AKILLI SU KULLANIMI: BİLİNÇLİ KULLANIMLA SU AYAK İZİNİ AZALT
Hititlerin suyun kirletilmeden kullanılması ve adil bir şekilde paylaşılması konusunda cezai yükümlülükleri 3.600 yıl önce kanunlarına koyduklarını biliyor musunuz? Binlerce yıl önce Hititlerin de anladığı ve korumaya çalıştığı gibi su, yaşamın temel kaynağı. Bu nedenle, suyu verimli kullanmak ve su ayak izimizi azaltmak büyük önem taşıyor. “Su ayak izi”, bir ürünün ya da bireyin tüm yaşam döngüsü boyunca doğrudan veya dolaylı olarak kullandığı toplam su miktarını ifade ediyor. Peki, günlük yaşamda tükettiğimiz ürünlerde ne kadar su harcandığını biliyor muyuz? Yazımızda, su ayak izimizi küçültmenin pratik yollarını ve bilinçli su tüketimi için atabileceğimiz basit ama etkili adımları derledik.

Su ayak izimizi fark etmek, aslında suyun değerini fark etmektir. Çünkü dünya üzerindeki suyun %97,5’i tuzlu, yalnızca %2,5’i tatlı sudur. Üstelik bu tatlı suyun büyük bir kısmı buzullarda ve yer altındadır. Yani, bize kalan kullanılabilir su miktarı sandığımızdan çok daha az. Bu nedenle suyun sınırlı bir kaynak olduğunu unutmadan yaşamak, gelecekte olası su krizlerini önlemenin en güçlü adımıdır.

Gezegenin sınırlı kaynaklarını koruyabilmek için suyla kurduğumuz ilişkiyi değiştirmemiz gerekiyor. Küçük bir damla bile yılda 6 ton su kaybına yol açabilir. Bu nedenle sızdıran muslukları ve akan sifonları su tasarruflu modellerle değiştirmek hem çevreyi korur hem de faturalarınızı düşürür.

Evde su tasarrufu sağlamanın en pratik yollarından biri, meyve ve sebze yıkarken kullandığımız suyu boşa harcamamak. Bu suyu, tuvalet sifonunda veya bitki sulamada yeniden kullanabiliriz. Örneğin Japonya’da, tuvaletlerdeki su depolarının üzerine küçük lavabolar yerleştirilmiştir. Elinizi yıkarken kullandığınız su, doğrudan sifon haznesine dolar ve bir sonraki kullanımda değerlendirilir. Basit ama etkili bu sistemi kendi evimizde de uygulamak mümkün. Yeni inşaat planlamalarında veya küçük tadilatlarda bu tür tasarruf odaklı fikirler giderek daha çok önem kazanıyor.

Kirlilik, bugün su kaynaklarımızı etkiliyor; gelecekte ise etkisi çok daha derin olacak. Bu nedenle öncelikle suyu kirletmemek gerekiyor. Islak mendiller ve tek kullanımlık ürünler hem kimyasal içerikleriyle suyu kirletir hem de doğada kolayca çözünmez. Bunun yerine eski usullere dönmek, yani havlu veya temizlik bezi kullanmak en basit ama etkili çözümlerden biridir. Özellikle kâğıt peçeteleri tezgâh silmek için kullanmak büyük bir israftır; çünkü tek bir peçetenin üretimi ortalama 10 litre suya mal olur.

Duş alırken, diş fırçalarken veya tıraş olurken suyu gereksiz yere akıtmak yerine kapatmak önemlidir. Özellikle banyoda suyun ısınmasını beklerken yalnızca 1-2 dakikada 10-15 litre su boşa akabilir. İdeal bir duş süresi 3-5 dakika arasında olmalıdır; bu süre hem temizlik hem de tasarruf açısından yeterlidir. Küvet doldurmak yerine kısa duşlar tercih etmek ise, tek seferde onlarca litre suyun boşa gitmesini önler. Küçük görünen bu alışkanlıkları değiştirmek hem su tasarrufu sağlar hem de sürdürülebilir bir yaşam için önemli bir adım oluşturur.

Evdeki kullanılmış yağlar, boya solventleri, akümülatör yağları gibi atıklar lavabo veya tuvalet sistemine dökülmemelidir. Çünkü bu tür atıklar arıtma sistemlerinde tamamen ayrıştırılamayabilir ve nehirler, göller ya da yer altı sularına ulaşarak ekosisteme ve içme/kullanma sularına zarar verebilir. Bu nedenle bu tür atıkları evsel atıktan ayrı olarak yetkili toplama sistemlerine teslim etmek suyun kirletilmemesi için en doğru yaklaşım olacaktır.

Yarım dolu makinede yapılan her yıkama, gereksiz su ve enerji tüketimi anlamına gelir. Bu yüzden çamaşır ve bulaşık makinelerini tam dolduğunda çalıştırmak hem suyu hem de elektriği verimli kullanmanızı sağlar. Ayrıca kimyasal içerikli deterjanlar yerine çevre dostu temizlik ürünleri tercih etmek, su kirliliğini azaltır ve doğaya daha az zarar verir.
152 okunma




