Mitolojide Adı Geçen Hayvanlar
Mitolojik öykülerde var olup da gerçek hayatta bir karşılığı olmayan pek çok mitolojik canlı bulunur. Listemiz onlarla ilgili değil, listemiz bazen iyi bazen de kötü karakterler verilerek mitolojik öykülerde kendine yer bulmuş ya da bir şekilde bu öykülere ilham vermiş hayvanlarla ilgili…
Sadece Afrika ülkesi Kongo’da yaşayan ve Kongo’nun simgesi olan okapiler ata, zebraya hatta eşeğe bile benzetilir ama aslında zürafagillerdendir. Okapi bir mitolojik öyküde yer almaz. Fakat mitolojik canlılardan tek boynuzlu atın, Latince ismiyle “unicorn”un gerçek bir hayvan olma olasılığından söz edilirken Hindistan gergedanı ya da vahşi bir öküzden esinlenildiğinden hatta gerçekte bir okapi olabileceğinden de bahsedilir.
Mitolojik bir hikâyenin içinde yer almayan komodo ejderi de üzerine varsayımlarda bulunulan hayvanlardandır. Uzakdoğu mitolojilerinde kanatsız olarak tasvir edilen ejderhaların -en azından bazılarının- gerçekte var olan hayvanlar olduğu noktasında bilim insanlarının görüşleri bulunmakta. Bu görüşlerin ana nedenlerinden biri de kimi tasvirlerin dünyanın en büyük kertenkelelerinden olan komodo ejderine olan benzerliğidir.
Türk, Moğol ve Altay mitolojisinde yer alan ve öykülerin yansıması olarak günümüzde hala büyük önem atfedilen hayvanların başında kurt geliyor. Bazı Türk-Moğol boylarının kurtların soyundan geldiklerine ve zor zamanlarda kurtların ortaya çıkıp yol göstereceğine inanmaları bu mitolojik öykülerden kaynaklanıyor. Bu hikâyelerde bozkurt gökyüzünü temsil ederken alageyik yeryüzünü simgeliyor.
Geyik, özellikle dişi geyik Türk mitolojisinde yol gösterici kutsal bir figür olarak yer alır. Hatta yine bu öykülerin etkileşimi olarak bir dönem geyik öldürmenin ölümle cezalandırıldığı ifade edilir. Moğol hükümdarı Cengiz Han’ın gök kurt ile kızıl geyik soyundan geldiğinin düşünülme nedeni de bu mitolojik öykülerdir. Çin mitolojisinde ise aksine geyiğin kötü bir namı bulunur ve vahşi bir hayvan olarak ele alınır.
Geçtiğimiz günlerde Japon balıkçıların görüntülediği kral ringa balığı ülke genelinde büyük korkuya sebep oldu, çünkü bu canlıların deprem ve tsunami habercisi olduğuna inanıyorlardı. Tabii bu inanışın kaynağı yine mitolojik öyküler… Japon mitolojisine göre kral ringa gelmekte olan felaket konusunda bir uyarıcıdır, denizlerin derinliklerinde yaşar ve 1000 metre uzunluğundadır. Gerçekte 10 metre uzunluğunda olan kral ringanın yılan balığı ile ilgili öykülere ilham verdiği de düşünülmekte.
Possum, yani bir tür keseli sıçan, Kızılderili mitolojisinde kendine yer bulmuştur. Hikâyeye göre kendi taraflarında karanlık olan dünyaya ışık getirmek için hayvanlar arasında possum gönüllü olur ve doğuya doğru yola çıkar. Güneş ışığıyla karşılaşınca önce gözleri kısılır ve ışıktan biraz alıp kuyruğundaki tüylerin arasına saklar, fakat güneş ışığının sıcaklığı bir süre sonra tüylerini yakar. Ve inanışa göre bu minik canlının kuyruğunun çıplak olmasının ve yuvasından sadece geceleri çıkmasının nedeni işte bu mitolojik öyküdür.
Athena, gece görüş gücü yüksek olan baykuşu karganın yerine, göremediklerini kendisine haber vermesi için görevlendirmiştir. Bu, Yunan mitolojisinde baykuşun geçtiği öykülerden sadece bir tanesidir. Örneğin Roma mitolojisinde ölümün habercisi olan baykuş, Amerikan yerlisi olan Cherokee şamanlarına göre hastalık getiren ruhlardı.
Kaplumbağa da mitolojide adı geçen hayvanlardan biridir. Özellikle Çin mitolojisinde ayaklarından her biri dört elementten birine karşılık gelir ve ejderden sonraki en önemli semboldür. Afrika mitolojisinde ise önce kaplumbağaların yaratıldığına inanılırken, Hint mitolojisinde dünya kaplumbağanın sırtında duran bir filin üzerinde bulunur.
3,971 okunma