El Emeği Göz Nuru 10 Maddede Çeyiz Geleneği
Evlenecek çiftlerin kuracakları aile birliğine katkıda bulunmak, gençlerin maddi yükünü azaltmak amacıyla kızın veya kız tarafının yeni evine ve akrabalarına getirdiği çeşitli hediyelere çeyiz denir. Yüzyıllardır devam eden çeyiz kültürü zaman içinde değişiklikler geçirmiş ama kültürümüzden asla silinmemiştir. Geçmişten günümüze çeyiz geleneğinin en can alıcı noktalarını ortaya koyan 10 maddeyle karşınızdayız.
Çeyiz geleneğinin Orta Asya’da çok uzun zamandır devam ettiği bilinmektedir. Moğollar, Hun Türkleri, Selçuklular da çeyiz hazırlıyorlardı. Tabi ki o zamanlar hazırlanan çeyiz; kemer, yün, keçe ve deriden kaftan, giysi, çizme, torba gibi eşyalardan meydana geliyordu.
Kız çocuğu olan anneler çocukları daha okul çağına gelmeden çeyiz düzmeye başlar. Her alışverişe çıkışta kızın çeyizine bir şeyler bakılır, yıllar içinde en güzel işlemeler, danteller, en kaliteli havlular çeyiz sandığına eklenir. Anneler zaman zaman alışverişin dozunu kaçırınca da “Evet yaptım ama bir sor neden yaptım? Kızımız elin evinde mahcup olmasın diye yaptım. Ele güne karşı mahcup olmayalım diye yaptım.” şeklinde evin babasına mağrur ama boyun bükerek kendini savunur.
Yıllar içinde itina ile oluşturulan çeyizlikler bir sandık veya bohçada, arasına naftalinler, lavanta torbaları koyularak biriktirilir ve evin kızının mürüvvetini bekler. Ama tüm tarih kitaplarının ve pop şarkılarının da yazdığı gibi bazen büyük aşklar aileler tarafından onaylanmaz ama aşıklar yine de beraber olmadan yaşamayı düşünemez. Bu durumda her şeyi ardında bırakarak sevdiğine giden kız giderken tek bir şeyden vazgeçemez: Mirası, onuru, el emeği göz nuru çeyiz bohçası… Aşkı için her şeyden vazgeçenleri anlatırken “Bohçasını aldı gitti.” denmesinin kökeni de işte bu vazgeçilemeyen çeyiz bohçasından gelir.
Eğer evlenecek çiftin arası bozulursa yani nişan atılırsa, kız tarafından alınan çeyiz de geri verilir. Nişan atmanın bir diğer adı da bohça atmadır. Bu deyim bile çeyiz bohçasının evlilik sürecinde ne kadar önemli olduğunu gösterir.
Çeyizin hazırlanması kadar sergilenmesi de geleneğin önemli bir kısmıdır. Eskiden Anadolu’da 40 gün boyunca sergilenen çeyiz günümüzde bir günlüğüne sergilenir. Kızın ve kız tarafının tüm hünerlerinin ele güne sergilendiği bu aşamaya, çeyiz açma, çeyiz hamamı, sandık çıkarma, ipe atma gibi isimler de verilir.
Kız tarafının maharetlerini gözler önüne seren çeyizin tüm komşu ve akrabalar tarafından görülmesi amaçlanır. Eğer çeyiz beğenilirse kızın annesine çeşitli övgüler düzülür, “Kızı okumuş, anası dokumuş.” gibi sözler söylenir. Çeyiz yetersiz bulunursa ise annenin kızın çocukluğu boyunca çeyiz hazırlamak yerine tembellik ettiğini vurgulamak amacıyla “Kızı büyümüş, anası uyumuş.” denir. Her iki ihtimalde de sergilenen çeyizin yankıları günlerce sürer, gelinin ve gelinin annesinin maharetli olup olmadığı o günlerin en önemli konusu olur.
Kızın çocukluğundan evlilik çağına dek uzanan bir süreç içinde, kızın evinde adım adım oluşturulan çeyiz, düğünden önce erkek kısmına teslim edilir ve erkek kısmı tarafından çiftin oturacağı eve getirilir. Çeyizin eve yerleştirilmesinin sorumlusu ise yine kız tarafıdır, sonuçta yuvayı dişi kuş kurar.
Çeyiz sandığı ya da bohçasının içinde yer alanlar da zamanla değişiklik göstermektedir. Orta Asya’daki eski Türk devletlerinde gelinin ata binerken takması için işlenen allık, özel günlerde giyilecek kaftan gibi giysiler bulunurken günümüzde Türk kahvesi makinesi gibi yararlı küçük aletler dahi çeyiz sandığına girmiştir.
Günümüzde kadınların çeyiz işlemeye, incecik dantellere, el emeği göz nuru oyalara, boncuk işlemelerine, kanaviçelere ayıracak daha az zamanı olduğu için çeyiz sandığının içeriği de hazır alınan malzemelerle değişmiştir. Bazı çeyizler beyaz eşyadan makyaj malzemesine bir kadının ihtiyacı olacak olmayacak her şeyi içerir bazıları ise eski geleneklere daha uygun bir şekilde hazırlanır ve sadece ev tekstili ürünleri ile gelinin kişisel ihtiyaçlarını barındırır.
Çeyizlerin içerikleri zaman içinde değişse de gelinlerin çeyizlerine düşkünlüğü, çeyizlerinin kalitesi ve çeşitliliği ile gurur duyması hiç değişmemiştir. Çeyizini en iyi şekilde kullanmak isteyen yeni gelinler özenle evlerini donatır, ihtişamlı sofralar kurar, sunumları ile göz doldururlar. Kalp şeklinde kesilmiş domates-salatalık söğüşün, kurdeleler ile sarılmış zeytinlerle buluşup inanılmaz tabak kompozisyonları eşliğinde sunulduğu, çay bardağının altına bile dantel koyulan evler hep çeyizinin tadını süren yeni gelinlerin hüküm sürdüğü aşk yuvalarıdır.
5,186 okunma