NOTALARIN USTASI MÜNİR NURETTİN SELÇUK
Türk şairlerin dizelerine Batılı tarzdaki vokaliyle yaptığı besteleri ile Türk musikisine yeni bir soluk getiren Münir Nurettin Selçuk, İstanbul Konservatuvarında çalıştığı yıllar boyunca pek çok müzisyenin yetişmesini sağlamış bir sanatçı. Gençliğinde Fenerbahçe’de futbol oynayan, aynı zamanda tambur ve piyano çalan Selçuk, bestelediği yüzlerce şarkı, çıkardığı plaklar ve verdiği konserlerle Türk halkının gönlünde taht kurmayı başarmış unutulmaz bir isim. Usta sanatçının hayatını yazımızda okuyabilirsiniz.
Münir Nurettin, 1900’de Sarıyer’de dünyaya gelir. Ailesinin soyu Selçuklu Beyliklerinden Germiyanoğulları’na uzandığı için 1934’teki Soyadı Kanunu’nda Selçuk soyadını alır.
Münir Nurettin gençlik yıllarında futbola gönül verir ve bir dönem Fenerbahçe’de futbol oynar. İlk ve orta öğreniminin ardından 15 yaşındayken girdiği Kadıköy’deki Darülfeyzi Musiki Mektebinde üç yıl eğitim alır. Heyet karşısında ilk konserine çıkan Selçuk, sınav sonucunda elde ettiği başarıyla o dönem Darülelhan adıyla eğitim veren İstanbul Belediyesi Konservatuarına girmeye hak kazanır. Ancak ailesinin ısrarıyla ziraat eğitimi almak için Macaristan’a gider. Müziğe olan ilgisi sebebiyle 1917’de İstanbul’a dönme kararı alan Selçuk, Dâr-ül Feyz-î Mûsikî Cemiyetinde önemli klasik Türk müziği bestekârlarından dersler almaya başlar ve müzik eğitimine kaldığı yerden devam eder.
1920’de şair Tevfik Fikret’in “Bu bir terânedir” şiirine yaptığı besteyle bestekârlığa başlayan Münir Nurettin, 1923’te teğmen rütbesiyle askerlik hizmetini yapmak üzere Ankara’ya gider. Ordu bandosu “Muzıka-i Humayun”de solistlik yapar. Muzıka-i Humayun, kuruluşundan itibaren varlığını kesintisiz sürdüren en eski orkestralarından biri olan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının temelini oluşturan isimlerden biri olur. Orkestra, cumhuriyetin ilanından sonra Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ismini almıştır. 1926’da Atatürk’ten izin alarak Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasından ayrılır ve İstanbul’a döner. 1928’de ilk plağını yayımlar. Eski üslupla yeni anlayışın birleştiği plaktaki eserler dönem için yenidir ve dikkatleri üzerine çeker. Aynı yıl ses tekniği konusunda öğrenim görmek için Fransa’ya giden sanatçı, bir yıl boyunca Paris Konservatuvarında şan, piyano ve solfej dersleri alır. Burada verdiği konseri sanat çevrelerinden büyük övgü toplar, Batılı vokal tarzında okuduğu eserleri dikkat çeker.
Türk müzik tarihinde tek başına konser verme anlayışını getiren Münir Nurettin Selçuk, ilk solo konserini Paris dönüşü 1930’da Beyoğlu’nda verir. Konseri çok beğenilir ve büyük ilgi görür. Giydiği frak ile ayakta konser veren ve koro eşliğinde solo performansını sergileyen Münir Nurettin Selçuk’un bu konseri Türk musikisinde dönüm noktası olur. Usta sanatçılar eşliğinde gerçekleşen bu konser, musikiye olan saygı ve ciddiyetin temellerinin atıldığı bir konserdir. Sanatına verdiği önem, giyimine gösterdiği özen, profesyonel eğitim hayatı ve sanat anlayışıyla Münir Nurettin’in müziği hızla yayılır.
Fransa’da aldığı şan dersleri sayesinde Batı müziğine hâkim olan Selçuk, Mevlâna, Fuzuli, Nedim, Ahmet Paşa, Şeyh Galip, Ziya Paşa, Süleyman Nazif, Tevfik Fikret, Yahya Kemal Beyatlı, Faruk Nafiz Çamlıbel, Behçet Kemal Çağlar, Cahit Sıtkı Tarancı, Ümit Yaşar Oğuzcan ve Refik Ahmet Sevengil gibi ünlü şairlerin şiirlerini besteler.
100’den fazla esere imza atan sanatçının Türk müziğine kazandırdığı bestelerden bazıları şunlardır: “Beni Kör Kuyularda Merdivensiz Bıraktın, Kalamış, Aziz İstanbul (Güfte: Yahya Kemal Beyatlı), Söyle Sevgili, Gül Yüzünde Göreli Zülf-i Semen-say Gönül, Safa-yı Metle Parıldasın Camımız, Hülyama Doğan Son Güneşim, Son Hevesimde, Varalım Kuy-ı Dilaraya Gönül Hu Diyerek, Bir Söz Dedi Canan ki Keramet Var İçinde, Rindlerin Akşamı (Dönülmez Akşamın Ufkundayız) (Güfte: Yahya Kemal Beyatlı), Ne Doğan Güne Hükmüm Geçer Ne Halden Anlayan Bulunur, Endülüs’te Raks, Sessiz Gemi, Rindlerin Ölümü, Sen Şarkı Söylediğin Zaman, Dumanlı Başları Göklere Ermiş, Yedi Renk Üstüne Hareli Dağlar.”
Türk müziğinin ülke çapında tanınmasında ve sevilmesinde Münir Nurettin’in okuduğu plakların büyük etkisi olur. Klasik Türk musikisinden türkülere kadar değişik bestelerin olduğu plakları ve konserleri ile yeni bir tarzın çerçevesini oluşturan Münir Nurettin Selçuk, sanatla geçen 81 yılın ardından 27 Nisan 1981’de Nişantaşı’ndaki evinde vefat eder ve Aşiyan Mezarlığı’na defnedilir.
944 okunma