AVRUPA’NIN GÖRKEMLİ ŞATOLARI VE KALELERİ
Orta Çağ’da bulundukları bölgenin ekonomik, siyasi ve idari merkezi olan şatolar, 15. yüzyıldan sonra soylu sınıfın görkemli ikametgâh adreslerine dönüşmüştür. Günümüzde müze, lüks otel veya arşiv binası gibi farklı işlevler üstlenmektedirler. Kaleler ise askerî açıdan önemli noktalarda güvenliği sağlamak amacıyla inşa edilmiş yapılardır ve aynı şatolar gibi günümüzde çoğunlukla kültürel ve turistik amaçlarla kullanılmaktadır. Avrupa’nın görkemli şato ve kalelerini sizler için listeledik.
Fransız Kral I. François’in İtalya Rönesans sanatını uygulamak üzere 16. yüzyılda yapımına başlattığı Chambord Şatosu’nun sadece duvarları 15 yılda örülmüş, inşaatın tamamlanması ise 25 yıl sürmüştür. 2. Dünya Savaşı sırasında, bir süre Mona Lisa gibi değerli sanat eserlerine ev sahipliği yapmış olan şato, Moliere’in Kibarlık Budalası oyununun ilk temsilinin sergilenmesi gibi ünlü olaylara da mekân olmuştur.
Yazar Abraham Bram Stoker’ın roman karakteri Drakula’nın kalesi olduğu var sayılan ve turistler tarafından yoğun ilgi gören Castelul Bran (Bran Kalesi), 20. yüzyıl başlarına kadar askeri amaçla kullanılmış, 1920’de ise Romanya Krallığı’nın resmi ikametgâh adresi olmuştur. Ülkede rejimin değişmesinden sonra kraliyet ailesi mirasçılarına geri iade edilmiştir. Günümüzde müze olarak ziyarete açık bulunan kalede Romanya Kraliçesi Marie tarafından toplanan mobilya ve eserler sergilenmektedir.
İlk olarak 1228’de inşa edilse de 18. yüzyılda yenilenen ve mimari açıdan Orta Çağ ile Viktorya döneminden izler taşıyan Ashford, şatolar ülkesi İrlanda’nın çok sayıdaki görkemli yapısından biridir. 300 dönümlük devasa bir arazi içinde yer alan tarihi kale günümüzde Galler prensi gibi önemli isimleri ağırlayan bir otel olarak işlev görmektedir.
Almanya’nın Bavyera eyaletinde, 19. yüzyıl neo-romantizm mimarisiyle inşa edilmiş olan Neuschwanstein Şatosu, Disneyland’a da model olan şato olarak bilinmektedir. Günümüzde Würzburg ile Füssen’i birbirlerine bağlayan durak noktasında yer alan şato, sarp bir tepede olmasına aldırmayan turistler tarafından ziyaret edilmektedir.
9.yüzyılda inşa edilen ve 1985 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne alınan Alcazar de Segovia (Segovia Kalesi), bir kayalığın üstüne uzanan ve gemi pruvasına benzetilen görüntüsüyle büyüleyicidir. Dışarıda asma köprüsü, avlusu ve kuleleri; içeride kral oda ve salonları, taht odası, şapeli ve çok daha fazlası birleşerek devasa bir kompleks oluşturur. Şato günümüzde müze ve askeri arşivler binası olarak hizmet vermektedir.
Danimarka’nın Fyn Adası’na 14. yüzyılda inşa edilen ve mimarisinde Rönesans dönemi izleri taşıyan Egeskov Slot (Egeskov Şatosu), 200 bin metrekarelik bir park alanı içinde yer almaktadır. Şatonun en belirgin özelliği ise en fazla beş metre derinlikteki küçük bir gölün içine meşe kazıklar üstüne inşa edilmiş olmasıdır.
Slovenya’nın kuzeybatısında küçük bir kasaba olan Bled, dağlarla çevrelenen göle ve göle dik bir kayalık üzerinden bakan şatoya da adını vermiştir. Bir Orta Çağ yapısı olan Bled Şatosu, alametifarikaları olan muhteşem doğa manzarası ve tarihi değeri sayesinde ülkenin en çok ziyaret edilen turistik yerleri arasında bulunmaktadır.
6,188 okunma