BİTLİS: PADİŞAHLARIN ATA ŞEHRİ DİYEREK ZİYARET ETTİĞİ KADİM KENT
Rivayet o ki Rus işgali sırasında şehirden uzaklaşan ve savaş sonrası şehre dönmek üzere yola çıkan baba, ortalığı kolaçan etmesi için oğlunu şehre gönderir. Şehrin harabeye döndüğünü gören oğul babasına uzaktan seslenerek durumu anlatır ve ekler: “Sadece beş tane minare ayakta kalmış.” Üzüntüsünden yere çöken baba oracıkta bir ağıt yakıverir: “Bitlis’te beş minare, beri gel oğlan beri gel/ Yüreğim dolu yare, beri gel oğlan beri gel.” Çoğumuzun aşina olduğu türkünün hikâyesi işte böyle. Ama gelin biz tarihi ve kültürel değerleriyle dimdik ayakta duran Bitlis’e gidelim.
Bitlis’in ilçeleri şöyledir: “Kubbet-ül İslam” yani İslam’ın Kubbesi şeklinde tanımlanan Ahlat, Van Gölü kıyısında konumlanan Tatvan ve Adilcevaz, yüzde 40’ı ormanlarla kaplı Mutki, tarihi İpek Yolu güzergahında bulunan Güroymak, dağların arasına gizlenmiş Hizan ve Merkez. Bitlis, büyük bölümü dağlar ve platolarla kaplı olduğu için tarıma oranla hayvancılığın daha fazla yapıldığı bir şehirdir.
Sarp kayalıklar üstüne inşa edilmiş Merkez ilçesindeki Bitlis Kalesi 2800 metreyi bulan uzunluğu ile dikkat çeker. MÖ 312 ile tarihlenen Bitlis Kalesi’ni yaptıran kişinin Büyük İskender’in komutanlarından Leys Bedlis olduğu ve şehrin adının da kendisinden geldiği düşünülmektedir. Eskiden kale surlarının han sarayı, evler, cami, çarşı gibi geniş bir yaşam alanını çevrelediği biliniyor, günümüzde içi toprakla dolu olduğu için ziyaret edilememekte.
Selçukluların İslam’ın kubbesi dediği Ahlat, tarihte, “Oğuz taifesi şehri” veya “Ata şehri” olarak da anılmış. Türklerin Anadolu’ya giriş kapılarından olan bu eski yerleşimde şimdi birbirinden değerli kalıntılar konuşuyor, bilhassa Selçuklu kalıntıları… Bunların başında da kümbetler gelmekte. Ne var ki 100’den fazla kümbetten yaklaşık 15’i günümüze ulaşabilmiş ki bu da hatırı sayılır bir rakam. Erzen Hatun Kümbeti, Usta Şagirt Kümbeti, Emir Bayındır Kümbeti ise onlardan birkaçı.
Ahlat’ın Osmanlı padişahları tarafından “ata şehri” denilerek ziyaret edilmesinin en önemli nedenlerinden biri Türk büyüklerinin mezarlarının da burada yer almasıydı. Ahlat Selçuklu Mezarlığı günümüzde de açık hava müzesi niteliğinde en görkemli Türk-İslam mezarlığıdır. İlçede binlerce mezar bulunmakla birlikte, 3.5 metreye ulaşan mezar taşlarıyla 118 tanesi anıt niteliğindedir.
Nemrut Dağı’nın patlamaları sonucu oluşan doğa harikası Nemrut Krater Gölü de Bitlis’te, Tatvan, Ahlat ve Güroymak ilçelerinin kesişim noktasındadır. Ağız genişliği 48 km2 olan göl Türkiye’nin en büyük krater gölüdür. Yurt içi ve yurt dışından doğa meraklılarının akın ettiği gölün UNESCO Küresel Jeopark Ağı’na dâhil edilmesi için çalışmalar sürüyor. Bu arada önemli bir not geçelim, sözünü ettiğimiz Nemrut Dağı ve Krater Gölü muhteşem heykelleriyle ünlü Adıyaman’daki Nemrut Dağı ile karıştırılmamalıdır.
Tarihi ve kültürel açıdan zengin bir şehir olan Bitlis’in mutfağı da bir o kadar bereketlidir. Tandırda pişen et yemeklerinin, kemikli etle lezzetlendirilmiş baklagillerin, buğdayın, bulgurun baş tacı edildiği bir mutfağa sahiptir. Diğer taraftan hem Bitlis’te tadılabilecek hem de ülkenin diğer ucunda olsanız da sipariş verdiğinizde evinize kadar gönderilecek lezzetleri var bu şehrin. Karadeniz’den sonra en çok fındık üretilen yer Hizan’da fındık, fıstık ve en organik haliyle kara kovan balı, 30 binden fazla uluslararası kalitede ceviz ağacı barındıran Adilcevaz’da ceviz, ceviz reçeli bu hususta önde gelenler.
3,386 okunma