GÜMÜŞTEN MÜCEVHER İŞÇİLİĞİNE KUYUMCULUK ZANAATI
Yapılan ürüne gösterilen rağbetin düşmesi ya da fabrikasyon üretimlerin artması gibi nedenlerle günümüzde kaybolmaya yüz tutmuş pek çok kıymetli zanaat bulunuyor. Bir zanaat dalı olan kuyumculuk ise bu sınıfa girmeyen şanslı meslek gruplarından diyebiliriz. Hâlâ ilgi gören bu işçiliğin tarihçesi binlerce yıl geriye gidiyor.
Kuyumculuk tarihinin, Mısır’da hanedanlık öncesi döneme kadar gittiği günümüze ulaşan duvar resimleriyle belgelenmiş bulunmaktadır. Bu zanaatta kullanılan araç-gereçleri bile içeren o resimlere göre kuyumculuk, dünyaya Eski Mısır’dan yayılmıştır.
Kuyumculuk kelimesinin, “dökmek” fiili ile aynı anlama gelen “kuymak” sözcüğünden kaynak aldığı ve türediği ifade edilmektedir. Döküm işlemini yapana dökümcü denmesi gibi, kuymak fiili de kuyumcu kavramını doğurmuştur.
Kuyumcu, değerli metalleri ve taşları işleyen, onlardan özellikle ziynet eşyası üreten zanaatkârdır. Telkârici, gümüşçü gibi zanaatkârlar aslında birer kuyumcudur. Bununla birlikte günümüzde altın satışı yapan esnafa da kuyumcu denmektedir.
Kuyumcular, tasarım ortaya çıkana değin, şekil vermekten birbirine monte etmeye kadar farklı işlemler yürüten, eldeki değerli ham maddenin ziyan olmaması için büyük titizlik, dikkat ve sabırla çalışan kişilerdir.
Kuyumcuların işlediği en önemli maddelerden biri altındır. Kuyumcu, altının rengini, sertlik derecesini ayarlamak ama değerini de koruyabilmek için sadece gümüş, bakır, nikel, çinko, paladyum ve iridyum maddelerinden birini içeren alaşımlar kullanır.
Kuyumculuk teknolojilerinden biri mıhlama sanatıdır. Kıymetli bir metale, yakut, zümrüt, elmas gibi daha pahalı taşları mıhlayan zanaatkâr, takının mücevhere dönüşmesini sağlar. Mıhlamacının yeteneğine göre mücevher, ince bir işçilik ürününe dönüşebilir.
Pek çok zanaat dalında olduğu gibi, geçmişte Anadolu’da kuyumculuk da usta-çırak ilişkisiyle yürütülmüştür. Günümüzde ise lise ve meslek yüksekokullarında kuyumculuk üzerine eğitimler almak mümkün hale gelmiştir.
5,069 okunma