doğal bir sınır oluşturan Batman Çayı’nın üstüne kurulmuş.

Dünyanın en geniş kemerli taş köprüsü

Malabadi Köprüsü 150 metre uzunluğunda, 7 metre eninde büyük bir köprü. Yüksekliği ise 19 metre civarında. Toplam 5 gözü bulunuyor fakat hepsi aynı büyüklükte değil. Orta yerindeki en büyük gözün kemer açıklığı tam 40.86 metre ve bu haliyle kendisi dünyanın en geniş taş köprü kemeri oluyor.

Ayasofya’nın kubbesine şemsiye olabilecek kadar büyük

“Modern statik hesabının olmadığı devirde bu açıklıkta o zaman için böyle bir eser hayranlık ve takdiri muciptir. Ayasofya’nın kubbesi köprünün altına rahatlıkla girer. Balkanlarda, Türkiye’de, Orta Doğu’da bu açıklıkta, bu yaşta köprü yoktur.” Bu sözlerin sahibi Fransız mimar ve sanat tarihçisi Albert Gabriel.

Evliya Çelebi’nin gözlemleriyle Malabadi Köprüsü:

Malabadi Köprüsü’nün 17. yüzyıla ait tasvirini ise Evliya Çelebi Seyahatname’sinde şöyle yapıyor:

 

“Köprünün iki tarafında kale kapıları gibi demir kapıları vardır. Bu kapıların içinde, sağ ve solda köprünün temeli beraberliğinde, kemerin altında hanlar vardır ki gelip geçen, sağdan ve soldan geldikleri vakit misafir olurlar. Köprünün kemeri altında birçok odalar vardır. Demir pencereler şahnişinlerine misafirler oturup, kemerin karşı tarafındaki adamlarla kimi sohbet eder, kimi ağ ve oltalarla balık avlarlar. Bu köprünün sağ ve solunda da nice pencereli odalar vardır. Köprünün sağ ve solundaki bütün korkuluklar Nehcivan çeliğindendir. Ama demirci ustası da var kudretini sarf ederek bir türlü sanatlı kafesli korkuluklar yapmış ve doğrusu elinin ustalığını göstermiştir. Doğrusu, üstat mühendis var kuvvetini sarf ederek bu köprüde öyle sanatlar göstermiştir ki, bu işçiliği geçmiş mimarlardan hiç birisi göstermemiştir.”

Hem mimari hem kültürel açıdan önemli

Mimari açıdan önemini Evliya Çelebi’nin yukarıdaki satırlarından okumak fazlasıyla mümkün. Köprünün ayaklarında yer alan odalar sayesinde gelip geçilen bir yoldan öte adeta bir kervansaray özelliği gösterdiğini anlıyoruz. Eserin üstündeki aslan, güneş gibi figürlerinin yer aldığı kabartmalar da onu diğer köprülerden ayrıştıran önemli sanatsal birer nitelik.

Sonu hazin biten aşk hikâyesinin de son durağı

Malabadi Köprüsü, Anadolu’da efsanesiyle yaşayan eserlerden biridir aynı zamanda… Ve neredeyse her efsane gibi burada da birbirine kavuşamayan iki gencin aşkından söz edilir. Dilden dile nesilden nesile aktarılarak günümüze ulaşan hikâye sonunda hepimizin bildiği bir türküde ölümsüzleşmiştir: “Malabadi köprüsü/  Malabadi Köprüsü/ Orda başladı bitti/ Şu garibin öyküsü…”

 1,959 okunma

akin aksoy