Yukarı
Halkbank Kültür ve Yaşam
fade
30843
post-template-default,single,single-post,postid-30843,single-format-standard,eltd-core-1.1.1,flow-ver-1.4,,eltd-smooth-page-transitions,ajax,eltd-blog-installed,page-template-blog-standard,eltd-header-standard,eltd-fixed-on-scroll,eltd-default-mobile-header,eltd-sticky-up-mobile-header,eltd-menu-item-first-level-bg-color,eltd-dropdown-default,wpb-js-composer js-comp-ver-5.4.7,vc_responsive

ANADOLU MEDENİYETLERİ MÜZESİNİN ZENGİN HAZİNESİ

Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Anadolu topraklarında yaşamış medeniyetlerin zengin mirasını sergileyen, Türkiye’nin en önemli arkeoloji müzelerinden biridir. Ankara’nın Altındağ ilçesinde yer alan müze, yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın da en saygın müzeleri arasında kabul edilir. 1997 yılında “Avrupa’da Yılın Müzesi” seçilerek uluslararası alanda büyük bir prestij kazanmıştır. 1921 yılında, Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde Anadolu’nun zengin arkeolojik mirasını korumak amacıyla müze kurulması fikri ortaya atılmış; 1928 yılında eserler toplanmaya başlanmış, 1943 yılında ise müze, bugünkü binasında ziyarete açılmıştır. Anadolu’nun farklı dönemlerdeki medeniyetlerini bir araya getirerek, bu toprakların tarih boyunca nasıl bir kültür mozaiğine ev sahipliği yaptığını gözler önüne seren Anadolu Medeniyetleri Müzesindeki önemli eserleri yazımızda listeledik.

Şehir Planlaması Olan İlk Dünya Haritası

İlk şehir planlamasını içeren dünya haritası olarak kabul edilen Çatalhöyük Haritası, MÖ 6200 yılına tarihlenmektedir. Bu harita hem arkeoloji hem de haritacılık tarihi açısından büyük bir öneme sahiptir. 1963 yılında Konya’daki Çatalhöyük kazılarında bulunan bu harita, uzun süre dünyanın en eski haritası olarak kabul edilmiştir. Bu ünvanını, 1965 yılında Ukrayna’nın Mezhyrich köyü yakınlarında yapılan kazılarda keşfedilen yeni bir haritaya kadar korumuştur. Çatalhöyük Haritası’nda, dikdörtgen biçiminde ve birbirine bitişik evlerden oluşan yerleşim alanları ile volkanik bir dağ olan Hasan Dağı betimlenmiştir.

Frig Kralı Midas'ın Çalışma Masası

Anadolu’da kurulan Frig Krallığı’na en parlak dönemini yaşatan Kral Midas, MÖ 736 yılında tahta çıkmış ve tarihin en dikkat çeken figürlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Ankara’nın Polatlı ilçesinde yer alan mezarının keşfi sırasında, dağınık hâlde bulunan ahşap parçaların, uzun ve titiz çalışmalar sonucunda bir çalışma masasına ait olduğu anlaşılmıştır. Günümüzde Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergilenen bu masa, Frig Dönemi ahşap işçiliğinin ender örneklerinden biri olarak büyük değer taşır.

Hitit Güneş Kursu (Yazılıkaya)

Hitit uygarlığı ve sanatının simgesi olarak kabul edilen, Alacahöyük’te bulunan güneş kursunun MÖ 2500-2250 yıllarına ait olduğu düşünülmektedir. Hititli din adamları tarafından törenlerde kullanılan, evreni simgeleyen ve genellikle bronzdan yapılmış bu kurslar, dairesel bir formun çevresine yerleştirilmiş kuş figürleri ve güneş ışınlarını temsil eden uzantılardan oluşur. Arkeologlar, bu tür güneş kurslarının Hitit kültüründe savaş arabalarının üzerine yerleştirildiğini, tapınak süslemelerinde kullanıldığını ve hatta mühürlerde bile yer aldığını tespit etmiştir. Günümüzde Yazılıkaya’daki kabartmalarla birlikte bu sembol, Hititlerin sanatsal ve dinî anlayışını anlamak için en önemli kaynaklardan biri sayılmaktadır.

