Zeki Müren’i Unutulmaz Yapan 10 Güzide Özelliği
Türkiye’nin en sevilen karakterlerinden biri olan, hayatının her döneminde ve her alanında sanatçı kişiliğini sergileyerek bir fenomene dönüşen Zeki Müren’i kaybedeli yirmi altı sene olsa da, nadide kişiliği hala popüler kültürümüzün en önemli parçalarından birini oluşturuyor. Onu bu kadar vazgeçilmez yapan özelliklerini derleyerek, 10 maddelik bir liste hazırladık.
Üsküp’ten Bursa’ya gelen bir ailenin tek çocuğuydu. Sanat Güneşi’mizin eşsiz yeteneği henüz ilkokuldayken keşfedildi ve Müren müzikli gösterilerde oynamaya başladı. 11 yaşındayken canlandırdığı çoban rolü ilk oyunculuk deneyimiydi.
Liseyi birincilikle bitiren Müren, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ne şimdiki adıyla Mimar Sinan Üniversitesi’ne girerek Yüksek Süsleme Bölümü’nde okudu. İlerleyen senelerde desen ve resim çalışmalarını sergiledi. Tüm ülkeyi hayran bırakan sahne kostümlerinin ilhamı belki de bu sanat eğitiminden geliyordu.
Müren, oyunculuk eğitimine olduğu gibi müzik eğitimine de erken yaşlarda başlamıştı. Henüz Bursa’dayken Tanburi İzzet Gerçeker’den solfej ve usül dersi alan sanatçı, İstanbul’a taşınınca Udi Krikor ile çalıştı.
TRT’nin 1950 yılında açtığı solistlik sınavını 186 aday arasından sıyrılarak birincilikle kazanmıştı. Bunun ardından 1951 yılında radyoda ilk konseri yayınlandı ve Hamiyet Yüceses kendisini bizzat arayarak tebrik etti.
İlk plağı “Muhabbet Kuşu” 1951’de kaydedildi ve böylece Zeki Müren tüm Anadolu’da tanındı ama 1955’e dek hiç sahne konserine çıkmadı. Giydiği özel sahne kıyafetleriyle bir fenomene dönüşen Müren, saz ekibine tek tip kıyafet giydirmek ve T podyum gibi yenilikleri de sahnelere getiren isimdi.
Zeki Müren sadece Türkiye değil yurt dışında da tanınıyordu, birçok Avrupa ülkesinde konser veren müzisyen Londra’nın dünyaca tanınan Royal Albert Hall isimli konser salonunda konser veren ilk Türk sanatçı oldu.
Kariyeri boyunca 300’den fazla şarkı besteledi. Bu şarkılarda herkes kendinden bir şeyler buldu, “Şimdi Uzaklardasın”, “Manolyam”, “Bir Demet Yasemen”, “Ah Bu Şarkıların Gözü Kör Olsun” gibi eserleri her evde sevilerek dinlendi.
Küçük yaşlarda keşfedilen oyunculuk yeteneğini konuşturduğu tam 19 sinema filminde oynadı. “Kırık Plak” ve “Bahçevan” gibi filmlerde Belgin Doruk, Behiye Aksoy gibi isimlerle unutulmaz bir performans sergiledi.
Zeki Müren sanatçı kişiliğiyle, müzikseverler tarafından o kadar sahiplenildi ki 1955 yılında Türkiye’de ilk Altın Plak Ödülü’nü kazanan sanatçı oldu, 1973’te Altın Kelebek Ödülleri’nde En İyi Erkek Solist seçildi. 1991 yılında ise Devlet Sanatçısı unvanına layık görüldü.
Tam 11 yıl boyunca aralıksız olarak dönemin ünlü eğlence mekanı Maksim Gazinosu’nda sahne aldı. En meşhur sanatçılarla sahne paylaşan Müren, cemiyet hayatının da aranan simalarındandı. Vefatından sonra düzenlenen “İşte Benim Zeki Müren” sergisinde sanatçının fotoğrafları ve eşyaları sevenleriyle buluşturuldu ve bu sergi neredeyse tüm Türkiye’yi dolaşarak ülkedeki Zeki Müren sevgisinin büyüklüğünü ortaya koydu.
3,914 okunma