HOLLYWOOD’UN İLK ASYA KÖKENLİ OYUNCUSU
Hollywood tarihinin ilk Çin asıllı oyuncusu olan Anna May Wong, 20. yüzyılın başlarında rol aldığı film projeleri ile birçok ilke imza atmış önemli bir aktris. Etnik kökeni farklı olan roller için beyaz oyunculara makyaj yapıldığı bir dönemde, ilk kez bir Asyalı olarak beyaz perdede rol alırken; başrol oyunculuğuna kadar uzanan kariyeri alkışlanmaya değer… Ünlü bir aktris olmasına rağmen sıkça ayrımcılığa ve ırkçılığa maruz kalan Wong, tüm bu kötü eleştirilere kulağını tıkayarak, çok sevdiği mesleğine kendisini adar. Sessiz filmlerin ve ilklerin kadını Wong’un hayat hikâyesini yazımızda okuyabilirsiniz.
Gerçek adı Wong Liu Tsong olan Anna May Wong, 3 Ocak 1905’te Los Angeles Kaliforniya’da dünyaya gelir. Ebeveyni ikinci nesil Amerikalı olan Wong’un büyükanne ve büyükbabası 19. yüzyılın sonunda Çin’den Amerika’ya göç eden göçmenlerdir. Yedi çocuğunun ikincisi olan Wong’un ailesi bir çamaşırhane işletir ve ünlü yıldızın çocukluğu bu çamaşırhanede çalışarak geçer. Ablası ile beraber gittiği göçmenler için özel eğitim veren entegre okulda sürekli ırkçılığa maruz kalan kız kardeşler, eğitim hayatlarına Çin Misyon Okulunda devam etmek zorunda kalır.
Çin Mahallesi’nde ailesi ile beraber yaşayan Wong, çocukluğunda birçok Hollywood filminin çekimine şahit olur ve beyazperdenin büyülü dünyasına çocuk yaşta kapılır. Ailesinin tüm karşı çıkmalarına rağmen setlerin yolunu arşınlayan Wong’un ilk sinema filmi deneyimi de henüz 14 yaşındayken figüran olarak rol aldığı, 1919’da çekilen The Red Lantern ile olur.
Wong sonunda ailesini ikna etmeyi başarır ve 1921’de lise eğitimini yarıda bırakarak oyunculuk eğitimi almaya başlar. Bir sene sonra henüz 17 yaşındayken Madam Butterfly’dan esinlenen “The Toll of the Sea” filminde başrol oynayarak Hollywood tarihinde bir ilke imza atar. Beyazperdenin ilk renkli filmlerinden olan bu filmde gösterdiği performansı çok beğenilince ikinci başrol filmini 1924’de çekilen “Bağdat Hırsızı” filmi ile alır. Moğol bir köle kızı canlandırdığı karakteri ile büyük bir başarıya imza atan Wong’un kariyeri artık hızla yükselişe geçer. ABD’de melezleşme karşıtı yasaların yürürlükte olduğu dönemde filmlerde ırklar arası ilişkiye izin verilmezken Wong tırnaklarıyla kazıdığı kariyerini korumak ister. Bu dönemde çekilen filmlerde Asyalı rollerini Amerikan yerlileri ya da Meksikalılar canlandırmaktadır.
1924’de The Anna May Wong Productions’ı kuran oyuncunun bu hamlesi pek de başarılı olmaz ve şirketini kapatarak tekrar oyunculuk kariyerine yoğunlaşır. Amerika’da gördüğü ırkçılık sebebiyle rotasını Avrupa’ya çeviren Wong, kariyerine 1928’de taşındığı Almanya ve İngiltere’de devam eder. Rol aldığı son sessiz filmi 1929’da gösterime giren Piccadilly ile olur ve Wong oyunculuğuyla tekrar büyük beğeni ile karşılanır. Avrupa’da sadece sinema filmlerinde değil Viyana gibi sahnelerde müzikallerde de sahne alan Wong, dönemin moda ikonu olur.
1930’da “On the Spot” oyunu için ABD’ye geri dönen Wong, Paramount Studios ile anlaşarak film afişinde yer aldığı ve büyük ses getiren “Ejderhanın Kızı” filmi ile yıldızını iyice parlatır. 1932’de Marlene Dietrich ile başrolünü paylaştığı Şangay Ekspresi, Wong’un kariyerinin zirvesi olurken; iki sene sonrasında çekilecek filminde Asyalı olduğu için role kabul edilmez. Yaşadığı hayal kırıklığının ardından mesleğine olan tutkusunu kaybeden Wong, 1936’da gerçekleştirdiği Çin ziyaretinde büyük eleştirilerin hedefi hâline gelir. Amerika’da Çinli, Çin’de Amerikalı olduğu için sürekli kendini anlatmak zorunda kalan Wong’un Çin gezileri ABD’nin önemli dergi ve gazetelerinde yayımlanır.
1937’de sinema filminde yer alan Wong, Hollywood için alışagelmiş durumun dışına çıkarak Kore asıllı bir Amerikalı ile başrol paylaşır. 1942’de emekliliğini ilan eden Wong, 1951’de bu defa bir TV filminde rol alır ve yine bir ilke imza atarak TV’ye çıkan ilk Asyalı oyuncu olur. Daha sonra birkaç filmde daha yan rollerde gördüğümüz Wong, kendi hazırladığı bir müzikal filmi Amerika’da sahnelemeyi planlarken 56 yaşında kalp krizi nedeniyle hayata veda eder.
3,740 okunma