Anadolu’da Bulunmuş Tek Tunç Tablet

Hitit Kralı IV. Tuthaliya ile Tarhuntaşşa Kralı Kurunta arasında MÖ 1200’lü yıllarda yapılan antlaşma, Hitit İmparatorluğu’nun siyasi dengelerini anlamak açısından son derece önemli bir belgedir. Bu antlaşma, Boğazköy-Hattuşa kazılarında bulunan ve Hitit çivi yazısıyla yazılmış tabletler arasında keşfedilmiştir. Anadolu’da bulunmuş tek tunç tablet olma özelliğiyle dikkat çeken bu belge, IV. Tuthaliya’nın Kurunta’ya verdiği yetkileri, toprak sınırlarını ve sadakat şartlarını detaylı şekilde içermektedir. Söz konusu tunç tablet, Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergilenen en değerli Hitit belgelerinden biri olarak kabul edilir.

Geyikli Güneş Kursu

Geyik figürlü Hitit güneşi, Hitit medeniyetinin en önemli sembollerinden biri olan güneş kursu ile bağlantılı bir eserdir. Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergilenen bu eser, MÖ 2000’lere tarihlenmektedir. Çorum’daki Alacahöyük kazılarında gün yüzüne çıkarılan bu kurs, yuvarlak bir disk formuna sahiptir ve üst kısmı geyik figürleriyle süslenmiştir. Orta bölümde yer alan güneş sembolü, Hititlerin güneş ve doğaya dair inançlarını yansıtır. Geyik, Hititler için kutsal bir hayvan olup doğayı ve doğurganlığı simgeler.

Akadlı Sargon’a Ait Kil Tablet

Anadolu Medeniyetleri Müzesi, tarih öncesi ve antik döneme ait eşsiz eserleri barındıran önemli bir kurumdur. Müzede sergilenen en dikkat çekici parçalardan bir diğeri ise, Akad İmparatorluğu’nun kurucusu Sargon’a ait olan son derece değerli bir kil tablettir. MÖ 19-18. yüzyıllara tarihlenen bu eser, Kayseri yakınlarındaki Kültepe kazılarında gün yüzüne çıkarılmıştır. Eski Asur lehçesiyle yazılmış olan metin, Sargon’un zaferlerini, fetihlerini ve imparatorluğunun görkemini anlatır. Tablet üzerindeki yazıt, etkileyici bir ünvanla başlar: “Kral Sarrukin, Akad Kralı, dört cihanın kralı, kuvvetli kral.” Bu ifade, sadece bir hükümdarın gücünü değil, aynı zamanda Mezopotamya tarihinin dönüm noktalarından birini yansıtır.

Kültepe Tabletleri

Anadolu’nun tarihine ışık tutan en önemli keşiflerden biri olan Kültepe tabletleri, yazılı tarihin Anadolu’daki ilk örnekleri olarak kabul edilir. Bu tabletler, MÖ 2000’li yılların başlarına, yani Asur Ticaret Kolonileri Çağı’na (MÖ 1975-1725) tarihlenmektedir. Kültepe’de şimdiye dek bulunan yaklaşık 23.000’den fazla kil tablet, çivi yazısıyla yazılmıştır. Tabletlerin büyük bölümü ekonomik, ticari ve hukuki içerikli metinlerden oluşur. Aralarında evlilik sözleşmeleri, borç senetleri, vasiyetnameler ve kişisel mektuplar yer alır. Kültepe tabletlerinde dikkat çeken önemli bir unsur ise kadınların ekonomik hayattaki aktif rolüdür. Kadınlar, tüccar eşleri olarak ticari faaliyetlere katılmış; eşlerinin yokluğunda bu işleri tek başlarına yürütmüşlerdir. Çoğunluğunun Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergilendiği bu tabletler, 2015 yılında UNESCO Dünya Belleği Listesi’ne alınarak dünya kültür mirası açısından da tescillenmiştir.

 125 okunma

Derya Ülkar