ANKARA KALESİ: ŞEHRİN TARİHİ, KÜLTÜREL, TURTİSTİK SİMGESİ
Dünyanın neresinde olursa olsun kalın surları, yuvarlak veya köşeli burçları, yüksek kuleleri, devasa kapıları ve kapladıkları geniş alanlarla en dikkat çeken tarihi yapılardır. Topraklarımız da bir tepede, dar bir boğazda ya da deniz kıyısında konumlanmış birbirinden ihtişamlı kalelere sahne olmuş. Onlardan biri de başkentimizin adeta simgesi haline gelmiş olan Ankara Kalesi’dir. Bu görkemli simgeyi biraz daha yakından tanıyalım.
Ankara’nın Altındağ ilçesinde bulunan kale, yerden 110 metre yüksekte yer alıyor. Bu konumu aynı zamanda onu şehir manzarasına da hâkim kılan önemli bir özelliği. Ankara Kalesi’nin surları şehirde gün doğumu ve gün batımlarının izlenebileceği en doğru adreslerden biri.
Hangi medeniyet tarafından inşa edildiği net olarak bilinmese de, MÖ 280-274 yılları arasında Ankara ve çevresinde yerleşim süren Galatlar döneminde kalenin var olduğu biliniyor. Bu bilgi de kalenin en az 2000 yaşında olduğunu ortaya koymakta. Hititler döneminde yapıldığı ise rivayetler arasında geçiyor.
İç kale ve dış kale olarak iki bölümden oluşan yapı, eski dönemlerde dış surlar aracılığıyla yaşam alanını da çevreleyen bir konumdaymış. Aslî görevi ise birçok kale gibi saldırılara karşı savunma alanı oluşturmak, mühimmat deposu olarak kullanılmak olmuş.
Dış kalede yaklaşık 20 adet, iç kalede ise 42 adet kule bulunur. İç kaledeki kulelerin yüksekliği 14-16 metre arasında değişmektedir. Bozulmadan günümüze kadar gelen ve 43 bin m2’lik bir alanı kaplayan iç kalenin dış kapı ve hisar kapısı olmak üzere iki büyük kapısı bulunur.
“Ankara’nın yüksek bir dağın tepesine dört kat beyaz taştan yapılmış sağlam bir kalesi vardır. Kale iç içe üç kat surlarla çevrilidir. İç kalenin çevresi kayalıktır. Bu yalçın kayalardan kaleye tırmanmak çok zordur. İç kalede toplar, çeşitli silahlar, cephane ve 600 ev bulunur. İç Kale aşağılarda ikinci sıra surlarla çevrilidir. Dağın eteklerinde ise üçüncü sıra dış surlar yer alır. Bu dış surlarla tüm kent güvenlik altına alınmıştır.”
Ankara Kalesi Romalıların, Bizanslıların, Selçuklu ve Osmanlıların kullandığı dönemde birçok onarımdan geçirilmiştir. Hatta Bizans döneminde saldırılar karşısında tahrip olan kaleyi onarmak için Roma anıtlarının bazı enstrümanları kullanılmıştır ve kalenin günümüze ulaşan kısımlarında sütun başlıkları, heykel gibi unsurlara yer yer rastlanabilmektedir.
6,401 okunma