50 YILLIK MİMARLIK YAŞAMINDA YÜZLERCE ESERE İMZA ATAN MİMAR SİNAN
1588 yılında İstanbul’da hayata gözlerini yumduğunda 100 yaşına iki kalmıştı. Mimarbaşı olduğunda, çok da genç sayılmayacak bir döneminde, 48 yaşındaydı ve yarım asırlık mimarlık kariyerine yüzlerce eser sığdırdı. İmza attığı 477 adet eserin içinde camiler, köprüler, imaretler, medreseler, darüşşifalar, hamamlar, kervansaraylar diye devam eden 16 farklı yapı tipi bulunuyordu. Eserlerinden 120 tanesi günümüzde hâlâ kullanılmakta. Gelin, sadece mimar kimliğiyle değil mühendislik zekâsıyla da bir deha olan Mimar Sinan’ı, mesleğine ve eserlerine ilişkin kimi detayları hatırlayarak analım.
Katıldığı Boğdan Seferi sırasında, ordunun karşı kıyıya geçmesi için Prut Nehri üstüne köprü yapılması gerekmiş, birkaç deneme başarısız olunca Sultan Süleyman’dan gelen emir üzerine o dönem yeniçeri olan Sinan devreye girmişti. İleriki zamanlarda Kanuni’nin başmimarı olacak Sinan, Prut Nehri üstüne sadece 10 günde bir köprü inşa etti. Tabii geçici bir köprü olduğu için günümüze kadar ulaşamadı. Fotoğraftaki yapı ise yine usta mimarın imza attığı Bosna-Hersek’teki Drina Köprüsü’dür.
Süleymaniye Camii’nin asırlara meydan okumasının sırlarından biri, yapının temeli kazıldığında Mimar Sinan’ın inşayı hemen başlatmaması, birkaç sene kazık çakarak zeminin iyice sıkılaşmasını beklemesiydi. Hatta bu inceliğin farkında olmayanlar, usta mimarın işi ağırdan aldığı söylentilerini bile yaymıştı.
Alibey Deresi üzerine Mağlova Su Kemeri’ni inşa ederken sel baskını ve şiddetli hava akımına karşı yaptığı küçük hafifletme kemerleri, ayrıca ağırlığı taşıması için yaptığı piramit şeklindeki ayaklar, Mimar Sinan’ın geliştirdiği ve dünyada örneği bulunmayan sigorta sistemleriydi.
İçbükey olduğu için sesi odaklayan cami kubbelerinin akustik sorununu, bazen kubbeden yansıyan sesin duvarlarda yutulmasını, bazen de sesi direkt kubbenin yutmasını sağlayarak giderdi. Bunu farklı malzemelerden oluşan özel sıvalar kullanarak yapmıştı.
Mimar Sinan, eserlerinde ana kubbe, yarım kubbeler, kemerler ve pandantiflerden oluşan taşıyıcı bir sistem geliştirmiş, bunun kare, altıgen ya da sekizgen olmak üzere üç çeşidini kullanmıştı. Ana kubbe ve onu çevreleyen dört yarım kubbesiyle Şehzade Camii, sonradan gelenekselleşecek bu tarzın ilk örneğiydi.
Mimar Sinan’ın, Selimiye Camii’ni inşa etmekteyken üstünde çalıştığı diğer bir yapı Kasımpaşa’daki Piyale Paşa Camii’ydi. 1573 yılında ve 83 yaşında yaptığı bu eser hem daha önceki deneyimlerini kullandığı hem de öncekilerden daha farklı bir tarza büründürdüğü ayrıcalıklı bir Osmanlı yapısı olacaktı.
Mimar Sinan, çıraklık eserini 50’li yaşlarında, kalfalık eserini 60’lı yaşlarında, ustalık eserini 80’li yaşlarında ortaya koydu. Bilindiği gibi çıraklık eseri olarak Şehzade Camii’ni, kalfalık eseri olarak Süleymaniye Camii’ni, ustalık eseri olarak Selimiye Camii’ni göstermişti.
4,349 okunma