EDEBİYAT DÜNYASININ TÜYLÜ VE PATİLİ KAHRAMANLARI
Patili dostlarımıza duyduğumuz sevgiyi göstermek; evlerimizi, sokaklarımızı ve mahallemizi paylaştığımız kedi dostlarımızın güvenliğini ve refahını sağlamak için yılın her 17 Şubat’ı, Avrupa’da ve ülkemizde “Dünya Kedi Günü” olarak kutlanıyor. Kendilerinden öğrenecek çok şeyimiz olduğu kaçınılmaz bir gerçek… Huzuru, özgürlüğü, şefkati,karşılıksız sevgiyi paylaştığımız ve binlerce yıldır beraber yaşadığımız kedi dostlarımız, edebiyat dünyasında da sıkça karşımıza çıkıyor. İşte kalemini kediler için kullanan yazarlar ve eserleri…
Bilim kurgu ve fantastik edebiyatın usta kalemi Ursula K. Le Guin’e ait “Kanatlı Kediler Masalı” serisi, çocuklar için yazılmış olsa da kedi sevgisi duyan herkesin keyifle okuyacağı kitap serisinden oluşuyor. Serinin ilk kitabı “Dört Yavru” olurken, bu kitapta anne kedi Bayan Emma Tekir’in yavrularını güvenli bir şekilde büyütmek için verdiği mücadele ve kanatlı doğan dört yavru kedinin maceraları anlatılıyor.
Britanyalı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi yazar Rudyard Kipling’in yazdığı öykü derlemesi “İşte Öyle Hikâyeler” kitabında “Kendi Başına Dolaşan Kedi” hikâyesi, kedilerin nasıl evcilleştiğini sade ve anlaşılır bir şekilde anlatıyor. Yazarın sınırsız hayal gücünün keyifli bir okumaya dönüştüğü bu kitapta, 12 farklı hikâyeyi kendi çizimleriyle renklendiren Kipling, hem çocukların hem yetişkinlerin bir solukta okuyacağı kitabı 1902’de yayımladı.
Öykü, roman ve deneme yazarı Bilge Karasu’nun “Ne Kitapsız Ne Kedisiz” eseri sekiz farklı hikâyeden oluşuyor. Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü’nü alan bu kitapta, “Bir Hayvanla Yaşamak” bölümünde çocuklara ilk öğretilecek şeyin hayvanların sorumluluğunu taşımak olduğu anlatılıyor. Sevgiyi, sabretmeyi ve güveni; yuvamızı ve dünyamızı paylaştığımız patili dostlarımızla öğrenebileceğimizin altını çizen yazarın metinlerinde kediler, köpekler, kaplumbağalar, kertenkeleler, sakangurlar, keçiler, yengeçler bizlere çok şey öğreten canlılar olarak karşımıza çıkıyor. Karasu, metinlerinde insanla hayvan arasındaki dostluklar arasında gezinirken, bir yandan da hayvan-oluş ve insan-oluş hallerine vurgu yapıyor.
Kısa bir öykü olan Kara Kedi, ilk kez 1843’te bir gazetede yayımlanır. Suç psikolojisi temasının işlendiği kitap, bir anlatıcının ağzından anlatılır ve bu anlatıcının çocukluğundan bu yana pek çok evcil hayvanı olmuştur. Eşiyle birlikte Pluto adındaki bir kedi de dahil olmak üzere pek çok ev hayvanına sahip olan anlatıcı, kedisine karşı duyduğu sevgi ve şefkate sıkça değinirken, daha sonra başlarına gelen trajik olaylar kitabın konusunu farklı bir noktaya taşımaktadır.
Edebiyat dünyasının çılgın kalemi Beat Kuşağı’nın öncü ismi William S. Burroughs, deneme kitabı olan “İçerdeki Kedi”de; Ruski, Smokey, Fletch, Calico Jane isimli kedileri ile yaşadığı ruhani dostluğu ve bağı anlatıyor. “Kedilerimle aramdaki ilişki beni ölümcül ve her şeye nüfuz eden bir cehaletten kurtardı.” diyebilecek kadar cesur bir yazar olan Burroughs’un kitabında yazar; kendi hayatını kedilerin oynadığı sessiz sinema olarak sunulan bir alegori ile anlatıyor. Hayatının son on altı yılını kedileriyle Kansas’ta geçiren Burroughs, bu dönemde kedilerini birer dost olarak görmeye başlamış ve kendisi üzerindeki etkilerini bu kitapta anlatmıştır.
Japon yazar Cuniçiro Tanizaki tarafından kaleme alınan “Bir Kedi, Bir Adam, İki Kadın” kitabı, boşanan bir çiftin çok sevdikleri kedileri Lili’yi almak için verdikleri mücadeleyi anlatıyor. Yuvası dağıldıktan sonra “kırık bir çanak” bile almayan kadın, duygu yüklü mektubunda tek bir şey istemektedir; eski kocası Şozo’nun deliler gibi sevdiği kedisi Lili’yi. Tanizaki, zarif ve yumuşacık bir üslupla insan ilişkilerinin karmaşık yapısını, küçücük ayrıntıların insan ruhunda yarattığı dönüşümleri, yalnızlığın ve sevginin türlü biçimlerini Lili’ye duyulan sevgi bağı ile okuyucuya aktarıyor.
3,191 okunma