SEVGİ HAKKINDA PEK ÇOK ŞEY
Sınırsız çeşitlilikte sevgi türleri olduğu hepimiz tarafından bilinen bir gerçek. İnsan sevgisi, Tanrı sevgisi, bilim sevgisi, vatan sevgisi, ana-baba sevgisi, evlat sevgisi, doğa sevgisi, hayvan sevgisi, sanat sevgisi gibi daha pek çok sevgi türü bulunuyor ve bu sevgi bizlerin hayatla sıcak bir şekilde temas etmesini sağlıyor. Sevgi sadece biz insan türünün kalbinde olan bir durum da değil. Doğadaki birçok canlının birbiriyle sevgi bağı kurduğunu biliyoruz. Anne karnında başlayan sevgi hakkındaki yazımızı keyifle okumanız dileğiyle…
Freud’a göre insan toplumsal bir varlıktır ve anne karnında olduğu dönemden itibaren diğer insanlarla birlikte yaşamak zorundadır. Bu bir arada yaşama durumu dış dünya ile kurduğumuz ilişkilerde, nesnelerde ve kişilerde duygusal bağlara neden olmaktadır. Hatta Freud bir kişiye duyulan sevgi ile o kişiye sinir olma durumunun doğru orantılı olduğunu belirtmiştir. Yani en çok sevdiğiniz insana herkesten çok sinirlenirsiniz.
Ünlü psikanalist Erich Fromm ise anne sevgisinin sevgiyi tecrübe ettiğimiz ilk sevgi türü olduğunu söyler. Baba sevgisi güven ve benimsenme; kardeş sevgisinin ise birlikte olma gereksiniminin başka bir boyutu olduğunu belirtir. Kardeş sevgisi insanı “eşitler arası bir sevgiye” götürür; böylece insan, tüm insanları kardeş kabul edebilir. Eş sevgisi ise soyu sürdürme, saygı, hoşgörü, anlayış, dayanışma ve duygusal gereksinimlerimizi tatmin ettiğimiz sevgidir.
Fromm’a göre, sevgi sahip olunacak bir şey değildir. Çünkü sevgi bir nesne değildir. Soyut bir olgudur. Sevgi üretken bir etkinlik olarak yaşanır. Sevgi “sahip olma” biçiminde yaşandığında, sevilen kişi üzerinde tahakküm kurma isteği başlar ve karşılıklı sevginin kesintiye uğramasına neden olur. Tanrı sevgisi ise genelde mutlak adalet, güzellik, bilgelik, sevecenlik, hoşgörü, mutluluk, erdem gibi duygularla bağdaştırılmaktadır. Doğaüstü bir güç olan Tanrı’ya ulaşmak ve onunla bir olmak isteyen insan, böylece mutlak iyiliğe, güzelliğe, doğruya, erdeme, mutluluğa, sevecenliğe, bilgeliğe, ölümsüzlüğe, birliğe erişecektir.
Ünlü psikolog Zick Rubin’e göre; iki birey arasındaki özel psikolojik bir süreç olan sevgi, üç önemli unsurun kesişme noktasında yer almaktadır. Aldırma-Önem Verme; sevilen kişinin mutluluğunu en az kendisininki kadar isteme. Bağlanma; bir başkası ile birlikte olma, fiziksel temasta bulunma, onaylanma, korunma isteği ve gereksinimi. Mahremiyet; iki kişi arasında yakın ve sırdaş iletişimle kendini gösteren bağlılık ya da ilişki. Ayrıca Rubin sevgi ve hoşlanmanın farklı duygular olduğunu; sevginin şefkat, bağlılık, önem verme gibi unsurları barındırırken hoşlanma duygusunun ise olumlu değerlendirme ve benzerlik unsurlarından oluştuğunu belirtmiştir.
Japon düşünür ve yazar Masumi Toyotome’ye göre, dünyada üç tür sevgi vardır: “Eğer, çünkü ve rağmen” sevgileri… “Eğer” türü sevgi belirli beklentilerin gerçekleşmesi ile oluşan sevgidir. Eğer başarılı ve önemli kişi olursam sevilirim. Eğer eşim beklentilerimi karşılarsa eşimi severim. Toyotome en çok rastlanan sevgi türünün bir şarta bağlı olan “eğer” türü olduğunu belirtir. Nedeni ve şekli bakımından bencil olan bu sevgi türü, beklentiler karşılanmadığında çabuk yıkılabilir. En saf olması gereken anne baba sevgisinde bile bazen “eğer” türüne rastlanabilir.
“Çünkü” türü sevgi; bir kişinin duyduğu sevginin bir niteliğe ya da koşula bağlı olması durumudur. “Seni seviyorum çünkü çok akıllısın.”, “Seni seviyorum çünkü yanında kendimi o kadar mutlu hissediyorum ki…” Sevgi ve sevmek güzel duygular olsa da “eğer” türü sevgi bir beklentiye bağlı olduğundan ağır bir yük haline de dönüşebilir. İnsanlar oldukları gibi sevilmeyi tercih eder. Bu tür sevgi onlara yük getirmediği için rahatlatıcıdır. Ve Toyotome’nin üçüncü sevgi türü olarak tanımladığı “rağmen” bir koşula bağlı olmayan ve karşılıksız, beklentisiz sevgi türüdür. Bu sevgide insan bir şey beklediği için değil, bir şeyler eksik olmasına rağmen sevilir. Japon yazara göre insanların en çok ihtiyaç duyduğu sevgi türü de “rağmen” sevgisidir. Evinizi paylaştığınız kedi ya da köpeğinizi düşündüğünüzde bu sevginin rağmen sevgisi olduğunu göreceksiniz. Tüylerine, yerine getirilmesi gereken onlarca sorumluluğa rağmen patili dostlarımızı sevmekten vazgeçmeyiz.
Bu fani dünyada baki kalacak tek şey olan sevgimizi gösterebilmenin yolları ise oldukça basit. Sevgi duyulan şey, her ne ya da kim ise, ki bu evinizde beslediğiniz bitki olabilir çünkü sevginin dili ve tonu evrenseldir; sözlü iltifatlar ve takdir ifadeleri sevgiyi ve sevgiden doğan bağı güçlendirir. Sevgi duyulan özneyle geçirilecek olan nitelikli zaman ise sevgi cümleleri kurmadan sevginizi gösterebileceğiniz diğer bir yol; bu keyifli bir sohbet ya da güzel bir manzarayı paylaşmak bile olabilir. Hediyeleşmek, sevginin “seni düşünüyorum, seni hatırladım” demenin en güzel yollarından biridir. Sevdiğiniz kişiye karşı kullandığınız kelimeleri özenli seçmek ve ihtimamlı davranışlar; bu tavrın beraberinde getirdiği kibar dil, sevgi bağını oldukça güçlendirir. Ve son olarak sevdiğiniz kişilere bolca sarılın. Sarılmak oksitosin hormonunun salgılanmasını sağlamakta, karşılıklı güven ve bağı güçlendirmektedir. Sevgiyle kalın!
4,010 okunma