Su Üstüne Yapılan Resim: Ebru Sanatı
Ebru sanatının 9. yüzyıldan sonra Çin’den Türkistan’a, Hindistan’dan İran’a doğu ülkelerinde de izleri görülen bir dünya sanatı olduğunu biliyor muydunuz? Konuyu araştırınca öğreniyoruz ki İstanbul’a 16. yüzyılda ulaştığı düşünülen ebru, Avrupalı gezginler tarafından Almanya, Fransa, İtalya’ya taşınmış ve ebru kâğıtları Batı’da “Türk kağıdı” olarak bilinir olmuş. Bugün varlığını korumakta zorluk çeken bu kadim el sanatı hakkında daha pek çok bilgiyi 8 madde ile listeledik…
Ebru sanatının, kâğıdın tarihçesi kadar eski olduğu düşünülüyor. Ebru hakkında yazılmış en eski eserin 1615 tarihli olduğu, en eski ebru çalışmasının ise 1554 tarihli ve Gürcistan kaynaklı olduğu biliniyor. Osmanlı zamanında saray seviyesinde ilgi görüp desteklenen sanat bu dönemde altın çağını yaşamıştır.
Ebru görsellerine aşina olmamıza rağmen eserin nasıl ortaya çıktığı konusunda çoğumuz malumat sahibi değilizdir. Malzemelerinden başlayacak olursak kâğıt, su ve toprak boyayı hepimiz tahmin edebiliriz ama suyun kıvamını artırması için kullanılan “kitre”yi, kitrenin hazır hale gelmesi için kullanılan “deniz kadayıfı”nı, renklerin kitreye yapışmasını ve dağılmadan kalmasını sağlamak için kullanılan “öd”ü ilk defa duyuyor olabiliriz.
Bu sanat için istek ve yetenekten önce sabır gerektiği söylenir. Malzemelerin hazırlanma sürecinde başlar bu gereklilik. Bunun içindir ki özellikle Osmanlı’da tasavvuf ehli terbiye eğitimi amacıyla ebruya büyük ilgi göstermiştir. Tabii günümüzde malzemeleri hazır halde bulmak mümkün.
Malzemeler hazırlandıktan sonra boya, fırça ile suyun üstüne damlatılır ve şekiller oluşmaya başlar. Ardından kâğıt su teknesinin üstüne örtülür ve kâğıdın üzerine nasıl bir şekil yansıyacağı beklenir. Ebru sanatını özel yapan unsurlardan biri de bir eserin tekrarının sanatçı tarafından bile yapılamayacak olmasıdır.
Bakarken huzur ve dinginlik duygusu hissettiğimiz ebru eserleri farklı tarzlarda uygulanabilmektedir. “Battal ebru” bilinen en eski tarzdır ve sanatçılar ebru yapımına bu tarzı uygulayarak başlar. İki veya üç renk boya fırça ile damlalar halinde su yüzeyine serpilir ve başka bir şey yapılmadan kâğıda geçirilir. Gelgit, Bülbül, Şal, Taraklı, Hatip, Çiçek ise diğer ebru çeşitleri arasındadır.
Ebru sanatında en çok kullanılan ve bizlerin de görmeye alıştığı motif “lale”dir. Mevlana’nın “En üzgün gülümseme” dediği lale özellikle Osmanlı’da süsleme motifi olarak pek çok farklı yerde kullanılmıştır.
20. yüzyılla birlikte gördüğü ilgi azalan ebru sanatı varlığını hâlâ koruyor ise kullanılan malzemelerin üretiminden farklı uygulama düzeyleri konusuna, bilgi ve tecrübelerini usta-çırak ilişkisi içinde sonraki kuşağa aktaran taşıyıcı sanatçılar sayesinde diyebiliriz.
Yüzyıllar boyu insanların tecrübeleriyle zenginleştirdiği, toplumların kendi değerlerini katarak geliştirdiği ve tarihimizde temel sanat kollarımız arasında yer alan ebru, 2014 yılında UNESCO tarafından “İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi”ne alınarak onurlandırıldı.
7,745 okunma