8 Maddeyle Nüktedanların Piri Nasreddin Hoca
Mizah anlayışı bu kadar gelişmiş, böylesi nüktedan bir kişi gerçekten yaşamış mıydı dünyamızda? Nasreddin Hoca’nın tarihsel bir kişiliğe sahip olup olmadığı süregelen tartışma konusudur. Buna karşılık halkbilimcilerin büyük bir kısmı Nasreddin Hoca’nın tarihi bir kişilik olduğu konusunda hemfikirdir. Daha ilkokul çağlarında fıkralarıyla tanışıp çocuk zihnimizde başında sarıkla, ak sakallı iyi bir insan olarak canlandırdığımız Nasreddin Hoca’yı 8 maddelik listemizde daha yakından tanıyabilirsiniz.
Yazılı belgelerden yola çıkarak edinilen bilgilerde Nasreddin Hoca’nın 1208 yılında Akşehir’in Hortu köyünde doğduğu belirtilir. İlk eğitimini Hortu’da almış, ardından Sivrihisar’da aldığı medrese eğitimiyle doğduğu köye imam olarak dönmüştür. Bir süre sonra Akşehir’e giderek tasavvufi düşünceye yoğunlaşan Nasreddin Hoca, kadı ve kadı vekili olarak görevler üstlenmiştir.
Kayseri, Afyonkarahisar, Kütahya, Bilecik, Ankara çevrelerinde de zaman geçirmiş olduğu düşünülen Nasreddin Hoca’nın yaşanmışlıkları üzerinden anlatılan fıkraların sayısı öldüğü tarihlerde onlarla ifade edilirken, yüzyıllar içinde bu sayı yüzlere hatta binlere ulaşmıştır.
Kadı ve kadı vekili olarak görev yapmış Nasreddin Hoca’nın pek çok ilginç olayın içinde var olması mümkün görülmektedir. Fakat bu tarihi kişilik dilden dile dolaşan hikâyelerle halk arasında büyük bir mite dönüşmekten de kurtulamamıştır.
Nasreddin Hoca’nın gerçek ve efsanevi kişiliği ile fıkraları araştırmalara, tezlere konu olmaya devam etmektedir. Bu çalışmalara göre nesilden nesile aktarılan fıkraların temelinde ise iyimserlik, özeleştiri, ümitli, adaletli, hoşgörülü, tedbirli olma gibi erdemler vardır.
En bilinen fıkralarından biri “kazan doğurdu” hikâyesidir. Komşusundan aldığı ödünç kazanın içine bir tane küçük kazan koyarak götürdüğünde sevinen komşusuna “Kazan doğurdu!” diyen Hoca, kazanı tekrar ödünç aldığında bu sefer geri vermez. Konuyu açan komşusuna da “Kazan öldü!” der. Şaşkınlık içinde, “Hocam, kazan canlı mı ki ölsün?” diye soran komşusuna cevabı nettir:“ Doğurduğuna inanıyorsun da öldüğüne neden inanmıyorsun?”
Nasreddin Hoca’nın o meşhur eşeğe ters binme hikâyesinde ise neden böyle yaptığını soran köylülere, “Size sırtımı dönmemiş oluyorum.” cevabını vermektedir. Fakat buradan çıkarılabilecek türlü mesajlar vardır. Yani bir Nasreddin Hoca fıkrası çoğu zaman sadece bir fıkra değildir ve “güldürürken düşündürür” klişesi bu fıkralar için bire birdir.
Elinde bir bakraç yoğurt mayasıyla göl kenarında duran Nasreddin Hoca’ya ahali ne yaptığını sorunca, “Göle yoğurt mayası çalıyorum.” der. “Hocam, göl yoğurt mayası tutar mı?” diyenlere cevabı ise “Ya tutarsa!”dır. İşte Nasreddin Hoca bu kez de olmayacak hevesler peşinde koşanları anlatan bir fıkra ile karşımızdadır.
1284 yılında Akşehir’de hayatını kaybeden ve türbesi yine Akşehir’de bulunan Nasreddin Hoca için etkinlikler düzenlenmeye devam ediyor. UNESCO tarafından da 1996 yılı bütün dünyada Nasreddin Hoca yılı olarak kutlanmıştı.
14,057 okunma