PHASELİS ANTİK KENTİ
Akdeniz’e uzanan küçük bir yarımada üzerinde M.Ö. 7. yüzyılda inşa edildiği düşünülen Phaselis Antik Kenti, 1811’de keşfedilir. Ziyaret eden herkesi doğanın tam kalbinde bir zaman yolculuğuna çıkaran Phaselis Antik Kenti ile ilgili detaylar yazımızda.
Kimi kaynaklarda Likya kimi kaynaklarda Pamfilya şehri olarak gösterilen Phaselis, Rodoslu tüccarların Akdeniz ve Kuzey Afrika ülkelerine açılan ticari bir liman kentidir. Günümüzde Kemer ilçesindeki Tekirova sınırlarında kalan Phaselis, Likya Yolu’nun da geçtiği adreslerinden biri. Tarihi güzelliklerinin yanı sıra eşsiz doğasıyla da dikkat çeken saklı cennet, geçmiş çağlarda da önemli bir kent merkeziydi.
M.Ö. 5. yüzyıla kadar Pers İmparatorluğu’nun himayesinde olan kent, M.Ö. 333’te Büyük İskender’in kenti ele geçirmesiyle Helen kültürünün önemli merkezlerinden biri haline gelir. Helenizm, Yunan kültürünün Doğu kültürleriyle sentezlenmesi sonucu ortaya çıkan fikir, sanat, kültür ve felsefe akımıdır. Büyük İskender’i altın taçla karşılayan Phaselis, Pers İmparatorluğu’ndan aldığı Doğu öğretilerini bu topraklarda harmanlamayı başarmış önemli antik kentlerdendir.
Roma İmparatorluğu’nun yönetimi altında yeniden inşa edilen Phaselis, en az 300 yıl sürecek refah ve zenginlik dönemine girer. M.Ö. 129’da Roma İmparatoru Hadrian’ın kenti ziyaret etmesi şerefine günümüze de ulaşan ana cadde girişindeki tek kemerli anıtsal tak inşa edilir. Bölgenin kuzeyindeki suları kente taşımak için inşa edilen kemer, çam ormanları arasından Akdeniz’in mavi sularına bir sınır görevi görür. Günümüzde bir kısmı ayakta kalan kemer artık su taşıma işlevini yerine getiremese de antik kenti süslemeye devam ediyor.
İlerleyen yıllarda bölgede gerçekleşen depremlerde hasar gören liman kenti işlevselliğini kaybeder, 13. yüzyıl başlarından itibaren tamamen terk edilir. Günümüze de çoğunlukla Roma ve Bizans dönemine ait kalıntıları ulaşır. Bu kalıntılar şehrin ana aksını oluşturan ve kuzey-güney limanlarını birleştiren ana caddenin iki yanında sıralanır. Cadde, agora ile tiyatro arasında genişleyerek küçük bir meydan oluşturur.
Phaselis’te deniz kenarında konumlanan tiyatro ve akropolis tipik bir Helenistik mimari örneğidir. Bizans döneminde sahne binası eklenir. Yapılan arkeolojik çalışmalar eklenen tiyatro duvarının bir kısmının şehri koruyan yeni surların bir parçası olduğunu ortaya koyar. Tapınak veya anıtsal mezar olduğu düşünülen kalıntılara rastlanır. Kuzey limanı arkasındaki yamaç ise şehrin mezarlık alanıdır.
Tiyatronun karşısındaki agoranın içinde bugün Bizans dönemine ait küçük bir bazilikanın kalıntıları yer alır. Kentin diğer iki önemli kalıntısı ise meydandaki biri küçük, diğeri büyük iki hamam kalıntısıdır. Özellikle küçük hamam kalıntıları Roma Hamamı’nın ısıtma sistemi hakkında bilgiler verir. Tarihçiler şehrin baş tanrıçasının savaşın ve bilgeliğin tanrıçası Athena olduğunu yazar. Henüz bulunmamış Athena Tapınağı ve diğer önemli yapıların bugün ormanla kaplı akropol tepesinde yer aldığı düşünülmektedir.
1,457 okunma