DÜNYANIN EN İYİ SUALTI MÜZELERİ
Alışageldiğimiz müze tecrübelerinden çok daha farklı bir deneyim yaşatan sualtı müzelerinde çağdaş heykellerin yanı sıra çeşitli nedenlerle sular altında kalmış antik dünyalara ait eserler de bulunuyor. Sualtı yaşamına uyumlu, doğaya ve canlılığa zarar vermeyen materyallerle üretilen çarpıcı ve devasa heykellerin olduğu sualtı müzelerinin dünyadaki en seçkin ve en çarpıcı olanlarını listeledik.
Meksika’nın Cancun şehrinde bulunan müze, ziyaretçilerine oldukça farklı bir deneyim yaşatıyor. Orijinal ismi “Museo Subacuático de Arte” olan müze, kısaca MUSA olarak anılıyor. Dünyanın ilk sualtı heykel müzesi olan mekân, 2009’da ziyaretçilere açıldı. Başlangıçta 100 heykelin bulunduğu müzede, şu an 400’den fazla heykel bulunuyor. Meksika’ya gelen turistlerin en uğrak yeri olan Cancun’da bulunan heykeller, dört ile sekiz metre arasına yerleştirilmiş, insan figürleri, hayvan figürleri ve çeşitli cansız nesnelerin figürlerinden oluşuyor. Müzenin kurucusu ise bol ödüllü İngiliz fotoğraf sanatçısı, heykeltıraş ve dalış eğitmeni Jason deCaires Taylor. Müzenin en ilgi çekici eseri olan 26 çocuk heykeli Vicissitudes ve müzedeki diğer heykeller denizin farklı noktalarında bulunuyor. Bunun nedeni, yılda 1 milyona yakın turist ağırlayan şehrin denizinde bir noktada yoğunluk olmasının önüne geçmek. Bu sayede dalışlar farklı noktalarda gerçekleşiyor ve tek bir bölgeye yığılma olmuyor. Heykellerde kullanılan malzemeler, doğal hayata uyum sağlaması için özenle seçilmiş. Bu sayede heykeller, yapay resif görevi üstleniyor. pH değeri nötr olan bu dayanıklı çimento üzerinde mercanlar ve diğer deniz canlıları yuva yapabiliyor. Tüplü dalış yaparak gezilebilen sergiyi, şnorkel ile yüzenlerin de görmesi mümkün.
Jason deCaires Taylor‘ın Museo Atlantico adını verdiği sualtı müzesi 2017’de ziyaretçilerine kapılarını açtı. 300’den fazla heykelin bulunduğu dev sualtı müzesi, İspanya’ya bağlı Kanarya Adaları’nda, Lanzarote kentinin güneyindeki Coloradas Körfezi kıyılarında suyun 14 metre altında yer alıyor. Deniz tabanında yaklaşık 2 bin 500 metrekare alana yayılmış olan büyüleyici heykelleri tüplü dalış yapabilenler yakından izleyebilirken, eserleri altı cam olan özel teknelerle üstten görmek de mümkün. 30 metre uzunluğunda 110 ton ağırlığında bir duvarın da aralarında bulunduğu eserlerin tamamı pH nötr maddelerden yapıldı. Bu sayede UNESCO tarafından “Dünya Biyosfer Koruma Alanı” olarak belirlenen alanda yer alan müze sahasının balık ve diğer deniz canlıları için doğal bir yaşam alanı olmaya devam etmesi de sağlandı. Akdeniz’de yaşanan mülteci sorunlarına dikkat çekmeyi amaçlayan sanatçı, oluşturduğu bu sualtı müzesinde çok sayıda sarsıcı heykel enstalasyonunu ziyaretçilerine sunuyor.
Uzak Doğu’nun en gözde tatil yerlerinden biri olan Endonezya’daki Bali’nin kuzeybatı kıyısında yer alan Gili Adaları, farklı deneyimler yaşamak isteyen dalış tutkunlarının gözde mekânlarından biri olurken Gili Adaları’nın en sessiz ve küçük bir adası olan Gili Meno Adası’nda mercan resiflerine yuva olarak yapılan Nest Heykelleri bulunuyor. Gerçek insan boyutunda, tam 48 heykelden oluşan sualtı müzesindeki heykeller 5 metre derinlikte yer alıyor. Diğer sualtı müzelerinin de kurucusu Jason DeCaires Taylor’ın ‘Nest’ isimli projesinin bir parçası olan Gili Meno Heykelleri’nin amacı, tahrip olan mercan resiflerinin tekrar oluşmasını sağlamak. Heykeller, yaşamı ve sürekliliği temsil etmesi için çember biçiminde yerleştirilmiş. Yapay bir resif görevi görecek şekilde yerleştirilen heykeller pek çok balığa da yuva oluyor. Deniz tabanına sabitlenen heykeller, yumuşak mercanlar ve süngerlerle deniz yaşamına katkı sağlıyor.
