Yukarı
Halkbank Kültür ve Yaşam
fade
31019
post-template-default,single,single-post,postid-31019,single-format-standard,eltd-core-1.1.1,flow-ver-1.4,,eltd-smooth-page-transitions,ajax,eltd-blog-installed,page-template-blog-standard,eltd-header-standard,eltd-fixed-on-scroll,eltd-default-mobile-header,eltd-sticky-up-mobile-header,eltd-menu-item-first-level-bg-color,eltd-dropdown-default,wpb-js-composer js-comp-ver-5.4.7,vc_responsive

BİR ŞEHRİ GÖZETLEYEN KULE

Galata Kulesi yalnızca mimari bir yapı değil; imparatorlukların yükselişine ve çöküşüne, seferlere, yangınlara ve şehirde yaşanan büyük dönüşümlere sessizce tanıklık eden bir anıttır. İlk temellerinin ne zaman atıldığı kesin olarak bilinmese de yüzyıllar boyunca farklı medeniyetler tarafından sahiplenilen bu kule, her dönemde farklı bir anlam kazanmıştır. Peki, asırlar boyunca İstanbul’un değişen silüetine tanıklık eden Galata Kulesi’nin bu denli merkezî bir sembol hâline gelmesinin ardında hangi tarihsel süreçler yatıyor? Yazımızda, Galata Kulesi’nin tarih sahnesindeki yolculuğunu ve şehirle kurduğu eşsiz bağı keşfedeceğiz.

1#

MS 6. yüzyılda Bizans İmparatorluğu, Hun ve Bulgar akınlarıyla kuzeyden tehdit altındayken, Galata (o dönemdeki adıyla Sykai) bölgesine, Boğaz’daki tehlikeleri izlemek ve haberleşmeyi sağlamak için bir gözlem ve işaret kulesi inşa edilir.

2#

1300’lerde siyasi çekişmeler sonucu Galata’yı (Pera) ele geçiren Cenevizliler, bölgeyi surlarla çevreleyip bir koloniye dönüştürür. Bu savunma hattının en önemli yapısı olarak, 1348 yılında bugünkü Galata Kulesi inşa edilir. Eski Bizans kalıntılarının yerine yükselen taş kuleye, tepesine yerleştirilen haç nedeniyle “Christea Turris” (İsa’nın Kulesi) adı verilir. Bu ad, kulenin sadece askerî değil, dinî bir simge olarak da görüldüğünü gösterir. Hem Haliç’i hem Boğaz’ı görebilen kule, Galata’daki Ceneviz varlığının en güçlü sembolü hâline gelir.

3#

1453’te İstanbul’un Osmanlılar tarafından fethedilmesinden sonra Galata Kulesi farklı amaçlarla kullanılmaya başlanır. Ancak 1509’daki büyük deprem, yani “Küçük Kıyamet”, kuleye ciddi zarar verir. Bunun üzerine, II. Bayezid’in başmimarı Murad bin Hayrettin gözetiminde kule, 13,20 metre yüksekliğinden itibaren yeniden inşa edilir.

4#

1609 yılında doğan Hezârfen Ahmed Çelebi’nin en büyük hayali, insanın uçabileceğini kanıtlamaktır. Bu amaçla kuşları inceler, hava akımlarını gözlemler ve kendi “kartal kanatlarını” tasarlar. 1632 yılında lodoslu bir havada kanat benzeri bir araç kullanarak Galata Kulesi’nden havalanıp yaklaşık 3358 metre boyunca Boğaz’da uçarak Üsküdar’daki Doğancılar Meydanı’na iner. IV. Murad bu başarısını bir kese altınla ödüllendirir. Bu olağanüstü uçuş, Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinin birinci cildinde detaylı şekilde yazılır ve yüzyıllardır gerçek ile efsane arasında ilham verici bir hikâye olarak anlatılmaya devam eder.

5#

Kanuni Sultan Süleyman zamanında zindan olarak hizmet veren kule, II. Selim Dönemi’ndeki yangınlar sonrası onarılır, III. Murat Dönemi’nde gözlemevine dönüştürülür. 1717 yılında yangınlara karşı kulede “kös” çalınarak haber verme sistemi kurulur. 1831 yangınının ardından Galata Kulesi, II. Mahmud Dönemi’nde önemli bir yenileme geçirir ve Cumhuriyet Dönemi’nde yangın gözetleme ve Deniz Kuvvetlerinin haberleşme postası olarak kullanılır.

 

 

6#

 

2013 yılında Galata Kulesi, UNESCO tarafından Türkiye’nin Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınır. 2020 yılında ise Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen restorasyon ve düzenlemelerle kule, müzeye dönüştürülür ve İstanbul’un Kurtuluşu’nun yıl dönümü olan 6 Ekim 2020’de yeniden açılır. MüzeKart ile ziyaret edilebilen Galata Kulesi’nin büyüleyici manzarası ve tarihine dair daha fazlası için videomuzu izlemeyi unutmayın!

 80 okunma

Derya Ülkar