DÜNYANIN EN SIRA DIŞI MÜZELERİNE YOLCULUK
Dünyanın her yerinden farklı kültür, yaşam tarzı ve inanışa sahip binlerce insanı buluşturan müzeler aynı zamanda insanlık tarihi hakkında bilgi veriyor. Ancak bazı müzeler sıra dışı konseptleri ve benzersiz koleksiyonlarıyla diğerlerinden ayrılıyor. Hayal gücünü zorlayan ve ziyaretçilerine benzersiz bir deneyim sunan dünyanın en sıra dışı müzelerinden bazılarını yazımızda listeledik.
Meksika’nın Cancun şehrinde bulunan müze, ziyaretçilerine farklı bir deneyim yaşatıyor. Dünyanın ilk su altı heykel müzesi olan mekân, 2009’da ziyaretçilere açıldı. Başlangıçta 100 heykelin olduğu müzede, şu an 400’den fazla heykel bulunuyor. Meksika’ya gelen turistlerin uğrak yeri olan Cancun’da bulunan heykeller dört ile sekiz metre arasına yerleştirilmiş, insan figürleri, hayvan figürleri ve çeşitli cansız nesnelerin figürlerinden oluşuyor. Müzenin kurucusu ise bol ödüllü İngiliz fotoğraf sanatçısı, heykeltıraş ve dalış eğitmeni Jason deCaires Taylor. Müzenin en ilgi çekici eseri olan 26 çocuk heykeli Vicissitudes ve müzedeki diğer heykeller denizin farklı noktalarında bulunuyor. Heykellerde kullanılan malzemeler doğal hayata uyum sağlaması için özenle seçilmiş. Bu sayede heykeller yapay resif görevi üstleniyor. pH değeri nötr olan bu dayanıklı çimento üzerinde mercanlar ve diğer deniz canlıları yuva yapabiliyor. Tüplü dalış yaparak gezilebilen sergiyi, şnorkel ile yüzenlerin de görmesi mümkün.
Kültürel zenginlikleriyle ünlü İsviçre’deki Hiçbir Şey Müzesi, benzersiz konseptiyle dikkat çekiyor. Başkent Bern’de yer alan müzede adından da anlaşılacağı gibi hiçbir şey sergileniyor. Ziyaretçilere sıra dışı bir deneyim sunan müzede boş vitrinler, boş duvarlar ve boş sergi alanları bulunuyor. Herhangi bir sanat eseri veya tarihi objenin bulunmadığı müzede ziyaretçilerin kendi hayal güçlerini kullanmaları ve boşlukları doldurmaları bekleniyor. Sessizlik ve huzur sunan minimalist bir atmosfere sahip olan müze, geleneksel sanat tanımlarını sorgulayarak ezber bozuyor.
Japonya’nın başkenti Tokyo’daki Parazit Müzesi, bilim ve tıp alanında benzersiz bir koleksiyona ev sahipliği yapıyor. Tokyo Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından 1953’te kurulan müzede parazitlerin insan ve hayvan sağlığı üzerindeki etkilerini araştırmak, bilimsel çalışmaları desteklemek ve toplumda parazitler hakkında farkındalık oluşturmak amaçlanıyor. Dünya genelinde toplanmış binlerce farklı parazit türünü içeren geniş bir koleksiyona sahip müzede parazitler; canlı örnekler, modeller, fotoğraflar ve bilgilendirici materyaller aracılığıyla sergileniyor. Parazitlerin anatomisi, yaşam döngüsü, hastalıklara neden olan etkileri ve önlenmesi hakkında detaylı bilgilerin yer aldığı Parazit Müzesinde ziyaretçiler mikroskoplar aracılığıyla parazitleri yakından inceleyebiliyor, doğal yaşamlarını keşfederek parazitlere karşı alınacak önlemler hakkında bilgi edinebiliyor.
Başkent Paris’teki Kanalizasyon Müzesi, şehir altı dünyasını ve insan sağlığının korunması ve iyileştirilmesi için uygulanan tüm işlem basamaklarının bir arada toplandığı “sanitasyon” sisteminin tarihini ziyaretçilere keyifli ve eğitici bir şekilde sunarak ilginç bir deneyim yaşatıyor. 19. yüzyılda inşa edilen ve tarihi önem taşıyan kanalizasyonlarda ziyaretçilere şehrin altındaki bilinmeyen dünyanın kapıları aralanıyor. Tarihi kanalizasyon tünellerinde şehrin altındaki yaşamı, su taşıma sistemlerini ve atık yönetimini anlatan interaktif sergiler bulunuyor. Müzenin en dikkat çeken sergileri arasında, tarih öncesi dönemlerden modern sanitasyon sistemlerine kadar olan gelişimi anlatan maketler, kanalizasyon tünellerinin restorasyonundan görüntüler ve atık yönetimi konusunda interaktif deneyimler sayesinde ziyaretçiler Paris’in altındaki sıra dışı dünyayı keşfedebiliyor.
Almanya’da bulunan Kadavra Müzesi, insan anatomisi ve bedenin iç yapısını keşfetmeyi amaçlayan oldukça ilginç bir müze. Tıp dünyasına ve insan vücuduna ilgi duyanlar için çarpıcı ve eğitici bir deneyim sunan müzede ziyaretçiler insan bedeninin gizemli dünyasına derinlemesine bir yolculuk yapıyor. Gerçek kadavraların kullanıldığı müzede sunulan detaylı anatomi bilgisi özellikle tıp öğrencileri ve meraklıları için eşsiz bir deneyim sunuyor. Müzenin temel amacı, insan vücudunun karmaşık yapısını detaylı inceleyerek ziyaretçilere eğitici bir deneyim sağlamak, insan anatomisinin inceliklerini ve karmaşıklığını gösterebilmek. İnsan vücudunun iç yapısını anlatan interaktif panel ve maketler, tıbbi durumları gösteren örnekler ve tarihi anatomik parçalar bulunan müzede en dikkat çekenler arasında embriyoloji, beyin anatomisi ve kalp-damar sistemi hakkında detaylı bilgi veren eserler yer alıyor.
Avanos, Kapadokya’nın eşsiz güzelliklerinden biri. Nevşehir’deki Avanos Saç Müzesi ise sıra dışı ve merak uyandıran bir konseptle ziyaretçilere farklı bir müze deneyimi sunuyor. Dünyada benzeri olmayan bir konseptle kurulan bu müzede yıllar boyunca toplanan insan saçı örnekleri sergileniyor. Müzenin amacı ise insan saçının tarih boyunca nasıl bir öneme sahip olduğunu ve farklı kültürlerdeki kullanım alanlarını gözler önüne sermek. Ziyaretçiler insan saçının tıbbi, sanatsal ve geleneksel kullanım alanları hakkında bilgi edinirken aynı zamanda insan saçından yapılmış eşyalar, objeler ve sanat eserlerini de görme imkânı buluyor. Saçtan yapılmış özel elbiseler, takılar, resimler ve heykeller gibi ilginç eserlerin bulunduğu müzede saçın doğal özellikleri ve yapısı hakkında bilimsel bilgiler de sunuluyor.
1,028 okunma