Bu Kediler Bizim İçin Çizgi Değil Capcanlı Karakterler
Aşağıda sizin için resmigeçit yapan kedileri görünce bize hak vereceksiniz. Evet onlar birer çizgi ya da animasyon film karakteri ama hepsini sokağımızdaki, evimizdeki kedilerden daha fazla tanıyor, neye nasıl tepki vereceklerini çok iyi biliyoruz. Kimi oldukça tembel, kimi tam bir tatlı bela, kimi de kötüyle kötü olmaya çalışırken daha da komikleşen kedicikler… Her şeyden önce onlar çocukluğumuzun kahramanları…
Çocukluğumuzun kahramanları dedik ama ekranların ilk kedi yıldızı, sessiz sinema döneminin ünlü ismi Felix’i tanımak için yaşlarınızın tutması pek de mümkün değil. Eğer tanıyorsanız olsa olsa çok iyi bir çizgi film fanatiğisinizdir. Bilinmeli ki ardından gelen bütün çizgi kediler ve hatta köpekler doğum yılı 1919 olan Felix’in takipçisi olmuşlardır. Piyasaya Felix’in Maceraları ismiyle sürülen çizgi filmdeki siyah-beyaz kedinin adını ise “Mutlu” olarak çevirmek mümkün.
“Tom, lütfen artık biraz aklını kullan!” İçinizden kim Tom ve Jerry’yi izlerken bir kez olsun bu cümleyi kurmadı ki? Tamam, çoğu zaman hepimiz alaycı Tom karşısında birer Jerry idik ama onun ince zekâsı karşısında afallayıp kafasına süpürge yiyen Tom için de üzülmedik değil. İçimizi rahatlatan ise bu kedi ve farenin birer düşman değil sadece tatlı rekabet halinde olan dostlar olduğunu bilmekti. İkili o kadar popülerdi ki tüm dünyada video oyunlarından tiyatro sahnelerine görünmedikleri yer kalmamıştı.
Çizmeli Kedi, Avrupa’da kuşaktan kuşağa sözle anlatılan masalları derleyerek yazıya döken Grimm Kardeşler’in dünyaya bir armağanı. Bu masal kahramanı kedinin kitaptan çıkıp bilgisayar oyununa hatta Oscar adayı bir sinema yıldızına dönüşmesine şaşmamak gerek. Neden mi? Bir kere çizmeleri ve başındaki tüylü şapkayla diğerlerinden oldukça farklı… Sonra, kurnazlığa varan bir zekâya sahip… Asıl şaşılması gereken şey bu yetenekle nasıl oldu da Oscar’ı alamadı olmalı.
Garfield ilk kez bir karikatür karakteri olarak hayatımıza girdiğinde tarihler 19 Haziran 1978’i gösteriyordu. Bu karikatür kedi gazetelerde o kadar çok boy göstermişti ki Guinness Rekorlar Kitabı’na girmesi kaçınılmaz olmuştu. Kariyeri kitap, televizyon şovu ve sinema filmi olarak devam eden tombul kediyle ortak yönlerimiz de oldukça çoktu, örneğin o da çoğumuz gibi makarnayı çok sever ve sık sık diyet kararı verip sonra vazgeçerdi. Ve o da çoğumuz gibi pazartesilerden nefret ederdi.
“Ah o Azman yok mu, o Azman!” Annelerimize sorsak direkt bu cümleyi kurardı, Şirinler’in baş belası Gargamel’in peşinden bir an olsun ayrılmayan kedisi Azman için. Biliyorsunuz Şirinler ne kadar iyiyse Gargamel de o kadar kötü bir karakterdi ve bu durum sahibine yürekten bağlı olan Azman’ı da kötü yapıyordu. Şirinlere kötülük yaptığında yüzünde beliren gülüşü, -tamam tamam kibar olmaya gerek yok- “sırıtışı” hatırlıyor musunuz? Yine de inanıyoruz, Gargamel’den yakasını bir kurtarsa içindeki iyilikle buluşacaktı, ama bir türlü olmadı…
Biz insanların “Bir kedi gördüm sanki!” dedikten sonra göz yuvalarında kırmızı kalpler belirirken, minik sarı kanarya Tweety için durum hiç de öyle değildi. Ne zaman kafesinden çıkıp kendisini yemek isteyen Sylvester’la göz göze gelse bu cümleyi kurardı: “Bir kedi gördüm sanki!” Sonrası tahmin ettiğiniz gibi kaçıp kovalamaca. Ya Tweety’nin sahibi olan babaanne olmasaydı? Sylvester tam yutmak üzereyken az mı çekip kurtardı biricik tatlı kuşunu. Ne günlerdi ama öyle değil mi?
4,768 okunma