İLKBAHARIN SAĞLIK YÜKLÜ SEBZELERİ
Doğa şartlarının desteklediği besinleri tüketmenin sağlık ve çevre açısından çok daha yararlı olduğu artık herkes tarafından biliniyor. Sonbahar ve kış ayları gelip geçerken mevsimine uygun beslenme hakkında sizlerle birçok konu paylaştık… Sıra, doğanın bahar kokusuyla dolup çiçeklerle bezendiği aylara geldi.
Vejetaryenlerin ve yaza formunda girmek isteyenlerin gözdesi olması boşuna değil, çünkü taze ya da kuru olarak tüketilebilen bakla yüksek oranda vitamin ve protein içeriyor. Bilmeyenler için söyleyelim, taze baklayı içi boş yeşil fasulyeye, kuru ya da iç baklayı şekil olarak kuru fasulyeye benzetebiliriz. İki tür bakladan da klasik bir zeytinyağlı yapabilir, tercihinize göre üstüne limon ya da yoğurt dökerek servis edebilirsiniz.
Bağışıklık sistemini güçlendiren, sindirim sistemini düzenleyen süper bir antioksidan olarak enginar, ilkbahar aylarının medarıiftiharı… Ülkemizde Marmara ve özellikle Ege bölgesinde yetişen sebze için İzmir-Urla’da her yıl nisan ayının sonlarında festival bile düzenleniyor. Dolmasından zeytinyağlısına, çorbasından salatasına sıcak ya da soğuk farklı şekillerde tüketebileceğiniz besin gerçekten de festival gibi bir sebze…
İlkbaharın müjdecisi olan semizotunun yaprakları ile çeşit çeşit salata yapabilirsiniz. Mesela yoğurt, zeytinyağı ve nane ile harmanlayabilirsiniz… Veya domates, salatalık, beyaz peynir, ceviz, limon ve hatta nar ekşisiyle sağlık dolu bir salataya dönüştürebilirsiniz. Omega-3 içeren bu sebzeyi sapları ve yapraklarıyla birlikte doğrayarak soğanlı, salçalı bir yemek olarak da pişirebilirsiniz.
Yunanlılar ve Romalılar tarafından taze taze yenen, Eski Mısır’da dahi bilinen kuşkonmazı çok sık tükettiğimiz söylenemez. Tilki kuyruğu adıyla da bilinen bu bahar sebzesine Fransa’da sosyete pırasası deniyormuş. Mineral ve vitamin açısından zengin kuşkonmazı buharda pişirerek veya haşlayarak balık-et gibi yemeklerinizin yanına garnitür yapabilir, küçük küçük doğrayıp üzerine yumurta kırabilir veya ayıklayıp Romalılar gibi çiğ tüketebilirsiniz.
Soğuk iklimleri sevmeyen kabağın kendini gösterdiği zamanlar bahar sonu hatta yaz başıdır. Neredeyse bütün pişirme tekniklerinin kullanılabileceği harika sebzelerden biridir kabak ama besin değerini kaybetmemesi için kısa sürede pişirilmesi önerilir. Siz, “kabak tadı verdi” deyimine aldanmayın ve dolmasını, zeytinyağlısını, çorbasını, böreğini, mücverini, gratenini hatta pizzasını yaparak vitamin dolu kabak tadı almayı ihmal etmeyin.
Beyaz çiçekler açan yuvarlak taneli bezelyenin çeşitleri bulunuyor ve kabuklarıyla birlikte yenebilen türüne şeker bezelyesi deniyor. Tatlı ve yumuşak olan bu sebzeyi ortadan kırmadan bütün olarak tüketmek mümkün. Sıvı yağda pembeleştirdiğiniz soğanlara salçayı ekleyip bezelye, sarımsak ve küp küp doğranmış domatesleri de ilave ederek bir miktar su ile kısık ateşte pişirmeyi deneyin, emin olun bu tek denemeniz olarak kalmayacak.
Hem tok tutsun hem kilo aldırmasın hem de vitamin ihtiyacımı karşılasın diyorsanız memleketimizde bolca yetişen çeşit çeşit mantar tam size göre. Mantar, bahar aylarında bulabileceğiniz bir besin ama diğer saydıklarımızdan bir farkla, hem ilkbahar hem de sonbaharda… Antik çağdan bu yana bilinip tüketilen mantarı siz de çorbanıza, pilavınıza, makarnanıza katabilir, farklı tarifler eşliğinde yemeğini yapabilirsiniz.
Belki de hakkında en çok haber yapılan sebzelerden biri yeşil soğandır ve o haberlerin başlığı genellikle şöyledir: Sofranızdan eksik etmeyin! Beyaz kısımları C vitamini yeşil kısımları beta karoten barındıran besinin en çok yakıştığı yer şüphesiz ki salatalar… Evinizdeki saksıda bile rahatlıkla yetiştirebileceğiniz taze soğanın lezzetlendirdiği enfes yiyeceklerden bir diğeri ise kısır… Aklınızda olsun, beyaz kısmını saran zardan arındırarak yediğinizde midenizin soğandan rahatsız olmasını da engellemiş olursunuz.
976 okunma