8 Madde İle İnsanlığın En Güzel Miraslarından Ayasofya
İnsanoğlunun yeryüzündeki en kıymetli miraslarından biri olan Ayasofya, karşı kıyıdan bakanlara Sultanahmet Camisi ile birlikte İstanbul’un kimliğini çizer. Adı, “ilahi bilgelik” anlamına gelen bu görkemli yapıyı Kültür ve Yaşam’ın 8 maddelik listesinde daha yakından tanıyabilirsiniz.
Ayasofya, Bizans İmparatoru I. Jüstinyen tarafından yaptırılmış, 532 yılında başlanan inşası 5 yıl sürmüştür. Eserin büyüklüğüne bakıldığında bu oldukça kısa bir süredir fakat inşasında 10.000 işçinin çalıştığı bilgisini de eklemek gerekir.
Dünyanın en eski katedrali olan yapı bir kiliseye göre o kadar büyük yapılmıştı ki 1000 yıl boyunca bu büyüklüğün üstüne çıkan bir eser yapılamadığı ifade edilir. Bu haşmeti en iyi yansıtan detayı ise kubbesidir.
Bizans döneminin ürünü olan Ayasofya, Roma mimarisinin özelliklerini barındırır. Duvarları taş, tuğla ve harç ile inşa edilmiştir. İç yapı malzemesinde mermer ağırlığı dikkat çeker.
Ayasofya mermer küpleri, süslemeleri, freskleri ve mozaikleri ile efsaneleşir. Altın varak hâkimiyetindeki “Sunu Mozaiği” dünyanın en özel eserleri arasında bulunur. İstanbul ve Ayasofya maketlerini Hz. Meryem’e sunan imparatorların tasvir edildiği mozaiğin 10. yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir.
Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethiyle camiye dönüştürülen yapıya, İslam’ı sembolize eden iç detaylar ve farklı zaman dilimlerinde dört adet minare eklenmiştir.
Ayasofya’nın iki katlı yapısında dikkat çeken bölümlerinden biri Dilek Sütunu ya da Terleyen Sütun adı verilen yerdir. Bronz levhalarla kaplanmış ortası oyuk bu sütunun olağanüstü özelliği olduğunu düşünen insanlar Bizans döneminden bu yana başparmaklarını bu oyuğa sokarak şifa bulacaklarına ya da dileklerinin olacağına inanmaktadır.
Ayasofya’nın yapımı ile ilgili çok sayıda efsane vardır. Altında gizli geçitler olduğu, sütunlarını Süleyman Peygamberin emrindeki devlerin taşıdığı, kilisenin planını arıların yaptığı, kapılarının tılsımlı olduğu bu efsanelerden sadece birkaçıdır.
Ayasofya 1 Şubat 1935 yılında müzeye dönüştürülmüştür ve dünyanın her yerinden ziyaretçileri akın akın İstanbul’a ve kendine çekmeye devam etmektedir.
1,129 okunma