
ÜLKEMİZİN İLK HEMŞİRESİ SAFİYE HÜSEYİN ELBİ VE ARDINDA BIRAKTIKLARI
Bir savaş düşünün; cephede kurşun, geride umut taşıyan eller… Ve o ellerin sahibini hayal edin: Kalbinin cesaretiyle, ellerinin şefkatiyle tarih yazan bir kadın… Safiye Hüseyin Elbi, Osmanlı’nın son döneminde ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında hemşirelik mesleğini icra eden öncü kadınlarımızdan biri olarak yalnızca yaraları sarmakla kalmadı, aynı zamanda bir millete “yapabiliriz” demeyi de öğretti. Safiye Hüseyin Elbi’nin yaşamı, yalnızca tıbbi bir görev değil; inancın, cesaretin ve adanmışlığın ilham verici bir hikâyesi oldu. Bu yazımızda, Türk tıp ve hemşirelik tarihi adına öncü bir isim olan Safiye Hüseyin Elbi’nin hayatını ve ülkemiz için gerçekleştirdiği hizmetleri okuyabilirsiniz.

1882 yılında dünyaya gelen Safiye Hanım’ın babası, İngiltere’de deniz ataşesi olarak görev yapan Ahmet Paşa; annesi ise İngiliz soylularından Hammond Wilward’ın kızı Josephine Wilward’dır. Büyükbabası Miralay Şükrü Bey, Kırım Savaşı’nda modern hemşireliğin kurucusu Florence Nightingale’i Kırım’a götüren geminin süvarisidir. Çocukluğu boyunca Florence Nightingale’in hikâyelerini dinleyerek büyüyen Safiye Hanım’ın hemşirelik mesleğini seçmesinde en büyük etkenlerden biri de ona duyduğu hayranlık olur. Deniz yarbayı Hüseyin Bey’le evlenen Safiye Hanım’ın, Fatma Nihade ve Tarık adında iki çocuğu dünyaya gelir.

Safiye Hanım, ilk eğitimini 1912 yılında, Hilâl-i Ahmer Cemiyeti (Kızılay) tarafından İstanbul’un Kadırga semtinde bir hastanede açılan hasta bakıcı kursunda alır. Bu kursun ilk derslerini, modern Türk tıbbının öncülerinden Prof. Dr. Besim Ömer Akalın vermiştir. Kursu başarıyla tamamlayan 300 hemşire arasında Safiye Hüseyin Hanım da yer alır. İlk görevi, bağışlanan yatak ve yorganları toplamak olsa da zamanla başhemşireliğe kadar yükselir ve yaralı askerlerin tedavisinde üstün bir hizmet örneği sergiler. Ekonomik olarak herhangi bir sıkıntı çekmemesine rağmen, vatanına hizmet etmek için gönüllü olarak Balkan Harbi’nde hemşirelik yapar.

Safiye Hüseyin Elbi, I. Dünya Savaşı sırasında da gönüllü hemşire olarak hizmet verir. Bu dönemde, Osmanlı kadınları arasında savaş alanında aktif görev alan öncü isimlerden biridir. Çanakkale Savaşı sırasında, Gelibolu’daki yaralı askerlerin cepheden İstanbul’a nakledilmesinde kullanılan Reşit Paşa adlı hastane gemisinde hemşirelik yapar. Bu gemide farklı ülkelerden birçok sağlık personeli görev alırken, Safiye Hanım gemideki tek Türk hemşire olarak dikkat çeker. Kendi anılarında, yabancı doktor ve hemşirelerle birlikte çalıştığını; İngilizce bilmesi sayesinde onlarla kolaylıkla iletişim kurduğunu ve üstlendiği sorumluluğu büyük bir ciddiyetle yerine getirdiğini anlatır. Savaş sonrasında da modern hemşireliğin kurumsallaşması adına önemli adımlar atar. Türkiye’de Hemşireler Derneğinin kurulmasına öncülük eder, uluslararası hemşirelik kongrelerinde ülkemizi temsil eder ve mesleğin saygınlığını artıracak pek çok ilke imza atar.

Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyetinin “Hanımlar Heyet-i Merkeziyyesi” kurucularından biri olan Safiye Hanım’a, Çanakkale Savaşı’ndaki üstün hizmetlerinden dolayı kırmızı şeritli harp madalyası takdim edilir. Amerika ve Avrupa’daki birçok kongreye katılan Safiye Hanım, İstanbul’a döndüğünde yeni kurulan Himaye-i Etfal Cemiyeti’nin (bugünkü Çocuk Esirgeme Kurumu) idare heyetinde görev alır. Avrupa’yı kasıp kavuran I. Dünya Savaşı sırasında zarar görmüş çocuklara destek sağlamak ve ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurulan “Çocukları Kurtarın Vakfı” (Save the Children Fund) ile çalışmaya başlar ve bu kurumun müfettişi olarak seçilir.

11 Aralık 1924 tarihinde İstanbul’da düzenlenen Kızılay Kongresi’nde, Safiye Hüseyin Elbi’nin de aralarında bulunduğu heyet, bir hemşirelik okulunun açılmasına karar verir. 1925 yılında faaliyete geçen Kızılay Hemşire Okulunun hem idare heyetinde hem de eğitim kadrosunda görev alır. Aynı yıl kurulan Hilâl-i Ahzar Cemiyetinin (bugünkü Yeşilay) ilk kadın üyesi olarak da idare heyetinde yer alır. Aynı zamanda Veremle Savaş Derneği ve Türkiye Kadınlar Derneğinin kurucuları arasında bulunur. Safiye Hanım, yalnızca hemşirelik alanında değil, aynı zamanda kadınların toplumsal hayata katılımı konusunda da aktif rol üstlenir; birçok sosyal sorumluluk projesinde görev alarak kadınların güçlenmesine katkıda bulunur.

Ülkesi için verdiği özverili hizmetler nedeniyle şefkat nişanları ve birçok madalya ile onurlandırılan Safiye Hanım, 1923 yılında Uluslararası Kızılhaç Komitesi tarafından her yıl verilen Florence Nightingale Madalyası’na layık görülür. Bu madalyaya layık görülen ilk Türk hemşirelerinden biri olan Safiye Hanım, tedavi gördüğü Gureba Hastanesinde 6 Temmuz 1964 yılında vefat eder. Varlığını insanlığa adayan, şefkatiyle cephelerde umut ve hemşirelik mesleğinin Türkiye’deki öncüsü olan Safiye Hüseyin Elbi, ardında ilham verici bir iz ve sarsılmaz bir vicdan mirası bırakmıştır.
155 okunma