İtalya’daki Napoli Körfezi’nin kuzeybatı açıklarında bulunan Baia Sualtı Parkı, listemizdeki diğer sualtı müzelerinden farklı bir özelliğe sahip. Baia Sualtı Parkı’ndaki eserler, deniz zeminine sonradan yerleştirilmiş modern sanat eserleri ve heykeller değil, Antik Roma İmparatorluğu’ndan arda kalan eserleri barındırıyor. 8. yüzyılda sıtma salgını nedeniyle terk edilen Baia bölgesi, ilerleyen yıllarda volkanik sarsıntılar nedeniyle tamamen su altında kalmış. Dalış tutkunlarının en gözde yerlerinden olan Baia’yı görebilmek sadece tüplü ve şnorkelli dalışla mümkün olurken, Roma döneminden kalan dev heykelleri de görebilmek mümkün. Baia, arkeolojik sit alanı statüsüne sahip ve mitolojik tanrıların, kral ve kraliçelerin mermer heykelleri arasında yüzerken mozaik zeminler de görülebiliyor.
Yine Jason deCaires Taylor tarafından yalnızca görsel açıdan çarpıcı olması için değil, aynı zamanda çevresel çeşitliliği iyileştirmek için tasarlanan sualtı heykel parkı, 2006’da Karayip Denizi’nde bulunan Molinere Körfezi’nde kapılarını açtı. Heykellerini, sürdürülebilir malzemelerden hazırlayan ve mercan büyümesini teşvik edecek deniz yaşamının kolonileşmesi için yapay kayalıklardan oluşturan sanatçı, okyanus tabanına; çoğunlukla yalnız bireylerden, okyanus akıntılarına bakan el ele tutuşan bir çocuk halkasına kadar bir dizi insan formundan oluşan beton figürler yerleştirdi. 800 m2’den büyük bir alanı kaplayan mekânda 65’ten fazla heykel bulunuyor. Molinere Sualtı Heykel Parkı, Afrika’dan getirilen ve köle olarak çalışmak zorunda bırakılan insanlara ithaf edilirken son yıllarda yerel bir sanatçı da heykel parkındaki alana yeni heykeller ekledi. 12 metre derinlikteki eserleri tüplü dalış ve cam tabanlı teknelerle ziyaret etmek mümkün.
Antalya’nın Manavgat ilçesine bağlı Side’de, Deniz Ticaret Odası Antalya Şubesi tarafından hayata geçirilen müze; kıyıdan 1,5 mil açıkta ve ortalama 12 ila 20 metre derinlikte yer alıyor. Türkiye’nin ilk sualtı müzesi olan Side Sualtı Müzesi, denizin derinliğinde 5 farklı temadan oluşuyor. Türk heykeltıraşlar tarafından yapılan 117 adet heykelin bulunduğu müzeyi ziyaret etmek için dalış yapacak olan ziyaretçilerde profesyonel dalış sertifikasına sahip olma şartı aranıyor. Müzede yer alan heykeller; Kurtuluş Savaşı ve Çanakkale Savaşı temsilleri, Mevlâna ve semazenleri, Apollon Tapınağı ve deniz tanrısı Poseidon, geçmişte Side’den ticaret amacıyla tahıl ve gıda taşıyan deve kervanı temalarından oluşuyor. Üç buçuk metre uzunluğundaki ve 50 ton ağırlığındaki dev Poseidon heykeli en ilgi çeken eser olurken, eserlerin hepsi sualtı doğasına uygun malzemeden ve nötralize edilerek imal edilmiş materyallerden yapıldı. Deniz canlıları açısından da doğal resif görevi gören sualtı müzesini her yıl ortalama 10 bin kişi ziyaret ediyor.
3,179 okunma