AYAKLARI YERDEN KESİLMEYEN CANLILAR: SÜRÜNGENLER
Sürüngenler için ayakları yerden kesilmeyen canlılar dedik ama bazı türlerinin ayakları bile bulunmuyor. Her ne kadar insanlar olarak “sürüngen” kelimesine olumsuz çağrışımlar yüklemiş olsak da, şüphesiz ki tüm sürüngenler dünyamızın en özel, özgün ve ilginç canlıları arasında yer almakta. Bakın bu familyada hangi tanıdıklar var. 🙂
Vücudu pullu ve tırtıklı minik kertenkeleleri bilirsiniz, dört ayaklı, iki ayaklı hatta ayaksız olabilen bu canlılar birer sürüngendir. Hatta aynı familyadan olan iguanalar, gekogiller de öyle. Kertenkele denince aklınıza 3000’den fazla tür gelmeli. Bir kertenkelenin avlanırken kullandığı aracı soracak olursanız, kas yardımıyla ileri doğru uzatabildiği dili cevabını verebiliriz.
Sürüngenler sınıfında, yeryüzünde soyu tükenmemiş en eski hayvanlar olan dört ayaklı kaplumbağalar da yer alır. Kemiksi kabuğunun 260 milyon yıl önce oluşmaya başladığı düşünülen bu canlı ortalama 100-150 yıl gibi uzun bir yaşam süresine sahiptir. Ağır ağır yürüyen ama varmak istediği yere azimle yol alan kaplumbağalar bu sevimli halleriyle masal kahramanı bile olmuşlardır.
Sürüngenler sınıfında, yeryüzünde soyu tükenmemiş en eski hayvanlar olan dört ayaklı kaplumbağalar da yer alır. Kemiksi kabuğunun 260 milyon yıl önce oluşmaya başladığı düşünülen bu canlı ortalama 100-150 yıl gibi uzun bir yaşam süresine sahiptir. Ağır ağır yürüyen ama varmak istediği yere azimle yol alan kaplumbağalar bu sevimli halleriyle masal kahramanı bile olmuşlardır.
Sürüngen adı geçtiğinde aklınıza ilk gelen hayvanlar yılanlar oldu değil mi? Daracık vücutlarıyla kıvrıla kıvrıla yol alan canlıların böbrekler gibi çift organları ince vücutlarına sığabilmek için yan yana değil üst üste yer almışlardır. Yılanlar, pullarla örtülü muhteşem derileri esnemeyen bir yapıya sahip olduğu için büyümesine alan açacak şekilde deri değiştirip eski derilerini atabilirler. Tabii aynı zamanda, sürüngen olduğu için zamanla aşınan derisini bu şekilde yenilemiş de olurlar.
Sürüngenlerden söz ederken yılan diyerek geçip gitmek olmazdı çünkü bu canlıların 10 cm’den başlayıp yaklaşık 10 metre uzunluğa ulaşabilen türleri bulunuyor. 3000’e yakın türü olduğu bilinen yılanlar gezegenimizin her yerinde yaşayabiliyor, Antarktika hariç! Fotoğrafta gördüğünüz yılan ise bir anakonda, yani Güney Amerika’nın kimi yerlerinde görülebilen dünyanın en uzun, en büyük yılanı.
Aslında Komodo ejderi için de “büyük kertenkele” diyebiliriz, çünkü kendisi bir kertenkele çeşidi. Adını yaşadığı yerden alır, yani Endonezya’ya bağlı Komodo Adası’ndan. 3 m’yi bulan boylarına, 70 kg’dan 150 kg’a değişebilen ağırlıklarına bakıp da hareketsiz olduklarını sanmayın. Komodo ejderleri çok iyi birer yüzücü, iyi birer tırmanıcı, gün boyu hareket halinde olan oldukça aktif canlılardır.
İşte adını duyduğumuz vakit hafif bir ürpertiyle sarıldığımız o görkemli sürüngen, yani kemiksi pullarla örtülü kabuğu, peşi sıra sürüklediği kuyruğu ve filmlere isim babalığı bile yapan keskin bakışlarıyla güçlü bir portre çizen timsah. “Timsahın gözyaşları” deyiminin nasıl ortaya çıktığını biliyor musunuz? İnsanlar, yemek yerken gözlerinden yaş akan timsahlara bakıp, üzülmediği halde üzülmüş gibi yapma haline timsahın gözyaşları demişler… Oysa timsahtaki gözyaşlarının fizyolojik bir gereksinim nedeniyle gerçekleştiği sanılıyor.
4,147 okunma