KARAMAN’IN TARİHİ VE KÜLTÜREL BİRİKİMİNDEN DETAYLAR
Burası topraklarında 8000 yıldır yerleşim bulunan, üstünde Hititlerden Romalılara izler taşıyan, adını Karamanoğulları’nın kurucusu Karaman Bey’den alan köklü bir şehir… Yunus Emre’yi, Mevlana’yı, Şeyh Edebali’yi, Gufrani’yi, Hottuoğlu’nu, Piri Reis’i, Kazım Karabekir’i buluşturan köklü bir coğrafya… Hakkıyla gezebilmek birkaç gün ister ama sayfamızda çıkılacak birkaç dakikalık turla ön bilgi edinilebilir.
İç Anadolu Bölgesi’nin güneyinde yer alan Karaman’ın komşuları Antalya, Mersin ve Konya’dır. Dağlık ve engebeli olan topraklarının büyük bölümünde Akdeniz iklimi görülür. Şehri gezmek için en ideal zamanlar ilkbahar sonu ile sonbahar başıdır. Ayrancı, Kazımkarabekir, Ermenek, Başyayla, Sarıveliler ve Merkez ilçelerinden oluşan şehre ancak karayolu ve demiryolu ile ulaşım sağlanabilmektedir.
Karaman doğa, tarih ve kültür eserleri açısından zengin bir yerleşimdir ve bu değerlerin büyük bir kısmını şehrin Merkez ilçesinde görmek mümkündür. Onlardan biri de taç kapısı, açık avlusu, revaklı eyvanı ve süslemeleriyle öne çıkan, 14. yüzyılda I. Murat’ın kızı ve Karamanoğlu Alâeddin Bey’in karısı olan Nefise Sultan’ın yaptırdığı Hatuniye Medresesi’dir. Bu yapının hemen yanında arkeolojik ve etnografik eserlerin sergilendiği Karaman Müzesi görülebilir.
40 metre yüksekliğindeki bir kaya kütlesine oyularak yapılmış tahıl ambarları Merkez ilçesine bağlı Taşkale kasabasında yer alır. 250’den fazla ambarın bulunduğu mekân, insanların tahıllarını yıllarca bozulmadan koruduğu depo olarak işlev görmüş. Eski zamanlarda ürünler, zincirli makara sistemiyle üst katlara taşınırken, insanlar kayalara oyulan nişleri basamak olarak kullanırmış. 800 yıllık Taşkale Tahıl Ambarları günümüzde yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgi gösterdiği bir yapı.
Binbir Kilise aslında bazilika, anıt mezar, sarnıç, manastır gibi kalıntıların bulunduğu alana verilen isim. Merkez’e bağlı Madenşehri köyünde, sönmüş bir volkanik dağ olan Karadağ’ın eteklerinde yer alıyor. Tarihte, Avrupa’dan Kudüs’e giden hacıların ziyaret ettiği, önemli dini merkezlerden biri olduğu bilinmekte… Ne var ki 19. yüzyılda meydana gelen depremle yapıların birçoğu yıkılmış, günümüze ulaşmayı başaranlar gün boyu ücretsiz olarak ziyaret edilebiliyor.
Karaman’ın doğa ve tarih turizmi açısından önemli yerleşimlerinden biri Ermenek ilçesidir. Zorlayıcı güzergâhını doğa tutkunlarının aşabildiği Menan Kalesi, içinde Maraspoli Mağarası’nı barındıran Ermenek Kalesi, günümüzde müze olarak hizmet vermekte olan Tol Medrese, 14. yüzyıl başında inşa edilen Sipas Camii sahip olduğu eserlerden birkaçıdır. Göksu Nehri üstüne kurulu Ermenek Barajı ise sadece ülkemizin değil dünyanın en yüksek barajları arasında yer alır. Dalış, sörf, yelken, kano, su bisikleti gibi aktivitelerin yapılabildiği baraj, çevresinde piknik yapılabilecek yeşil alanlar da barındırır.
“Karaman’ın koyunu sonra çıkar oyunu!” deyişini bilirsiniz. Sözün kaynağı olan efsaneye göre, Karaman Kalesi kuşatma altındadır… Karamanoğulları Beyliği’nin askerleri ise başka bir sefere çıkmıştır ve savunma yapacak asker yoktur. Ahali, kaleyi savunmayı vazife bilir… Düşünüp taşınırlar… Bir çobanın önerisi üzerine Karaman’da ne kadar koyun, koç varsa boynuzlarına fenerler takıp bayır aşağı sürerler. Manzarayı gören düşman, büyük bir ordunun üzerine geldiğini sanarak kaçmaya başlar. Durumu anladıklarında ise iş işten geçmiş olur. Karaman koyununa gelince… Bilinenin aksine o, sadece bu şehirde değil İç Anadolu ve Doğu Anadolu’da yetiştirilen koyun türlerinden biridir.
Karaman, büyük oranda tahıl ve et ürünlerinin yer aldığı bir mutfağa sahiptir. Bulgurla yapılan bıldırcın dolması, tavuk etiyle yapılan arabaşı çorbası, kuzu etiyle güveçte yapılan calla yemeği, kıymayla yapılan çullama köftesi, büyükçe doğranmış koyun etinden yapılan çoban kavurma yöresel yemekler arasında bulunur. Hemen her gün tüketilen yemeklerin başında ise bulgur pilavı gelir. Öne çıkan tatlısı krema, süt ve unla yapılan kuymaktır.
3,869 okunma