
İLK TÜRK YEMEK KİTABI MELCEÜ’T-TABBÂHÎN
Osmanlı mutfak kültürünün zenginliğini ve zarafetini yansıtan ilk yazılı kaynaklardan biri olan Melceü’t-Tabbâhîn, Türk yemek tarihinin en kıymetli eserlerinden biridir. 19. yüzyılın ortalarında Mehmed Kâmil tarafından yazılan bu eser, sadece bir yemek kitabı değil, aynı zamanda dönemin toplumsal yaşamını ve mutfak alışkanlıklarını anlatan önemli bir kaynaktır. Osmanlı coğrafyasındaki yemek kültürünün yazılı bir kaydı olarak Melceü’t-Tabbâhîn, hem Osmanlı hem de Türk mutfağına dair sayısız tarifin yanı sıra yemek yapma ve sunma geleneği hakkında da bilgiler sunar. Bu yazıda, ilk Türk yemek kitabı olarak kabul edilen bu değerli eserin içeriğini, tarihsel önemini ve mutfak kültürümüz üzerindeki etkilerini listeledik.

Ülkemizin ilk modern tıp okulu olan Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane’nin hocalarından Mehmed Kâmil’in yazdığı ilk yemek kitabı, 1844’te taş baskı olarak yayımlanmıştır. Yemek kültürüne katkısı büyük olan Mehmed Kâmil, eski yemek risalelerini inceleyerek nadir ve lezzetli yemeklerin fazla kısımlarını çıkarmış, 12 bölümden oluşan kitabına salata, turşu, tarator gibi meze türünden yiyecekler eklemiş ve eserine “aşçıların sığınağı” anlamına gelen “Melceü’t-Tabbâhîn” ismini vermiştir. Ayrıca, tariflerde kullanılan ölçüler, eski Osmanlı ölçü sistemine göre verilmiştir.

Kitap hem klasik hem de çağdaş mutfağa özgü yemek tariflerini içermektedir. Mehmed Kâmil, eski yemek risalelerini dikkatle inceleyip bu kaynaklardan seçkin tarifleri derlemiş, aynı zamanda kendi deneyimlediği tarifleri de ekleyerek eserin içeriğini zenginleştirmiştir. Bu kitabıyla hem Osmanlı mutfak kültürünü derinleştirmeyi hem de yanlış pişirme tekniklerini düzeltmeyi amaçlamıştır. Melceü’t-Tabbâhîn, yemek tariflerinin yanı sıra Osmanlı mutfağının pişirme yöntemleri, kullanılan malzemeler ve yemeklerin hazırlanış biçimleri hakkında da ayrıntılı bilgiler sunar.

Kitabın birinci bölümü, “Fasl-ı Evvel”, beş farklı çorba tarifinden oluşur: Nohut çorbası, balık çorbası, tarhana çorbası, terbiyeli ciğer çorbası ve ekşili çorba. İkinci bölümde; kebap çeşitleri ile koyun, kuzu ve balık etinden yapılan külbastı gibi yemeklerin tarifleri yer almaktadır. Bu bölümde 22 çeşit kebap tarifi bulunmaktadır. Üçüncü bölüm; yahni, köfte ve büryan yemeklerinden oluşur. Beyaz yahni, yaka yahnisi, uskumru balığından yapılan papaz yahnisi ve maydanozlu sıkma köfte gibi 31 farklı yemek tarifi içerir. Dördüncü bölümde, 11 çeşit tava tarifi yer almaktadır. Et tavası, hamsi tavası ve istiridye pilakisi gibi tarifler detaylıca anlatılmıştır. Beşinci bölüm, 21 çeşit börek tarifinden oluşurken; altıncı bölümde musanna kaymak baklavası, kadın göbeği, kadife, yağsız kadayıf, fodula kadayıfı, sabuniye helvası, lamunya helvası, güllabiye ve cızlama gibi 44 farklı hamur işi tatlı tarifi bulunmaktadır.

Yedinci bölümde, tavukgöğsü, elmasiye, süzme saray aşuresi ve güllaç paludesi gibi 15 farklı sütlü tatlı tarifi yer almaktadır. Sekizinci bölüm, 26 çeşit bastı tarifini içermektedir. Bunlardan bazıları kabak bastı, herîse, yalancı keşkek, patlıcan kayganası ve sebzevat olarak sıralanır. Dokuzuncu bölümde, zeytinyağlı ve sade yağlı dolmalar; onuncu bölümde pilavlar; on birinci bölümde hoşaflar; son bölümde ise kahve içmeden önce tüketilen tatlı tarifleri bulunmaktadır.

Mehmed Kâmil Efendi, kitabında dönemin aşçılarının çoğunlukla eski yemek tarifleriyle sınırlı kaldığını, yeni yemekler hazırlamakta yetersiz olduklarını eleştirmektedir. Bu durumdan duyduğu rahatsızlık, onu bu eseri kaleme almaya yöneltmiştir. Kitapta yer alan yemek tarifleri, yemeğin keyfini ve inceliklerini bilen, lezzet ve estetik değerine önem veren kişiler için hazırlanmıştır. Ancak, günlük yaşamını sade bir şekilde sürdüren, basit yemeklerle yetinen ve bu alana özel bir ilgisi olmayanlar için kitabın bir gereklilik taşımadığını da özellikle vurgular. Eserde, İslam’ın yemekle ilgili kuralları ve nasıl hazırlanmaları gerektiği konusuna da yer verilmektedir. Böylece kitap, yalnızca yemek tarifleri sunmakla kalmaz; aynı zamanda yemek kültürünün dinî ve sosyal bağlamını da ele alarak geniş bir perspektif sunar.
485 okunma