9 Madde ile Şehrin İçinde Şehirden Uzak, İstanbul’un Prens Adaları
İstanbul’un hem turistler hem de sakinleri için en çekici güzelliklerinden biri de Prens Adaları’dır. Şehrin Avrupa ve Anadolu Yakası’ndaki iskelelerden kolayca ulaşılabilen adalar, bir günlüğüne bile olsa şehrin karmaşasından uzaklaşmak için bir fırsat sunar, güzel doğası ve bir tablo gibi saatlerce izlemek isteyeceğiniz sokaklarıyla ruhunuzu dinlendirir. İşte karşınızda 9 madde ile Marmara Denizi’nin üzerine inci gibi sıralanmış Prens Adaları…
İstanbul Adaları olarak da anılan Prens Adaları, 9 ada ve 2 kayalıktan oluşur. Bu adaların sadece 5 tanesinde yerleşim vardır. Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada ve Sedef Adası’nda yaz kış yaşayanlar bulunur. Sivriada, Yassıada, Tavşan Adası ve Kaşık Adası’nda ise düzenli yerleşim bulunmaz.
Prens Adaları’nın hepsi bir arada İstanbul’un Adalar ilçesini oluştururlar, Adalar ilçesinde yaklaşık 16.000 kişi yaşar. Fakat Adalar özellikle ilkbahar ve yaz aylarında ziyaretçilerle dolar taşar ve yazlıklarına gelenleri de ekleyince nüfusu kat kat artar.
Adalarda motorlu taşıtların kullanımı yasaklanmıştır, ada sokaklarını en çekici yapan özelliklerden biri de trafiğin gürültüsünden eser olmamasıdır. Eskiden adanın alametifarikaları arasında bulunan faytonlar, hayvan hakları savunucularının itirazları sayesinde yerlerini yavaş yavaş elektrikli bisikletlere bırakmaktadır.
Adaları ziyaret edenlerin en keyif aldığı aktivitelerden biri de birbirinden güzel köşkler ve villalar ile dolu, rengârenk çiçeklerin, yemyeşil ağaçların süslediği bahçeleri seyrederek ada sokaklarını arşınlamaktır. Bu sokakları ilk kez gezen herkes burada bir evi olduğunun, bu güzel ve sakin sokaklarda yaşadığının hayalini kurar.
Prens Adaları’nın en büyüğü olan Büyükada’nın en çok ilgi gören yapıları, Aya Yorgi Kilisesi ve şu anda boş olan Rum Yetimhanesi’dir. Aya Yorgi Kilisesi’ne çıkan zorlu yokuşu tırmanan ziyaretçiler burada dilek dileyip, ağaçlara dilek kurdelesi bağlar, kilisenin yanındaki restoranda dinlenip manzaranın tadını çıkarır. Rum Yetimhanesi ise dünyanın en büyük yekpare ahşap binası olarak bilinmektedir. Büyükada’daki Nizam Plajı ve Aşıklar Kır Gazinosu da ziyaretçilerin yoğun ilgisini çeker.
Adalar’ın tek Bizans Kilisesi olan Kamariotissa, ikinci büyük ada olan Heybeliada’da bulunur. Ünlü edebiyatçımız Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın yaşadığı ev de müzeye çevrilmiş ve ziyaretçilere açılmıştır. Heybeliada’nın sahil kesiminde yer alan sıra sıra restoranlar, adanın arkasındaki Çam Limanı’nda bulunan sanatoryum adanın ilgi çeken yönleri arasındadır.
Burgazada ise Sait Faik Abasıyanık ile tanınır. Ünlü hikâyecimiz burada yaşamıştır ve anısına kurulan Sait Faik Müzesi de burada bulunur. Kalpazankaya, güzel plajıyla Marta Koyu, sanatoryum Burgazada’ya has güzelliklerdir. Çam ormanları ve ahşap köşkler de Burgazada’nın en çok ilgi gören yönleri arasındadır.
Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi ve Hristos Manastırı, Kınalıada’nın gezilecek yapıları arasındadır. Diğerlerinden daha küçük ve sakin bir ada olan Kınalıada’nın özellikle arka kısmında bulunan koylar denizin tadını çıkarmak için çok uygundur, burada hem özel hem de halk plajları bulunur.
Sedef Adası’nın büyük bir kısmı özel mülk olduğu için bu adada yapılabilecekler sınırlı. Ama İstanbul’a en uzak ve sakin ada olan Sedef Adası’nda güzel bir doğa yürüyüşünün tadını çıkarabilir, daha sonra ister halk plajında ister özel plajda gün boyu güneşlenip denize girebilirsiniz.
Güzel doğası ve şehre yakın ama uzak konumuyla adalar birçok sanatçıya ev sahipliği yapmıştır. Kültür ve sanat hayatımızı renklendiren birçok eser adalarda üretilmiştir. Mehmet Akif Ersoy, Orhan Veli Kanık, Necip Fazıl Kısakürek, Reşat Nuri Güntekin, Yahya Kemal Beyatlı bu sanatçılar arasındadır. Adaların kültürel zenginliğini keşfetmek için, Büyükada Reşat Nuri Güntekin Evi, Heybeliada İnönü Müze Evi gibi merkezleri de ziyaret edebilirsiniz.
4,981 okunma