8 Maddede Batı Karadeniz’in Hazinesi Kastamonu
Kastamonu’da yaz ya da hafta sonu tatili yapmayı düşünmüş müydünüz hiç? Düşünmemiş olanlar için söylemeliyiz ki Kastamonu deyince aklınıza, plajları ve koyları, dağları ve milli parkları, kanyonları ve mağaraları, müzeleri ve ören yerleri, tarihi konakları, yaylaları, hatta kış turizmi için kayak merkezi gelmeli. Ayrıca listemizdeki maddelerin de Kastamonu deyince aklınıza gelmesi gerekenler arasında olduğunu söylemeliyiz.
Kastamonu, şehir merkezinde yoğun olarak görebileceğiniz tarihi konaklarıyla en özgün sivil mimarlık örneklerini verir. Ve bu bölgede pek çok konak tarihi hikâyelerinden aldıkları isimle tanınır. Kalenin, saat kulesinin ve sayısız tarihi mekânın çevrelediği Kastamonu merkezinde sayısı 500’ü aşan taşınmazların yaklaşık 400’ünün yüz yaşını aştığı belirtiliyor. Bu tarihi yapıların önemli özelliklerinden biri de her birinin cephesinde farklı mimari uygulamalara gidilmiş olması…
Kastamonulu olmayanlar için en tanıdık yerleşim yerlerinin başında Cide geliyor. Cide deyince akıllara ilk gelen de elbette Rıfat Ilgaz… Ünlü edebiyatçının doğup büyüdüğü yer olarak eserlerinde de zaman zaman yer verdiği sahilleri, koyları, ormanları ile Cide mutlaka gidip görülmesi gereken bir yer.
Rıfat Ilgaz’ın bu şehirden aldığı ve bu şehre kattığı o kadar çok değer var ki… Yazarın, soyadını memleketindeki temiz hava diyarı Ilgaz Dağları’ndan aldığını ekleyelim. Binlerce çeşit bitki çeşidini, çok sayıda hayvan türünü barındıran Ilgaz Dağları 1976 tarihinde Milli Park ilan edilmiş… Günümüzde Ilgaz’a gittiğinizde, sunduğu muhteşem manzaralar eşliğinde botanik geziler yapabilir, hayvan gözlemlerine katılabilir, kamp kurabilir, kış aylarında snowboard ya da kayak yapabilirsiniz.
Hani ülkemizin kıyı şeridi için “yeşil ve mavinin iç içe geçtiği” deriz ya, işte bu ifadenin hakkını sonuna kadar teslim eden bir şehir Kastamonu. Karadeniz’e kıyı kentin koyları eşsiz bir berraklığa sahip. Gideros Koyu, Günolu Koyu, Gemiciler Koyu sadece birkaç tanesi… Amazonlar tarafından kurulan Gideros Koyu’nun geçmişinin yüzlerce yıl önceye uzandığı biliniyor.
Çoğumuz Kastamonu’nun birbirinden farklı doğa harikası alanlara sahip olduğunu bilmeyiz. İlginç yeryüzü oluşumlarını, özellikle de kanyonları sevenler için bir cennettir burası. Örneğin, 1.2 km ile dünyanın en derin kanyonu olan Valla Kanyonu burada yer alır. 12 km uzunluğundaki kanyon, geçişi en zor kanyonlar arasında gösterilir. Yine dünyanın 4. büyük kanyonu olarak ifade edilen Çatak Kanyonu da Kastamonu’dadır.
Şehrin en iddialı olduğu alanlardan biri de mutfağıdır. Taşköprü sarımsağından Tosya pirincine, İnebolu kestanesinden Araç cevizine, Azdavay armudundan Tosya üzümüne yöreye özgü yüzlerce çeşit lezzetten söz edildiğini duyduğumuzda biz de oldukça şaşırdık. Fakat oralara kadar gitmişseniz illa ki hindi etiyle yapılan bandumasından ve çekme helvasından tatmayı ihmal etmemelisiniz.
Bu kadar rengin yanında aynı zamanda bir müzeler şehridir Kastamonu… Hem arkeolojik açıdan verimliliği hem tarihsel kimliği bunu adeta zorunlu kılar. Mimar Kemaleddin Bey’in imzasını taşıyan Arkeoloji Müzesi dışında Etnografya Müzesi, Şapka Müzesi şehrin en çok ziyaretçi alan müzeleridir.
Ahşap işçiliğinin en zarif örneklerini taşıyan süs eşyaları, 500 yıllık geçmişi olan taş baskının en nadide ürünleri, dokuma tezgâhlarından çıkmış otantik eserler Kastamonu’ya gelen yerli-yabancı turistlerin hayranlıkla baktığı ve hatıra olarak alıp sakladığı kültürel değerler arasında bulunuyor.
2,941 okunma